Enseyi karartma Galatasaraylı
Bu başlığı, Türkiye'nin siyasi, ekonomik, sportif, kültürel, sosyolojik ve psikolojik vs. gelişmeleri ışığında en karamsar insanlarından biri olarak atıyorum. Çünkü Galatasaray, Almanya'nın orta karar takımlarından biri olan Eintracht Frankfurt karşısında dün geceki ağır skoru hak edecek bir oyun ortaya koymadı bana göre. Maçın geneli için bunu söylüyorum. Koşu mesafesi ve ikili mücadele kazanma hariç, tüm istatistiklerde rakibinden önde olduğu için de böyle düşünmüyorum. Çünkü, futbolda istatistiklerin belirleyeceği olmadığını meslek hayatım boyunca çok kez gözlemledim.
Haberin Devamı ›
Koşu mesafesi ve ikili mücadelede gerideyiz
Bunu söylerken koşu mesafesinin 121.543/110.689 km, ikili mücadele kazanmanın da 44/36 Frankfurt lehine olmasını da göz ardı etmiyorum elbette! Hiç kuşkusuz maçın ev sahibi lehine böylesi bir skorla sonuçlanmasında bu hayati verilerin çok önemi vardır. Belki de sadece bu iki istatistiki değer ve oyun üstünlüğü bu farkın ortaya çıkmasına neden oldu. Olabilir. Ancak bütün bu önemli verilere karşın Galatasaray dün gece, özellikle ilk yarı Şampiyonlar Ligi'ne yakışır bir karakter ortaya koymasına karşın, insana dair, insana özgü hatalar nedeniyle maçı kaybetti.
Haberin Devamı ›
Maçın adamı Yunus: Bir attı, iki yedirdi!
Sarı-Kırmızılı takımın hegemonyası 37. dakikaya kadar sürdü. Maçın üçte birine tekabül eden o zaman diliminde Cim Bom bir gol buldu, yüzde yüze yakın iki gol ve bir-iki tane daha önemli pozisyon kaçırdı. Buna mukabil rakibini kalesine hiç yaklaştırmadı, topu ve oyunu devamlı kontrol altında tuttu. İlkay Gündoğan'ın önderliğinde tempoyu da istediği gibi ayarladı. Gelgelelim, tam da biz Türk insanına özgü, golün sahibi Yunus'un yaptığı çok basit, çok acemice, çok tuhaf bir pas hatası sonucu beraberlik golünü kalemizde gördük. Ortada hiç pozisyon yokken. Zaten tüm uluslararası maçlardaki makus talihimiz bu değil mi! Bu golden sonra dağıldı Galatasaray ve bütün savunma prensiplerinden uzaklaştı. Akabinde de uzatma dakikalarında yediği iki golle soyunma odasına 3-0 önde gideceği bir maçta 3-1 geride girdi.
Okan hoca bir türlü erken değişiklik yapmıyor!
Bundan sonra Galatasaray'ın maçı çevirmesi teknik direktörü Okan Buruk'a bağlıydı! Ancak o da ilk yarıda oynanan futboldan memnun olacak ki (!), ikinci yarıya da aynı kadroyla çıktı. Hem takımına hem taraftara hem de televizyon başındaki milyonlarca Galatasaraylıya umut verecek erken hamleleri yapamadı. Hadi, taraftarı geçelim, takıma şok etkisi yapacak iki hamle yapabilirdi ama onu da yapmadı. Okan hoca en çok eleştirildiği konulardan biri olan oyuncu değişikliği konusunda yine geç kaldı. Ne yazık ki, üç oyuncu değişikliği konusunda hazırlık aşamasındayken dördüncü golü yedi ve maç orada bitti zaten. Giren oyuncular da konu mankeni oldu çıktı!
Sosyal medya ergenlerine ve camışlara bakmayın!
Şimdi, doğal olarak Sarı-Kırmızılı taraftarlar Okan Buruk'a saldırıyorlar. Yönetimi eleştirenler de bir hayli fazla. Yeni yetmeler, ergenler ve onların orta zekasına tekabül eden yetişkin camışlar dışında son derece bilinçli olduğunu düşündüğüm Sarı-Kırmızılı taraftar her ikisini de eleştirmekte haklı bence. Ancak işin dozunu kaçırırlarsa Fenerbahçe'ye dönmeleri işten bile değil! Frankfurt maçı, sonuçta 8 maçlık periyodun ilk etabı. Tamam, kötü bitti. Ağır bir yenilgi alındı. Ama bu ilk değil ki! Daha önce de böyle ağır yenilgiler alındı. Hatta bir tanesinin sonucunda UEFA Kupası bile kazanıldı! Doğru, ileride daha da dişli takımlar var. Ama bu her şeyin sonu değil. Üstelik Galatasaray 90 dakika itibariyle çok da kötü oynamadığı ve çok basit bireysel hatalar sonucu kaybettiği bir maçla başladı bu serüvene.
Haberin Devamı ›
Okan hocanın ilk 11 tercihi bence doğruydu
Tamam, hoca bazı konularda hata yaptı -ki bana göre ilk 11'i doğruydu, belki üç yıllık Davinson/Abdülkerim tandemini bozmayabilirdi, Eren'in yerine de Jakops olabilirdi-. Hala hazır olmayan futbolcular var ve hadi bunlar da hocaya ve teknik heyete yazsın. Ama 80 Milyon Euro yatırım yaptığın Osimhen'in bu hayati maçta yavşak bir topçunun kasti tekmesi sonucu sakatlanarak oynayamaması, geçirdiği ağır sakatlığı nedeniyle İcardi'nin henüz hazır olamaması, her sezon takımda üçüncü santrafor bulunduran -Cedric Bakambu/Michy Batshuayi/Alvaro Morata- yönetimin bu sezon Morata gibi dünya çapında önemli bir forveti satmasına rağmen, onun yerini dolduracak bir isim almaması, orta sahada, kanatlarda ve defansta rotasyona uygun futbolcuları takıma katmaması bence Eintracht Frankfurt hezimetinin nedenlerinden başlıcası...
Frankfurt hezimetinin sorumlusu yönetimdir
Haberin Devamı ›
Yani, bu ağır yenilginin, bu kötü başlangıcın yegane nedeni bence yönetimdir. Kulüpteki profesyonel yapılanmayı bir türlü gerçekleştiremeyen/gerçekleştirmeyen, sezon başında gerekli planlamayı yapamayan Sayın Başkan Dursun Özbek'in; kontrol edemediği bir takım yöneticilerin de kulüp üzerinden prim yapmak için girdikleri ölümcül rekabette hem kendilerine hem yönetimdeki diğer yol arkadaşlarına hem de Galatasaray'a zarar vermelerinin önüne geçememesi bu sezonun en büyük handikapıdır.
Ve bu handikap hala devam etmekte olup Galatasaray'ın ikinci Avrupa zaferinin önündeki en büyük engeldir. Aynı zamanda şampiyonluk hasreti yıllara varan Fenerbahçe'nin de yegane umudu!...