DAHA NE BEKLİYORSUNUZ!!!!

Haberin Devamı ›
Geçen yazımda, yeni bir sistem kurgusuna duyulan ihtiyacı ve acil olarak hangi adımların atılması gerektiğine ilişkin başlıkları özet olarak aktarmıştım. Gençlik ve Spor Bakanımızın himayesinde Antalya da gerçekleştirilen ‘Federasyonlar Boyutuyla Türk Sporunun Geleceği Çalıştayı’nda ortaya çıkan çarpıcı sonuçların, Sayın Bakanın Paralimpik sporcuları uğurlama yemeğinde yaptığı konuşmada hangi boyuta ulaştığını daha net anlama imkanı bulduk.
‘Ne yapsak olmuyor’ cümlesine sığınmak!
Olimpiyat oyunları şüphesiz sporun doruk noktası. Ülke olarak bu oyunlara resmi olarak katıldığınız ilk günden bugüne hangi aşamaları geçtiğiniz, eksik gördüğünüz tarafları nasıl tamamladığınız ve sonrasında aldığınız madalyalarla dünya sıralamasında tablonun neresinde olduğunuz her şeyi ortaya koyuyor. Başarılı sonuçları çok ilgisi olmasa da hemen sahiplenenlerle, ‘ne yapsak olmuyor’ cümlesine sığınarak elde edilen başarısızlıkları basit ve kaçamak bir açıklama ile geçiştiren isimleri ve hiç üstüne alınmadan işini yürütmeye devam edenlerin ayrımını size bırakıyorum alınan sonuçlardan sonra... Sonuçta tabiri caizse dökülmüş, tek madalya kazanmamışsınız, sizin spor temelinizi, sporda ne olduğunuzu, nereden gelip nereye gittiğinizi herkes çok net görüyor dünya çapında... Her yıl Avrupa, Dünya şampiyonaları, özel turnuvalar yapılıyor. Birinde sıkıntınız olsa diğerinde toparlarsanız durumu belki de... Ama olimpiyat farklı. Çok önemli ve özel(!) anlayanlar için...
Bakan Kılıç’ın çağrısı
Biraz geçmişe dönelim... Olimpiyat oyunlarına 92 yıldır katılıyoruz. Bugüne kadar 1.081 sporcu ile katılmışız. 92 yılda toplam 94 madalya alabilmişiz. Çok önemli kısmınıda güreşten kazanmışız malum. Hepsine müteşekkiriz, sağolsunlar. Ancak değişen, gelişen dünya spor camiasında süreç farklı işliyor. Bugün yüzme, atletizm, cimnastik başta olmak üzere birçok yeni branşta elde edilen sonuçlar o ülkede spora ne kadar önem ve destek verildiğini yansıtıyor. Mesela Taha Akgül... Bizim canımız, tıpkı diğerleri gibi. Onun başarısını elde ettiği madalyayı büyük gururla bağrımıza bastık, mutlu olduk. Ama hala diğer alanlar için de yoğun bir arayış içinde değil miyiz? Büyük sponsorlar marifetiyle yüzme, atletizm branşlarından yeni bir jenerasyon yakalama çabasına girmedik mi? Demek bir sıkıntı var. İşte tam bu noktada Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç’ın o yemekteki çok önemli çağrısı dikkat çekiyor. Medya konuyu “istifa edin” diye yorumladı ve yansıttı ama gerçekten sadece böyle mi anlamalıyız? Konu dönüp dolaşıp herkesin anladığı ve dile getirdiği bir kelimede düğümleniyor ‘Sistem’... Bugün itibari ile elde edilen sonuçlar ortada müdahaleyi gerektirecek bir durumun olduğunu göstermiyor mu? Yetmedi mi artık sabırla beklemek? Türk sporunun gelişmesi, başarılı olması ve hak ettiği yere gelmesi için gece gündüz demeden çoğu zaman tek başına koşturan Gençlik ve Spor Bakanı Kılıç söyledi. “Yorulan, bizimle aynı enerjiyi yakalayamayan...” gerisi malum, bu ne demek sizce...
Sporda başarıyı yakalamak istiyorsak çok yol ve yöntem sayılabilir, yazılabilir, üretilebilir. Gençlik ve Spor Bakanlığı bünyesindeki Sportif Değerlendirme Kurulu, geçtiğimiz günlerde toplandı ve yapılabilecek işleri sıraladı, basına da sızdı bunlar. Arayış noktasında çabalar devam ediyor. Çeşitli kesimlerden eleştiri de gelebilir, eksikler öne çıkartılabilir, ilave öneriler ortaya atılabilir. Hepsi daha iyiyi yakalama adınadır.
İş sistemden çok insan unsurunda
Peki o zaman sormazlar mı? Devletin Bakanı bütün kamuoyuna bir sıkıntıdan ve o sıkıntının çözümü için beklenen “tavır”dan bahsediyor. Devletin içinde yer alan bir kurum, bu süreçte hangi federasyonların “sınıfta kaldığını” tespit ediyor. İşin muhatapları nasıl yerlerinde bu kadar sessiz kalmayı başarıyor ve üstlerine bir şey alınmıyorlar. Ne demek istiyorlar? Yorulduğu ve enerjisi bittiği artık ayan beyan ortaya çıkan birçok insan nasıl oluyor da hiçbir sıkıntı hissetmeden adaylık turlarına çıkıyor? Galiba iş sistemden çok insan unsurunda. Olanı, biteni, söyleneni anlayamama gibi bir durumları yok! Israr ediyorlar. Buna haddini bilmeme de denebilir! Hayatın gerçekleri adına şu cümleler geliyor aklıma “Dün doğduk bugün yaşıyoruz yarın öleceğiz ... Hikayenin planı bu.. Ne başlamak elimizde ne de bitirmek dilediğimiz an... Bari gönlümüzce yaşayalım ara yerde bir zaman.. İşte o ara yerdeki zaman doğum ve ölüm arasında göz açıp kapayıncaya kadar nasıl geçtiğini anlayamadığımız zaman... İster bu yolculukta yaptıklarınızla takdirle anılın, ister onca başarısızlığa rağmen o koltuk sevdasına sessiz kalıp yeni koltuklar için yol alın... Tarih her şeyi kaydeder ve hiçbir şey unutulmaz siz ne kadar unutturmaya çalışsanızda... Verilen mesajlar umarım yerlerine ulaşır... Evet unutmak istenen onca şeyin yanında unutulmaması gerekenlerde var. Bizi biz yapan değerler...
***
Bu vesile ile mübarek Kurban Bayramı’nızı tebrik ediyor herşeyin gönlünüzce olmasını temenni ediyorum. Kalın sağlıcakla...