Arama

Popüler aramalar

Kara Kartal ‘yukarı doğru düşüyor’

Abone OlGoogle News

Bu yazıyı, 1998 senesinde Süleyman Seba’nın imzasıyla Genel Kurul delegesi olduğum Beşiktaş Kulübü’nde son yaşanan olaylar üzerine, sanki yüreğimden bir parça kopmuş gibi, büyük bir üzüntü içerisinde yazıyorum.

Haberin Devamı

Amin Maalouf “Doğudan Uzakta” kitabında şunu söyler:

“Toplum yasaları yerçekimi yasalarına benzemez, insan genellikle aşağı değil yukarı doğru düşer. İlkeler insanın palamarları, bağlarıdır; onları kopardığında serbest kalırsın, ama o zaman içi helyum gazıyla doldurulmuş ve yükseldikçe yükselen bir balona benzersin. Balon gökyüzüne yükseliyormuş izlenimi verse de aslında hiçliğe doğru yükselmektedir. Yani aslında yukarı doğru düşmektedir.”

Başta Yönetim Kurulu üyeliği olmak üzere bir çok görev yaptığım Basketbol Federasyonu için de 2016 yılında“Türk Basketbolu yukarı doğru düşüyor diye yazmıştım. Ne yazık ki bugün de Beşiktaş için aynı şeyi söylemek zorundayım.

Evet Beşiktaş’ta gerçekten çok ilginç ve üzücü gelişmeler yaşanıyor:

Son 1 ayda 3 Başkan, sayısını hatırlayamadığım kadar teknik adam değişikliği oldu ve ufukta yeni bir seçim daha var.

Haberin Devamı

Son Divan Kurulu’nda Divan Başkanı ile eski Kulüp Başkanı arasındaki dramatik yumruklaşma/saldırı camiada çok daha büyük ve kronikleşmiş sorunlar olduğunu gösteriyor.

Halbuki daha bundan 8-9 ay önce Divan Kurulu Üyesi mazbatamı almak için katıldığım toplantıda her şey öyle güzeldi ki; takım sahada güzel sonuçlar alıyor, taraftar da, genel kurul üyeleri de çok mutlu görünüyordu.

Divan Kurulu Başkanı Tevfik Yamantürk konuşmasında Süper Kupa finalinde Galatasaray’ı 5-0 yenen teknik kadro ve oyunculara büyük övgüler düzüyor, Hasan Arat ve yönetimini de kutluyordu.

Salonda alkışlar kopuyordu, hatta biraz sonra konuşacak Genel Sekreter Kaan Şakul ve Başkan Hasan Arat’ın kulübün borçları ile ilgili içinde uyarı bulunan bilgilendirmesi dahi alkışların yoğunluğundan sanki vızıltı gibi kulağımıza geliyordu. Adeta olumsuz olan her şey salonda sağır kulaklara düşüyordu.

Öyle bir ortamdı ki, bugün yaşananları aksine içimizden birisi Hasan Arat ve ekibine az buçuk bir eleştiri yapacak olsa başta Divan Başkanı Tevfik Yamantürk olmak üzere salondaki üyeler tarafından linç edilme tehlikesi bile olabilirdi.

Soru şu: Takımın saha başarıları Divan Kurulu üyelerine illüzyon etkisi mi yaratmıştı ?

Kulübün aslında iflasa doğru gittiğini bilmiyor olabilirler miydi?

Bakıyorum herkes terazinin bir kefesine Divan Başkanını bir kefesine de eski Başkanı koymuş ‘ o suçlu bu suçlu’, ‘o kışkırttı bu da tahrik oldu’ diyerek adalet arıyorlar…

Hayır, hayır. “kim haklı kim haksız?” meselesinden öteye Beşiktaş’ın çok daha büyük, kronikleşmiş sorunları var.

En önemlisi de ilkelerinden uzaklaşmış, sadece mazide kalan ve içini boşalttığımız ‘Efendi Beşiktaş’tır.

Sorun tüm camianın sorunudur, çözümün adresi de burasıdır. Popülizmin rüzgarına, saha skorlarına kapılmadan ve gerekirse geçmişte Feda sezonunda olduğu gibi bir kaç yıl küçülmeyi de göze alarak gelecekte Kara Kartal’ın sert rüzgara karşı daha sağlıklı uçmasını sağlamalıyız.

Rüzgar demişken geçmişte çok zorlu ve sıkıntılı bir döneminde görevden ayrılmayı düşünen Beşiktaş Kulübü Başkanı’na şunu söylemiştim:

Haberin Devamı

‘Sayın Başkan, içinde bulunduğunuz zorlu sürecin farkındayım. bunlar gelip geçici bir durum olduğuna inanıyorum. Güçlü bir şekilde görevinizin başında durmalısınız. Tarihte İskender ile Camako arasında şöyle bir söz geçer.

‘Rüzgar taşla ezilmez’. Beşiktaş Başkanları da rüzgardır ve asla taşla ezilmezler.’

Bu mesajın muhatabı Beşiktaş Başkanlığından istifa etmişti. Biz rüzgar gibi taşla ezilmeyecek Başkanlara ihtiyaç duyuyoruz. Ancak hiç bir Başkanın bunu camiasının sağ duyusu ve desteği olmadan başaramayacağını da biliyoruz.

Kim bilir mevcut Başkan Serdal Adalı bunu başarabilir.

Eğer bu kadar bedel ödeyerek kazandıklarınızla gözünüz kamaşır ve sporu var eden temel ilkeleri göz ardı ederseniz filmi başa sararsınız, yukarı doğru düşüp gökyüzünde kaybolup gidersiniz.