MENÜ

Türk futbolunda ‘sağduyu’ zamanı

Abone Ol Google News

Yüzyılın felaketi ile karşı karşıya kalan ülkemizin her alanda olduğu gibi futbol gündemi de tamamen değişti..

Haberin Devamı

TFF başta olmak üzere tüm futbol aktörleri bir araya geldi..

Rekabetin yerini dayanışma aldı.

Son yazımda bu konuya değinmiş ve ülke futbolunun bu dayanışmasının öneminin altını çizmiştim.

Hatta daha da ileri götürerek bu dayanışmayı sadece depremzedeler için değil  yıllardır kırılmayı bekleyen fay kırığı üstünde duran  Türk futbolunun geleceği için de devam etmesi gerektiğini yazmıştım.

Yazıma çok sayıda geri dönüşler aldım. Özellikle de Japonların Kintsugi felsefesi okurlarımın ilgisini çekmiş. 

Çok önemli ve değerli bulduğum çıtayı daha da yukarı çıkaran bir okurum görüşünü de sizlerle paylaşmak istiyorum:

“Ömer bey, bu toprakların harcı aslında her yarayı her çatlağı örtmeye muktedir fakat her seferinde suyu fazla katan harcı bozan bir güruh çıkıyor. O yüzden hep iki ileri bir geri durumumuz var benim hissetiğim. Siz yazıyorsunuz olmuyor, okulda öğretmen öğretiyor olmuyor ,camide hoca anlatıyor olmuyor. 

Haberin Devamı

Madem futbolu çok seven bir ülkeyiz inşallah bu kötü gidişe futbol sevgisi ön ayak olur örnek olur kitleleri birbirine bağlar, topluma önderlik eder. Önce saygı ve sevgiyi tribünlere yerleştiririz. Orada maçı izlemeye gelen 10 yaşındaki çocuklar holiganca bağırmayı döner bıçağıyla adam yaralamayı hakem dövmeyi öğrenmezler ve eğitim tribünlerden başlar diye umuyorum.

Futbol camiamız için bulunmaz bir fırsat bu. Tam da farkındalık yaratabilimek için en uygun saha şartları oluştu. Umarım akılcı yönetim akılcı politikalarla uzun soluklu güzel bir dönem yaşarız”

Okurumun yazısında da ifade ettiği gibi futbolun bu toplumu dönüştürecek gücünü yabana atmayalım.. 

Ancak, Türk futbolu önce kendisini dönüştürse toplumu da dönüştürebileceğine inananlardanım. 

*Kuşkucu milletiz

Bunun için de deprem öncesi her tarafımızı  saran şüpheden uzak durmasıyla mümkün olabilir futbol dünyamızın..

Ne demek istediğimi anlatmaya çalışacağım: 

Yıllar önce bir seyahat sırasında tanıştığım Psikiyatr Prof. Dr. Mehmet Hakan Türkçapar ile Türk futbolu üzerine ve futbol yoru(m)cuları hakkında sohbet ederken kağıda  bir şeyler  yazdı ve bana uzattı. “Türkler’in Avrupalılar’dan en büyük farkı kuşkucu olmalarıdır.”

Bende bunu köşeme taşımış ve Türk futbolunu kemiren şeyin bu kuşku olduğunu anlatmıştım. 

Aradan tam 13 yıl geçmiş ama Türk futbolunda yine bir arpa boy yol alamadığımızı görüyoruz. 

(Deprem öncesi Türk futbolunda ki son durum şöyleydi: )

Konu yine hakemler, yine istifası istenen MHK Başkanları, yine yabancı hakem çağrıları,  kulüp yöneticilerinin bitmek bilmeyen salvoları, TFF Başkanı’ndan ‘pansuman’ değil ‘operasyon/soruşturma’ bekleyen futbol/hakem yoru(m)cuları. 

*TFF Başkanlarının başarısı nasıl ölçülür?

TFF Başkanlarının kaderini sadece hakemlerin düdüğüne bağlayan bir anlayış o zamanda vardı şimdi de var..

Yalnız o zamanlar  “VAR” yoktu, bugün ise nur topu gibi bir “VAR” uygulamamız var.

Ancak ne hikmetse hakem tartışmalarını minimize edeceği beklentisiyle kuşkudan arındırılmış bir futbol iklimi vaadiyle ülkemizde en son teknoloji ile kurulan VAR uygulaması kuşkuları dağıtmanın aksine daha da arttırdı.

