MENÜ

Hasan Doğan ve yazgı

Abone Ol Google News

“Eğer sana bir diken batmışsa

Haberin Devamı

Bil ki onu sen dikmişsindir!

Şayet yumuşak ve latif kumaşlar içindeysen, O kumaşı da sen dokumuşsundur.”

Mevlana’nın bu dizelerdeki derin anlamını bir kişide hissetmek ister misiniz?

O zaman size bir soru daha soracağım. “Futbolu Ağlatan Adam: Hasan Doğan” kitabını okudunuz mu?

Kitapta Doğan’ın nakış gibi işlediği hayatının satırbaşlarının yanında, satır aralarında yerel değerlere bağlı kalarak evrensel rekabeti kovalamasını buluyoruz. Doğan’ın hayat hikayesini okurken bir Türk müteşebbisinin Ramsey gibi bir dünya markasını yaratmasının tarihini öğreniyoruz. Kastamonu’nun Abana ilçesinden çıkmış bir Anadolu insanının, A Milli Takımımız’ın Avrupa üçüncülüğünde eşiyle birlikte tüm halkımızın sevgisine mazhar oluşunun hikayesini de...

Kitapta, Doğan’ın sosyal sorumluluk projelerine verdiği önemden tek satır bahsedilmemişken kitabın tüm geliri Bedensel Engelliler Spor Federasyonu’na bağışlanmış. Neden dersiniz? Bu boşluğu da ben doldurayım:

2008 yılının ilk dönemlerinde yeni Başkan seçilmiş Hasan Doğan, kimseye haber vermeden Ankara’ya gelir ve beraberinde Yönetim Kurulu Üyesi Ufuk Özerten ile birlikte benden ilk defa ve 5 saati aşkın bir süre boyunca TFF olarak engelli futbolu konusunda yaptıklarımızı dinler. ( O zamanlar TFF’de Kurullar direk Federasyon Başkanına bağlıydı)

Haberin Devamı

Doğan bu projelerden o kadar etkilenmiş olacak ki, Fransız spor gazetesi L’Equipe’e verdiği röportajda şunları söyler: “Futbolun sosyal yanını da geliştirmek lazım. Bunun yolu da görme, işitme engellilere, sokak çocuklarına futbolu aşılamaktan geçiyor.”

Doğan iki kere Ankara’ya geldi ve ampute futbolcularla gösteri maçları yaptı. Sincan’daki çocuk yuvasındaki mini futbol sahasının açılışında o dev gibi cüsseli adamın yüreğindeki çocuğu gördüm. Bakan Başesgioğlu’nun penaltılarında kaleye geçecek çocuk ararken “Durun ben kaleye geçerim” diyen tek yetişkin de O’ydu.

Vefatının ardından ‘Hasan Doğan Ampute Futbol Turnuvası’ yaptık. Oğlu Selim’e Doğan’ın engellilerle yaptığı maçların fotoğrafları olan bir albümü vermiştim. Bu sefer oğlu bu turnuvada babasının yerine geçmiş ve ampute futbolcularla gösteri maçı yapıyordu.

Bu konuyu yazdığımı söylediğimde Selim Doğan bana şu mesajı atmış: “O’nun adının böyle güzel yazılarda anılması ve hatırlatılması en büyük mutluluğumuz. Eline ve yüreğine sağlık.”

Bazen insanların yazgısı, büyük ve unutulmaz işler yapmak üzere yazılmıştır. Kadere inanan ama kaderci olmayan Hasan Doğan, yazgısının izinde giderek, Mevlana’nın dediği gibi hiçbir dikene batmadan, kendi yumuşak ve latif kumaşını dokudu. Başta engelliler olmak üzere tüm spor camiasının saygısı ve gözyaşlarıyla uğurlandı. Asıl senin eline ve yüreğine sağlık Hasan Doğan...

(Bu yazıyı Rahmetli Hasan Doğan’ın vefatından 2 yıl sonra yazmıştım. Elim kalem tuttuğunda ve yazacak yer bulduğumda bu yazılarımı tekrarladım!

Kadere bakın ki; bir zamanlar TFF’de baba Doğan’la çalışırken sonraları oğlu Selim ile yine TFF’de engelli futbolun gelişmesi için uzun süre birlikte çalıştık. Ülkemizin engelli futbolunda dünya markası olmasında Selim’in de büyük katkıları olmuştur.

Haberin Devamı

Bugün görece olarak daha önemli bir göreve;TFF Denetleme Kurulu Üyeliğine seçilen Selim Doğan’ın gelecekte yine daha değerli bir görev olduğunu düşündüğüm engelli futbolunun gelişimine de hizmet vereceğine inanıyorum. Buradan değinmeden geçmeyeceğim bir konu da; Hasan Doğan ismini TFF Riva tesislerinde yaşatan dönemin Federasyon Başkanı Yıldırım Demirören’e de Engelliler Futbolu Koordinasyon Kurulu Başkanı olarak ‘A milli futbol takımımızın kaptanı Arda Turan nerede kamp yapıyorsa ampute milli takımının da, sesi gören millilerimizin de kaptanları aynı yerde kamp yapmalı’ önerim üzerine o tarihten itibaren bu tesisi Engelli futbolculara açmıştır. Rahmetli Hasan Doğan’ın ‘futbolun sosyal yönünü de geliştirelim sözü’ bugün kendi ismiyle anılan tesis de engelli milli takım oyuncularına da kucak açmaya devam ediyor. )

YORUM YAZ