Arama

Popüler aramalar

Yellow & Red soldiers

Antalya en sevdiğim şehirlerden biridir. Hatta yaşamak istediğim kentlerin başında gelir. Çok sayıda meslektaşım, ahbabım, dostum, ağabeyim, kardeşim vardır Antalya'da yaşayan... Sık sık da yolum düşer bu Akdeniz'in kadim kentine. Eski stadında defalarca maç seyretmişliğim vardır. Anadolu'da; Trabzon, Bursa, Eskişehir, Sakarya ve Kocaeli’den sonra 'Futbol Şehri' apoletine layık olan ilk şehrimizdir. Çok da iyi bir taraftar kitlesi vardır. Hatta, Yeşilçam'ın unutulmaz yıldızlarından Coşkun Göğen'in, (Bu aralar rahatsızmış, acil şifalar dilerim kendisine) var olduğu zamanlardan beri renklendirdiği bir tribün ambiyansına da sahiptir. Gelgelelim, ülkemizin tüm statlarında, tüm taraftar gruplarında yaşanan yozlaşmadan maalesef Antalya tribün oluşumları da nasibini almış. Öyle olmasaydı 'Red Soldiers' isimli Antalyaspor'un en eski ve en etkili taraftar grubu Galatasaray maçı öncesi akıllara ziyan bildiriyi, Sarı-Kırmızılı takımı hedef alacak şekilde resmi X Hesabı'ndan yayınlar mıydı?

Haberin Devamı

Red Soldiers'e cevabı Yunus Akgün verdi!

Haberin Devamı

Bildiriyi buraya almayacağım, meraklısı sosyal medya hesaplarından bulabilir. Kümede kalma mücadelesi veren Antalyaspor'un Galatasaray'la ne hesabı olabilir ki, en önemli taraftar grubu böyle bir bildiri yayınlıyor. Tabii, buna Galatasaray'ın en büyük taraftar grubu 'ultraAslan' da kendi jargonunda bir cevap veriyor ve sıradan bir lig maçı her iki kulüp için ateş topuna dönüyor. Bereket bu yangını ilk 10 dakikada Leroy Sane ve Sallai attıkları gollerle söndürdü. Oyun başlangıcı bir Galatasaray klasiğiydi. Yüksek tempo, enerjik ve baskın bir futbol, sahanın her yerinde etkili pres, topa olabildiğince sahip olma ve rakibi kaleye yaklaştırmama Sarı-Kırmızılı takım için bu maçta da temel prensiplerden biriydi. Bu planda fark yaratan oyuncu ise Okan hocanın Sara'nın yerine ilk 11'de sahaya sürdüğü Yunus Akgün'dü... Fıtık ameliyatı gibi ağır bir sakatlıktan çıkan ve aradan bir ay geçmeden sahaya sürülen genç futbolcu maçı iki asistle tamamladı; ancak oyuna katkısı bu iki asistten çok daha fazlasıydı. Bence, Galatasaray'ın her maçta ilk 11'e yazılması gereken ilk futbolculardan biridir Yunus Akgün. Galibiyette pay sahibi olarak ikinci yazacağım isim ise Leroy Sane'dir. Alman Panzeri, yavaş yavaş lige ağırlığını koymaya başladı. Zaten bu maçta da gördüğümüz Yunus Akgün ve Leroy Sane uyumu Galatasaray'ı 4. şampiyonluğa taşıyacak en önemli anahtardır.

Victor Osimhen tehlike sinyalleri veriyor!