Haberin Devamı

Öte yandan ülkenin  amatör dahil tüm profesyonel futbolunu yöneten, yol gösteren, yön veren  ve futbol ekonomisini büyütmek için çalışan Futbol Federasyonu Başkanları’nın başarı kriterini sadece hakemlerin performansları ile değerlendirilmesi bence çok büyük haksızlık, bunu 10 yıl önce de söylüyordum bugün de söylüyorum. 

Devasa bir Futbol Federasyonu ve devasa geniş görev alanı var Federasyon Başkanı’nın.. 

Yönetim Kurulu Üyeleri, Kurullar, profesyonel kadrolar.. 

Futbol Geliştirme Direktörlüğü.. Milli takımlar, antrenör eğitimi, kadın futbolu, engelli futbolu.. 

Yüzlerce kişi ülke futbolu için mesai harcıyor.

Tüm buralarda görev yapanların performansları da hakem tartışmalarının gölgesinde kalıyor.

Hani diyeceğim, Cumhurbaşkanı’nın ‘Dünya 5’ten büyüktür’ sözünde olduğu gibi ‘TFF, MHK’den büyüktür’ diyesim geliyor.

*Türk futbolu şüpheden arınmalı

Ama artık hakemlerin başarılı olmasını gerçekten istiyorsak bu her tarafa sinmiş ‘kuşku ikliminden’ Türk futbolunu bir an önce kurtarmalıyız. 

Büyükekşi’de TFF Başkanı olduktan ve bugüne kadar yaptığı en önemli şey bu ‘kuşku ikliminden ‘ Türk futbolunu uzaklaştırmak; bu yüzden sürekli olarak Kulüpler Birliği ve spor medyası ile bir araya geldi, şeffaf yönetim sergiledi. 

Herkesi bu ‘kuşku’dan arındırmak için VAR kayıtlarını dahi kamuoyuyla paylaştı.

Diğer taraftan da Hakemlerin kalitesini yükseltmek, özgüvenlerini kazanmaları için maddi/ manevi tüm imkanları seferber etti. 

Haberin Devamı

Güncel acil konularla boğuşurken bir yandan da geleceği planlıyor.

Şimdi de “Hakem Akademisi” kurarak hakemlik müeessesi için her türlü adımları atacağını gösteriyor. 

Yalnız 20-30 yılın kronik sorunlarını öyle 3-5 ayda çözmek mümkün değil; bunu da en iyi Büyükekşi bilmez mi, ülkenin önde gelen işadamlarından ve üstelik geçmişte de THY ve Eximbank’ta uzun süre kamu görevi yapmış birisi.

*Kuşku deyip geçmeyin 

‘Kuşku’ deyip geçmeyin, dedikodu ve şüphenin de kardeşidir kuşku..

Merly Streep’in oynadığı ‘Şüphe’ filmini izlediniz mi? 

Hakkında şüpheler duyulan peder vaazına şöyle başlar: “Emin olmadığınızda ne yaparsınız? 

Bugünkü vaazın konusu bu. 

“Şüpheye de gerçek gibi sıkıca sarılabilir insan.” 

Daha sonra bir hikâye anlatır. 

Dedikodu yapan bir kadına rahip şunu der: “Çatıya bir yastık çıkar, onu bıçakla yar ve sonra bana dön.“ 

Kadın söyleneni yapıp pedere “Yastığın içindeki tüyler her yöne uçuştu“ der. 

Peder: “Şimdi geri gidip rüzgarla dağılan tüylerin hepsini toplamanı istiyorum.” 

“Ama” der kadın: “Bunu yapamam. Nereye gittiklerini bilmiyorum. Rüzgar onları her yöne savurdu.” 

“İşte” der peder: “Bu dedikodudur.”

Kafamızda onlarca şüphe ve şüpheye gerçek diye sarılan milyonlar..

yastıkları parça parça ediyor. 

Türk futbolunda yıllardır tüyler uçuşuyor, tutabilene aşk olsun diye yazardım normal şartlarda.

Ama deprem sonrası ki dayanışmayı ve 1 Mart tarihinde düzenlenecek ‘Omuz Omuza Türkiye’kampanyası ile artık Türk futbolunda  ‘şüpheye gerçek diye sarılan milyonların” yerini ‘sağduyu’ ya bırakacaktır diye yazmak istiyorum.

Günün sözü: Sağduyu etkisiz kaldığında şeytan yardıma koşar

( Dostoyevski)  

YORUM YAZ