Ergin Ataman meselesi değil, değerler meselesi
Ergin Ataman, Türk basketbolunun yalnızca en başarılı teknik adamlarından biri değil; aynı zamanda duruşu, refleksleri ve karakteriyle tanınan bir figürdür. Panathinaikos’un başantrenörü, Avrupa ikincisi olan A Milli Basketbol Takımımızın koçu ve son 15 yıla damga vurmuş bir basketbol aklı… Ama onu asıl ayıran, hangi ülkede, hangi salonda olursa olsun, söz konusu ülkemiz, bayrağımız ve aile değerleri olduğunda geri adım atmayan tavrıdır.
Haberin Devamı ›
Yunanistan’da Olympiakos deplasmanında yaşananlar hâlâ hafızalardadır. Türkiye’ye yönelik küfürlü tezahüratlar karşısında, ikinci teknik faulü almayı göze alarak yaptığı açıklama nettir:
“Hiçbir taraftar ülkem için küfür edemez. Bu ırkçılıktır. Benim vatanıma lanet okuyamazsınız.”
Bu sözler bir anlık öfkenin değil, yıllardır istikrarlı biçimde sergilenen bir duruşun sonucudur. O gün Ataman, yalnızca Panathinaikos’un koçu olarak değil, açıkça Türkiye’nin onurunu savunarak konuşmuştur.
Dün akşam oynanan Fenerbahçe – Panathinaikos maçında yaşananlar ise meselenin ne kadar yanlış bir noktaya evrildiğini göstermiştir. Bu kez hedef bir ülke değil, bir annedir. Rahmetli bir anneye yönelik edilen galiz küfürlerin ne rekabetle, ne tribün psikolojisiyle, ne de duygusal anlarla açıklanabilecek bir tarafı yoktur. Anne; bayrak ve vatan gibi, hepimizin ortak ve dokunulmaz değeridir. Bu sınır aşıldığında, tartışılan artık basketbol değildir.
Haberin Devamı ›
Bu noktada Ergin Ataman’ın verdiği cevabı bağlamından koparmak doğru olmaz. O cevap, tipik bir Ergin Ataman cevabıdır: Serttir, filtresizdir ve saklanmaz. Çünkü Ataman, kariyeri boyunca böyle olmuştur. Galatasaray’da da, Anadolu Efes’te de, Panathinaikos’ta da… Başarıyı da tartışmayı da birlikte yaşamış, bedel ödemekten kaçmamış bir isimdir. Herkesin hoşuna gitsin diye konuşmaz; doğru bildiğini, sonuçlarını bilerek söyler.
Ancak burada asıl üzerinde durulması gereken, verilen cevaptan çok, o cevabı doğuran zemindir. Taraftarlık; küfürle, hakaretle ve özellikle kutsal değerlere saldırıyla tarif edilemez. Fenerbahçe tribünlerinde ortaya çıkan bu tablo, ne kulübün tarihine ne de Türk spor kültürüne yakışmıştır. Rekabet sert olabilir, tezahüratlar yüksek olabilir; ama ahlaki çizgi aşıldığında ortada spor kalmaz.
Uzun yıllar Türkiye Basketbol Federasyonu’nda yöneticilik yapmış, bu oyunun her kademesinde görev almış biri olarak ve aynı zamanda Ergin Ataman’ın yakın dostu olarak şunu açıkça ifade etmek isterim: Bugün konuşmamız gereken şey bir teknik adamın üslubu değil, tribünlerin sınırlarıdır. Tepki tartışılabilir; fakat o tepkiye neden olan hakaretler asla savunulamaz.
Bugün susarsak, yarın konuşacak bir değerimiz kalmaz.










