MENÜ

Afrika Kupası'nın 007'si-HervéRenard

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

15 yaşında Cannes’daki futbol akademisine gittiğinde, üst düzey bir futbolcu olabileceğine inancı tamdı. Ta ki o günlerin en iyilerinden –sonrasında Dünya Kupası kazanan kadronun liderleri- MarcelDesailly ve DidierDeschamps gibi oyuncular ile antrenmana çıkana dek. Futbolculuk kariyeri üçüncü ligde ortalama bir oyuncu olmanın ötesine geçmedi.

Hayatının o döneminde geçimini futboldan sağlayamayacağını anlamıştı. Bir temizlik şirketi kurdu. 8 sene boyunca sabahın 3’ünde kalkar; evlere ve ofislere giderek çöpleri toplar ve daireleri temizlerdi. Futbolun içinde kalma hayalinden hiç vazgeçmedi. Fransa’nın güney doğusundaki 6. lig takımlarını çalıştırdı, İngiltere, Çin, Cezayir’e gitti.

Onun hayatını değiştiren adam Claude Le Roy oldu.. ShangaiCosco ve Cambridge United’da birlikte çalıştığı bu genç adamı 2008 Afrika Uluslar Kupası’nda Gana’yı çalıştırırken yanına davet etti. Kader, genç Fransız’ın hayatının hep önemli bir parçası oldu. Örümcek ağları gibi birbirine geçmiş hikayelerle dolu bir ömür. Renard, bundan 7 yıl sonra Fildişi Sahili’nin başında Gana’yı yenerek kupayı kaldıracaktı. Zambia Milli Takımı’nın başına geçmeden önce onu öneren de Le Roy’dan başkası değildi.

HervéRenard, 2012 Afrika Uluslar Kupası’nda Zambia’nın teknik direktörü olmayı başarmıştı.Turnuvanın sürprizi oldular ve finale yükseldiler. Tarihin en dramatik finallerinden biriydi ama 90 dakikası ile değil, hikayesi ile. Finalin oynandığı Libreville, 1993’te Zambia Milli Takımı’nı taşıyan uçağın havalandığı ve kıyıdan 500 metre uzakta suya çakılarak toplamda 30, Milli Takım ekibinden 18 kişinin hayatını kaybettiği yerdi. Rakip mi? HerveRenard’ın bir sonraki Afrika durağı Fildişi Sahili Milli Takımı.

Renard’ın en önemli özelliği bireysel oyunculardan iyi bir takım yaratabilme beceresi. Bunun için her yolu denemeyi ihmal etmez. Zambia takımı 2012’deki kupada her maç sabahı toplanır, hoparlörden müzik açılır ve teknik kadrodan bir kişinin önderliğinde takım dans ederdi. Fildişi Sahili karşısında gol bulamadılar ancak gol de yemeyerek maçı penaltılara götürmeyi başardılar. 8-7’lik skor ile kupayı kaldırmayı da...

Renard, bu başarısı sonrası doğduğu yerin yolunu tuttu. Soschaux’yu ligde tutmayı başaramadı ama oyuncuları sahada onun için her şeylerini vermeye hazırdı. Marsilya’dan kiralık gelen Jordan Ayew, 1-0 kazandıkları Nantes maçı sonrası mikrofonlara konuşurken gözyaşlarını tutamıyordu: “Hocam bana güveniyor, ben de sahada ona borcumu göstermeliyim. Böyle bir hocaya sahip olduğum için şanslıyım, ona teşekkür etmeliyim.”

Fildişi Sahili 2012’de bir ucundan tuttukları kupayı ellerinden alan adamı sevmiş olacak ki, Brezilya’daki Dünya Kupası sonrasında 2015 Afrika Uluslar Kupası için onu takımın başına getirdi. Yönetilmesi kolay bir takım değillerdi. Çoğu Avrupa’nın elit takımlarında oynayan ve turnuvanın doğal favorisi olan bir ekip. Simge oyuncuları Drogba Milli Takımı bıraktığını açıklamış. Ülkenin 1992’den beri süregelen bir Afrika Uluslar Kupası hasreti var.

Fildişi Sahili gruplarda “1’er 1’er” ilerledi. D Grubundaki toplam 6 maçın 5’i 1-1 bitti, Kamerun’u 1-0 yenen Renard’ın öğrencileri bir üst tura çıktılar. Cezayir ve Kongo’yu eleyerek finalde Fransız’ın eski takımı Gana’nın rakibi oldular. Final yine golsüz geçti ancak penaltılar nefes kesti. Amerikan spor filmlerinin klişelerindendir. Takım önce yenik duruma düşer, izleyici her şeyin bittiğini düşünürken –kimse düşünmez gerçi ama o his yine de güzeldir- geri dönüş başlar ve maç kazanılır.

Fildişi Bony ve Tallo ile ilk 2 penaltıyı kaçırır, Gana ise Acquah ve Achampong (2013 Türkiye U-20 Dünya Kupası’nı izleyen tanır, Anderlecht forması ile Galatasaray’a karşı da oynadı) ile 3. ve 4.’yü. Asıl kaleci Gbohouo’nun yokluğunda finale başlayan kaleci BoubacarBarry son penaltıyı ağlara gönderir ve kupa 23 yıl sonra kazanılır.

Maç sonunda rakibin oyuncusu André Ayew gözyaşlarına boğulurken onu teselli etmeye giden HerveRenard’dan başkası değildi. André, yukarıda bahsi geçen Jordan Ayew’in ağabeyi. Aslında o an, Renard’ın kariyerini ve başarısını bir karede özetliyordu.

HerveRenard’ın hikayesinden alınacak farklı dersler var ama en önemlisi sanırım şu: Üst düzey takımlarda futbol oynama şansınız olmadıysa ama aklınızın bir yerinde hala futbolun içerisinde yer almak, bir parçası olmak varsa pes etmeyin. Kim bilir, belki de sizin Claude Le Roy’unuzbir gün karşınıza çıkar ve hayatınız değişir. Thomas Edison’ın dediği gibi: “En büyük zayıflığımız pesetmektir. Başarının en kesin yolu bir kez daha denemektir.”

YORUM YAZ