İlk 45 dakika hasebiyle Okan Buruk'un tüm planları tuttu denilebilir. Maça istediği gibi başladı, planladığı gibi oyuna hükmetti, arzuladığı skor avantajına çok erken ulaştı, maçın temposunu da İlkay'ın efektif oyunuyla istediği gibi ayarladı, rakibi kalesine yaklaştırmadı. Hesaplayıp da başaramadığı tek unsur ise, iki farklı yenik duruma düşen ve yarı sahasında boşluklar, dolayısıyla defansında da açıklar veren Antalyaspor'a karşı yakaladığı net fırsatları değerlendirememesiydi. Başta Osimhen olmak üzere...  Osimhen, ikinci yarıda attığı birinci sınıf santrafor golüne rağmen ilk yarıda gerek kaçırdığı gollerle gerekse girdiği pozisyonlarda müsait arkadaşlarına servis yapmamasıyla taraftarın beklediği seviyede değildi. Bana öyle geliyor ki, ilerleyen haftalarda Afrika Kupası haricinde Galatasaray'da bir Osimhen krizi yaşanacak gibi! Umarım yanılırım! Osimhen'i çok seven bir futbolsever olarak yanılmayı da çok isterim. Ama Osimhen'in vücut dili ve sahadaki bencilliği Galatasaray adına S.O.S veriyor. Benden söylemesi!

Haberin Devamı

İkinci yarı yine bir Galatasaray klasiği!

İkinci 45 dakika ise yine endişeli Galatasaray taraftarlarının beklediği gibi başladı ve o doğrultuda ilerledi. İlk yarıda Galatasaray kalesine hiç gelemeyen, çektiği üç cılız şuttan ikisini tribünlere, birini ise kaleci Günay'ın kucağına atan Antalyaspor, ikinci yarı oyunu Galatasaray ceza sahasına yıktı. Üst üste pozisyonlar yakaladı. Galatasaray kalesine ilk yarıda attığı şutların üç mislini ikinci 45 dakikada çekti. Kırmızı-Beyazlı takım, orta alanda üstünlüğü eline geçirdi, dönen bütün topları aldı, son haftaların golcüsü Yohan Boli ile de Galatasaray kalesini bir hayli tehdit etti. Kendilerine umut veren golü de bir duran top organizasyonunda buldular. Bu bölüme ligin en tecrübeli kalecilerinden Günay'ın acemice hamleleri ile başta Jakops olmak üzere defans oyuncularının basit hataları damga vurdu.

Seremonideki çocuklar İcardi selamı verdi!

Tribünlerdeki Galatasaray taraftarı ile ekran başındaki Sarı-Kırmızılı seyirciler her an maçın 3-2'ye, hatta beraberliğe geleceği endişesini yaşadığı anda sahneye büyük golcü, son haftaların tartışılan ismi, Süper Star İcardi çıktı ve bütün endişeleri sona erdirdi. Attığı gol, birinci sınıf santrafor golüydü. Ona servis yapan Sane'nin pası da birinci sınıf bir kanat forvetinin servisiydi. İcardi demişken, bu bölüme bir detay eklemek istiyorum. Seremonide sahaya çıkan Antalyaspor forması giymiş çocukların önemli bir kısmı, ekrana görüntüleri yansıdığı anda ellerini kulaklarına götürerek İcardi gol sevinci yapıyorlardı! İcardi'yi harcamak isteyen Galatasaray taraftarı yeni yetmelere bir çift lafımdır bu! Arjantinli ‘ye yönelik bu yıpratma harekâtında bu ergen kardeşlerimizden ziyade sosyal medyada rakip takımlar lehine hareket eden bot hesapların daha etkin olduğunu düşünüyorum ve onların Allah belasını versin diyorum. Çünkü bu tür manipülatörler, çok büyük birer emek hırsızı!

