Mayıslar Galatasaray'ın!

Durun, küme düşmeye namzet Sivasspor karşısında alınan kolay galibiyet üzerine hamasi bir laf etmiyorum, slogan da atmıyorum. Sadece bu lafı bilimsel bir temele oturtmaya çalışacağım. Antrenman bilimine...
Haberin Devamı ›
Bunun için de 'Periyodizasyon' kavramının ne olduğuna ve önemine kısaca değinmemiz gerekiyor. Üst düzey teknik adamların çok iyi bildiği ve çalıştırdıkları takımlara uygulatmaya çalıştığı bu sistem, spor bilimleri terminolojisinde kısaca şöyle anlatılır:
Başarının sırrı 'Periyodizasyon'dan geçer
"Periyodizasyon, antrenmanların doğru yoğunlukta yapılmasıyla kondisyonun yükselme periyoduna gireceği bir süreci ifade eder. Yarış veya performans aktivitelerinin tarihlerini göz önünde tutarak optimize etmeye çalışılır. Bu süreçte ana periyotlar ve alt periyotlar takvime yerleştirilir, haftalar belirlendikten sonra, belirlenen toplam saati haftalık zaman ayrılabilecek günlerde dağıtılır.
Periyodizasyon, antrenman programının sürekli olarak aynı düzende olmamasını sağlar. Bu sayede sporcuların-takımların sürekli olarak ilerleme kaydetmeleri ve performanslarını geliştirmeleri hedeflenir. Aynı zamanda aşırı antrenmanın ve sakatlıkların önlenmesine de yardımcı olur (Okan Buruk’un zaman zaman takıma verdiği uzun süreli izinleri hatırlayalım).
Haberin Devamı ›
Antrenman programları genellikle birikim, kazanım ve geri dönüşüm olmak üzere farklı fazlara ayrılır. Birikim fazı, temel dayanıklılığın arttırılması ve temel tekniklerin geliştirilmesi için yoğun antrenmanları içerir. Kazanım fazı, sporcuların-takımların güçlerini ve hızlarını artırmak için daha yoğun ve özgün antrenmanları içerir. Geri dönüşüm fazı ise yorgunluğun azaltılması ve sporcuların-takımların dinlenmesi için ayrılmış bir dönemdir.
Periyodizasyon, sporcuların-takımların performanslarını zirveye çıkarmak, uzun vadede başarılı olmalarını sağlamak için önemli bir stratejidir ve doğru planlama-uygulama ile hedeflerine ulaşmaları, potansiyellerini en üst düzeye çıkarmaları mümkün olabilir."
Tüm strateji Mayıs ayı üzerine...
Günümüz endüstriyel futbolunda kuşkusuz bütün profesyonel sporcuların ve futbol takımlarının uygulamaya çalıştığı bir stratejidir bu. Başarıyla başarısızlık arasındaki temel fark ise 'Periyodozisayon' denen bu sürecin ne kadar kusursuz uygulanacağıyla alakalıdır. İşte Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk ve teknik heyetinin diğer takımlara son üç sezonda dominasyon sağladığı konu da budur.
Bu sezonun ilk yarısını hatırlayanlar, ligin başlamasıyla beraber Galatasaray'ın bir galibiyet serisi yakaladığını bilirler. Ardından bir nekahet dönemi geldi. Avrupa Ligi'nde sıradan takımlara karşı başarısızlıklar, ligde ve kupada tökezlenmeler vs. Mart ayı sonları ile Nisan ayında artan ivme ve nihayetinde Mayıs ayında pik yapan bir takım performansı...
Aslında bu, bundan önceki iki sezonda da böyleydi. Teknik heyet açısından tüm planlama, takım performansının her alanda pik yaparak Mayıs ayına gümbür gümbür girmesi üzerineydi. Teknik, taktik, kondisyon, enerji, patlayıcı güç, minimize edilmiş sakatlıklar vs... Başarının asıl sırrı buydu.
Haberin Devamı ›
Sezon içindeki dalgalanma normal!
