Eğri oturup doğru konuşalım

Haberin Devamı ›
Onu yakında Avrupa’da görmezsek tek sebebi Rusya’da yeterince para kazanmasıdır. Gelelim bizimkilere. Fizik güç sınırlarını sonuna kadar zorlayarak ikinci maçta tribünleri doldurtacak bir skor aldılar. Umarız ki, iç sahada uzun süre lig maçı izleyemeyecek olan erkek taraftarlar, 3 Şampiyonlar Ligi maçının tamamını izler. Temennilerin gerçekleşmesi ise kazanmaktan geçiyor. Bu sezon 8 maçın sadece birini kazanabilen Aykut hocanın talebeleri, maça kadar geçecek sürede galibiyete şartlanmalılar. Transfer gerekmez diyen teknik ve idari sorumlular da gol pozisyonu üretme konusunda cimri davranan saha içi kurgusunun hangi sihirli değnekle değişeceğini bulmak zorundalar.
Maç öncesine damgasını vuran linç kampanyası söylemlerine de değinelim. Yönetim ve yönetime yakın kişiler Aykut hocanın son iki sezonda bir şampiyonluk kazandırdığını, bir de final oynattığını; bu yüzden başarılı sayılması gerektiğini; istediği tüm transferlerin yapıldığını ve en iyi kadronun Fenerbahçe’de olduğunu belirtiyor. Fenerbahçeliler’in, geçmiş yıl başarılarını göz ardı etmediğini ve linç kampanyası falan yapmadıklarını düşünüyorum. Burada sıkıntı ezeli rakibin gerek idari, gerek teknik olarak Fenerbahçe lehine açılmış olan büyük farkı hızla kapatmasında yatıyor. Taraftar, futboldan iyi anlıyor ve takımın daha çağdaş futbol oynaması için gerekli takviyelerin yapılmasını istiyor. Şu anki kadro derinliğine bakıldığında ne Gökhan’ın ne de Hasan Ali’nin alternatifi var. Orta sahada oyunun iki yönünü oynayabilen oyuncu sayısı kısıtlı. Topuz, Selçuk, Caner, Baroni dörtlüsünün geçen sene 34 lig maçında attığı gol sayısı sadece 13. Yani Selçuk İnan’ın attığı gol sayısı ile aynı. Hal böyleyken asıl tehlike “en iyi kadro Fenerbahçe’de“ diyen kesimin bu fikre kendini ve yönetimi inandırmış olmasıdır.