Haberin Devamı

TFF önce bu bozuk zeminleri düzeltmeli

Galatasaray'ın ligin ilk yarısını lider olarak tamamlaması açısından son derece önemli olan Antalyaspor maçında en çok dikkat çeken unsurlardan birkaç tanesini daha derleyerek yazımı sonlandırmak istiyorum: Birincisi; Antalyaspor sahasının zemini... Bildiğimiz çeltik tarlası! Bütün mesaisini Galatasaray'ı nasıl yok ederim üzerine kuran İbrahim Hacıosmanoğlu isimli vasıfsız TFF Başkanının, asıl üzerine düşmesi ve düzeltmesi gereken son derece acil bir durum Antalyaspor sahasının ve buna benzer Anadolu'daki onlarca sahanın zemini. 80 Milyon Euro'luk Osimhen, dün gece o stadın zemininde, sırat köprüsünden geçer gibi futbol oynadı. Yarın bir gün, diğer Üç Büyüklerin milyon dolarlık yıldızları da o zeminde ayaklarını bırakmamak için sakınarak mücadele edecekler. Ayrıca Antalyaspor futbolcularına da yazık değil mi, iki haftada bir o zeminde şükür dualarıyla mücadele ediyorlar. Ama demek ki, bütün bu hayati meseleler Türk futbolunun başındaki adam için hiçbir şey ifade etmiyor! Varsın bildiği gibi yapsın. Sultan Süleyman'a kalmayan dünyalar, tahtlar, makamlar ona da kalmaz. Bir gün layığını bulur! Zaten doğanın kanunudur: Su akar, yatağını bulur!..

Barış'a çalınan ucuz fauller bıkkınlık verdi

İkincisi; Barış Alper Yılmaz'a çalınan fauller... Galatasaray formasıyla oynadığı Şampiyonlar Ligi maçlarında rakipleriyle girdiği hiçbir ikili mücadelede Barış Alper Yılmaz aleyhine çalınmayan düdükler, her nedense bu ülkede her maçta, bu genç futbolcunun girdiği her ikili mücadelede hoyratça çalınıyor. Ve bazılarında da sarı kartı yapıştırıyorlar bu genç adama! Meslek hayatım boyunca Avrupa liglerini yakından takip eden bir gazeteci olarak söylüyorum; Barış Alper Yılmaz Premier League'de oynasaydı, ülkemizde aleyhine verilen faullerin onda biri bile verilmezdi. Ve mücadelesiyle, hırsıyla İngiltere Ligi'nin en gözde futbolcularından biri olurdu. Ama Türkiye'de böylesi bir yeteneği iğdiş etmek için hakemler sanki yeminle ya da talimatla sahaya çıkıyorlar! Olan da başta Milli futbolcuya, ardından da Galatasaray'a oluyor. Düşünebiliyor musunuz, şu maçta bile Antalyaspor'un 8 faulüne karşın Galatasaray'a 14 faul düdüğü çalınmış! Üstelik Cim Bom'un yüzde 63'e yüzde 37 topa sahip olma üstünlüğüyle ve 4-1'lik bir skorla biten maçta...

Sallai gibi en az iki adam daha lazım

Üçüncüsü ise Sallai... Başka takım oyuncularına faul bile çalınmayan pozisyonda VAR marifetiyle iki maç ceza alan (Ki, doğru olan buydu) Macar futbolcu bu karşılaşmada formasına kavuştu. Ve takımı için ne kadar önemli bir değer olduğunu bu maçta bir kez daha ispatladı. Oyuna katkısı ve attığı gol için söylemiyorum bunları. Galatasaray'ın asıl eksikliklerinin neler olduğunu gözler önüne serdi Sallai. Kendisi gibi fizik gücü üst düzeyde, mücadeleci, dinamik, kondisyonlu ve teknik kapasitesi yüksek oyuncuların bu takım için ne kadar elzem olduğunu dün geceki futboluyla bir kez daha kanıtladı. Sallai'nin ne kadar vaz geçilmez bir topçu olduğunu da... Yönetime bir selam çaktı bir bakıma! Ara transfer döneminde yaşını başını almış ama içi geçmiş şöhretlerden ziyade, takımın fizik kapasitesini ve mücadele gücünü artıracak isimlere yönelmelisiniz mesajını verdi, Galatasaray'ı yönetenlere...

Yazarın Diğer Yazıları
Tümü