MENÜ

Bardağın dolu ve boş kısımları

Abone Ol Google News

Pandemi sebebiyle iki kez ertelenen ev sahipliğimiz sonunda gerçekleşti. Ev sahibi olmamızın, hem de iyi bir ev sahibi performansı göstermemizin ekonomik olduğu kadar itibar anlamında da katkısı çok büyük. Geçtiğimiz sene ikame ev sahibi İngiltere’de yaşananları düşününce (Not: İngiltere yaşananlarla ilgili köşe yazım) çok iyi bir sınav verdiğimizi söyleyebilirim.

Haberin Devamı

Benim de birkaçına katıldığım birçok etkinlik, tüm hafta sonunu kapsayan programlar, Acun Ilıcalı’nın çok hızlı ve bence mükemmel bir şekilde organize ettiği şöhretler maçları gibi birçok katma değerli işlere tanıklık ettik. Genel duyduğum ulaşım ile ilgili yaşanan olumsuzluklardı. Sadece görsel anlamda stat ve çevresi çok daha renkli olabilirmiş. Saha zeminine uzun zamandır dikkat edildiğini biliyordum, keşke bu özeni stat çevresi için de gösterebilseydik. Estetik kaygımız ülke olarak çoğunlukla elle tutulur seviyede olmadığı için, pek de şaşırmadım açıkcası. 2005’teki finali yerinde seyretmiş ve ulaşımla ilgili bu sene gidenlerin anlattığına benzer sorunlarla karşılaşmış biri olarak, konunun hala çözüme kavuşmamış olması da enteresan. Sonuç olarak, çoğunlukla iyisiyle, biraz da kötüsüyle bu organizasyonu geride bıraktık. Darısı daha büyüklerine…

Haberin Devamı

Hepimiz Rahatladık !

Maçtan sonra CBS Sports Golazo’ya konuşurken, Pep’in, tüm bu Şampiyonlar Ligi kazanma baskını kendi açısından ifade ettiği şahane bir cümle kullandı. Özetle, bu kupayı alarak son 6 yıldaki 5 Premier League şampiyonluğunu, 2 FA Cup’ı, 4 Lig Kupası’nı ancak şimdi anlamlandırabildik, hak edebildik dedi. O anda dinlerken, yaşadığı tüm baskıyı hissettim. Zaten sonrasında çok yorulduğundan ve Şampiyonlar Ligi’nin zorluğundan bahsetti. Uzun maratonları kazanmak her zaman daha zordur. İstikrar gerekir, disiplin gerekir, rakiplerin oynadığınız oyunu çözmesi üzerine yeni kazanma yolları gerekir. Kısa dönemli turnuvalarda, kupalarda ise sadece bir an, bütün emeklerinizin çöpe gitmesine neden olabilir. Bakınız, geçtiğimiz seneki Manchester City – Real Madrid eşleşmesi. Pep de röportajda bunu anlatmaya çalıştı aslında. Ama işte en iyisiyseniz veya en iyisi olmaya çabalıyorsanız, bunun bir bedeli de her meydan okumanızda, kazanabilecek ne varsa kazanmanız gerekmesidir. Hele bir de, adınız Pep Guardiola, forvetiniz Haaland, orta sahanız Kevin de Bruyne ise, üstüne bir de dilediğiniz oyuncuyu alabilme gücüne sahip bir takım çalıştırıyorsanız, bunu yapmaya mecbursunuzdur. Can sıkıcı olsa da, en iyiler için durum böyle. Büyüklüklerini bu başarılar belki net belirlemiyor ama etkiliyor. Aynı Messi’nin Dünya Kupası hadisesi gibi, Pep ve City ile Şampiyonlar Ligi kazanması konusunu geride bıraktık. Hepimize geçmiş olsun Yeni bir maceraya atılmadan, City’de kalırsa, bir zaman sonra Sir Alex Ferguson’u kupa sayısında geçecek mi geçemeyecek mi diye tartışmaya başlarız.

YORUM YAZ