Bahanesi, senenin ilk maçından eline koz olarak verilen bir teknik adam, sürekli rakibi üzerinden iletişim ve algı çalışmaları yürüten bir yönetim, tüm bu ortamda belli bir süre kalitesiyle camiayı yarışta tutan bir oyuncu grubu…
Ole Gunnar Solskjaer...
Maçın ilk yarısında top daha çok Fenerbahçe’de idi. Sonuç? İlk 45 dakikada tek korner atıyorsun, tek pozisyona (Talisca’nın kafa vuruşu) giriyorsun. Baskı yok, tempo yok, rakibi sıkıntıya sokmak yok. Peki neden? Çünkü takımın ne ideal 11 belli, ne de oyun planı. Her şey sahadakilerin kişisel becerilerine kalmış (Talisca frikik atacak, şut atacak gol gelecek). Bu takımın bekleri, stoperleri, kanat oyuncuları kim? Oğuz Aydın bir sağda bir solda.
Sahi, biz ne zaman bir maç bittikten sonra "Oh be, nihayet futbola doyduk" diyerek stadyumu terk edeceğiz acaba? Ya da hafta sonunu eşine, çocuklarına ayırmak varken stada giden ve maç boyunca kurdeşen olan bir taraftar ne zaman "Lanet olsun, bir daha maça falan gitmem" diyerek pişmanlığın elinde soluksuz kalmayacak.
Beşiktaş lehine çalınan penaltıda şüphe yoktu. Talisca açık eliyle topu çok net oynadı. Hakemin penaltı kararı doğruydu. 38. dakikada En-Nesyri Mert ile karşı karşıya kaldığı pozisyonda yerde kalınca Fenerbahçe penaltı bekledi. Hakem devam dedi.
Trabzonspor ve Kasımpaşa haftayı bol gollü bir karşılaşma ile tamamlayabilir. Attıkları gol sayıları birbirine yakınken, yedikleri gollerde Trabzonspor daha iyi durumda.
Fenerbahçe’nin ligde kendi sahasında kaybettiği bu ikinci büyük derbi.
Ligin sonuna yaklaştığımız zamanda Fenerbahçe Kadıköy'de Beşiktaş’ı ağırladı. Maçı hakem Yasin Kol başlattı... Gelelim 90 dakikanın önemli anlarına;
Fenerbahçe için zor geçecek bir maç olacağı bir gün öncesinden belliydi. Galatasaray kazanmıştı, puan farkı açılmış, üstelik ‘Moral değerler’ açısından zaten zor olan bir rakiple oynamak zorunda kalınmıştı! Beri yandan Jose Mourinho kariyerinden öte Fenerbahçe açısından da hayli güç bir maç. İlk devre oyun değilse de ‘Sayısal olarak’ üstün görünen Beşiktaş devre sonuna önde girdi. Üstelik bir de kazanılan penaltıyı Gedson Fernandes’in kaçırmış olmasıyla.
Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu, Çeşme-İzmir arasında koşulan 108,7 kilometrelik 8 etapla tamamlandı... TUR2025’e ‘Dünya Takımı’ Astana damgasını vurdu. Genel klasmanda şampiyonluk kupasını, Kazakistan temsilcisinin 37 yaşındaki Hollandalı sporcusu Wout Poels kazanırken, takım aynı zamanda 4 etap zaferi ve bir de ‘Kırmızı Mayo’nun sahibi oldu.
Durun, küme düşmeye namzet Sivasspor karşısında alınan kolay galibiyet üzerine hamasi bir laf etmiyorum, slogan da atmıyorum. Sadece bu lafı bilimsel bir temele oturtmaya çalışacağım. Antrenman bilimine...
“Mayıslar bizimdir” diyen Galatasaray, dün gece Sivasspor karşısında favori olduğu 90 dakikada fazla zorlanmadan galibiyete ulaştı. Okan Buruk, zirvede 5 puan artı ikili averaj moraliyle rüzgârı almış ekibiyle hem maç kazanırken hem de ideal kadrosuyla istediği futbolu takımına oynatıyor.
Hedefimize doğru, zorlu etaplar birer birer aşılacak ve hak edilen, anamızın ak sütü gibi tertemiz zaferlere ulaşılacak. Galatasaray dün gece yarım saat içinde Sivasspor’u halletti. Oyunun net galibi, skorun da sahibi idi.
Galatasaray’ın bu yıl o kadar çok itici gücü var ki; Osimhen, Torreira, Sanchez, Barış derken sağlığında Yunus Akgün belki de hakkı en az teslim edilen isim olabilir. Yunus Akgün bu sezon sağlıklı olduğu dönemlerde Galatasaray’ın oyun standardını belirleyenlerin başında geliyor. Okan hoca Morata ve Lemina transferleri sonrası kendisini iki yıl üst üste şampiyonluğa taşıyan 4-2- 3-1’den dönmeye çalışmış ama sahada ikinci bir Mertens bulamadığı için fabrika ayarlarını aramaya başlamıştı.
60. Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu’nun 7. etap finişi, tecrübeli sprinterlerin mücadelesine sahne oldu. Selçuk-Çeşme arasında geçen 144,2 kilometrelik yarışta 36 yaşındaki Elia Vivani ile 37 yaşındaki Alexander Kristoff etap 1.’liği için kapıştı... Lotto’nun İtalyan pedalı, ilk profesyonel zaferine ulaştığı TUR’da tam 11 yıl sonra yeniden kürsünün zirvesinde yer aldı.