22 Nisan 2024 tarihinde Konyaspor ile oynanan Kupa Yarı finaliyle başlayan ve düne kadar gelen 10 günlük süreçte Galatasaray rakiplerine toplam 14 gol attı, buna mukabil kalesinde 3 gol gördü. Futbol ve futbola dair istatistikler açısından ise kelimenin tam anlamıyla ezici bir üstünlük sağladı, tüm rakiplerine. Aslında, İnönü'deki Beşiktaş mağlubiyetinin hemen ardından 2 Nisan'da Fenerbahçe'ye karşı deplasmanda alınan 2-1'lik Kupa zaferiyle yükselişe geçen Galatasaray'ın bu formunun kalan son dört maçta da devam edeceğini ve sezonu zirvede tamamlayacağını söylemem kehanet değil, teknik heyetin doğru, akılcı ve bilimsel planlamasının bir sonucu. 'Mayıslar Bizimdir' söyleminin aslında sahadaki karşılığı da bu planlamadır! İşte dün geceki Sivasspor ve bundan sonra oynanacak diğer maçları da bu bağlamda değerlendirmek faydalı olacaktır.
Ray Manaj'a itiraf ettiren dinamik!
Hani, 'Bir atımlık barutum varsa, onu da Galatasaray'a atabilir miyim' anlayışıyla sahaya çıkan ve ilk yarım saatte sürklase olan Sivasspor'u şaşkına çeviren futbolun ve dominasyonun altında yatan neden de Sarı-Kırmızılı takımın Mayıs ayını sezon başında kendine hedef olarak belirlemesiydi. Galatasaray seyircisinin nefret objelerinden biri haline gelen -bana göre Türkiye'nin en iyi forvetlerinden biri- Ray Manaj'a maçtan sonra verdiği demeçte, "Değil Sivasspor, Real Madrid de olsa dün geceki Galatasaray karşısında şansı yoktu," demecini verdirten de işte bu dinamiktir.
Haberin Devamı ›
Osimhen, Eren, Torreria ve Lemina...
Her şeyden önce bu dinamik, Galatasaray'ın takım olarak kusursuza yakın bir futbol sergilemesinden kaynaklanıyordu. Lakin bazı özel aktörleri burada anmamak onlara ve emeklerine haksızlık olur. Başta elbette Osimhen. Nijeryalı bu sezon Galatasaray'a Allah'ın bir lütfu, bu kesin. Ardından ilk iki golde aslan payına sahip olan Eren Elmalı'yı söyleyebiliriz. Sanırım Sarı-Kırmızılı takım uzun yıllar sonra gerçek bir sol beke kavuştu. Üstelik yerli! Özgüvenini artırdığı zaman takımın en önemli silahlarından biri olacağı kuşku götürmez. Umarım yaşadığı adale sakatlığı ciddi değildir, aksi taktirde Galatasaray için önemli bir kayıp olur. Ve tabii, yalnız Türkiye'nin değil, Avrupa'nın bile en iyi orta alan ikilisi olan Torreria ile Lemina...
Dans eder Mayıs rüzgarları Seyrantepe’de!
Lemina'nın kaç rakip atak başlangıcını doğru pozisyon alarak kestiğini sayamadım ama Galatasaray'ın oyunu rakip ceza alanına yıkmasında Davinson ile en önemli aktördü. Onun varlığı, daha önce de belirttiğim gibi Torreria'nın da performansını ikiye katladı ve Uruguaylı'nın içinden adeta bir Suat Kaya çıkarttı!
Birkaç küçük defo vardı elbette Galatasaray adına dün geceki maçta ama bunlardan bahsetmenin yeri ve zamanı değil şu anda. Sizin-benim gördüklerimizi elbette teknik heyet de görüyordur ve kalan son 4 maçta gerekli önlemleri alacaklardır. Burada aslolan, son iki sezondur Ali Sami Yen Spor Kompleksi Rams Park Stadı'nın üzerinde dans eden Mayıs rüzgarlarının bu sezon da tekrar sahne almaya başlamasıdır!
*Bu başlık, James Joyce’ın bir şiirinden esinlenmedir.