MENÜ

Sergen Yalçın üzerinden teknik adamlık kriterleri

Abone Ol Google News

Diploması ve dolayısıyla eğitimi yeterli olmadığı için önceleri yönetici kartıyla sahaya çıkan Sergen Yalçın’ın hiçbir takımda sezonu tamamlayamadığı halde Beşiktaş’ta görev alması, çalıştırıcılık kriterlerini yeniden güdeme getirdi. Eskiden beri var olan antrenörlük anlayışı, takımın bir parçası olarak görev yapan futbolculara öncelik veren, sonuna dek taktikten ve disiplinden ödün vermeyen sert yapılı hocalar ve futbolcuya sorumluluk yükleyen, onları yormadan verim almaya çalışanlar olarak iki ana başlıkta toplanırlar. Sergen Yalçın için yapılan yorumlara bakıldığında onun futbolcuya öncelik tanıyıp sorumluluk veren teknik adamlardan olduğu anlaşıyor. Bir de işin “özgürlük” yanı var ki, başlı başına bir sorun! Futbol alanında oyunculara özgürlük değil “sorumluluk” verilir.

Haberin Devamı

İşin asıl can alıcı noktası “kim teknik adam olsun” sorusunun yanıtıdır. Bizim ülkemiz ölçü alındığında, eskiden büyük takımlarda ve ulusal takımda oynamış futbolcuların teknik direktör olması herkes tarafından kabul edilir. Dünyada da benzer bir durum var. İngiltere Premier Ligi’nde görev yapan teknik adamların büyük çoğunluğu eski milli futbolcular. Ama öbür taraftan Jose Mourinho, Arsen Wenger, Benitez, Guus Hiddink ve Van Gaal gibi ya çok az futbol oynamış ya da hiç oynamamışlar da var. Bu konuda Arrigo Sacchi’nin, teknik adamlık meziyetleri için sorulan bir soruya verdiği yanıt ünlüdür: “Jokey olmak için önce at olarak doğmak gerekmiyor”. Ya da en iyi öğrenciler her zaman en iyi öğretmen olmayabilir. Zamanında kendisiyle söyleşi yapan bir gazeteciye, milli takım ve üç büyüklerin birinde oynayan ve teknik adamlık yapan ünlü biri, futbolculuk kariyerinin ona yeteceğini söylemişti. Gelin görün ki kısa bir süre sonra teknik adamlığı bıraktı ve bir daha dönmedi. Merak edenler için ipucu vereyim, Rıdvan Dilmen değil.

Haberin Devamı

Zamanın milli oyuncularının en önemli açmazı, sonsuza kadar varlığını sürdürecek bir maç kazanma formülü diye bir şey olmadığı için her teknik adamın yapması gerektiği gibi yeniliklere ayak uydurmak yerine, kariyerlerinin başarılı geçmesini sağlayan yöntemlere takılıp kalıyorlar. 1987 yılında Fatih Terim ile Ulus’taki Futbol Federasyonu binasında buluştuğumuzda ona söylediğim şu sözleri hiç unutmam: “Futbolculuğun pratiğinden edindiğin bilgileri aklının bir köşesinde canlı tut, ama futbolculuk kariyerini yakarak küllerinden yeniden doğ”. Terim o günlerde Ümit Milli takımının hocasıydı.

Ekonomik olarak darboğazda olan ve bu yüzden UEFA’nın da kıskacına giren Beşiktaş Yönetimi, Sergen Yalçın’ı göreve getirerek biraz da camianın kayıp çocuğunun eve dönüşü hissini uyandırmaya çalışıyor. Ne var ki Sergen Yalçın daha işin başında kendi yaptıklarını tekzip etmeye başladı. Malatyaspor’un başındayken neredeyse 85 dakika rakip takımın kalesine giden yolu bulamayan futbolcuları için çok iyi taktik uyguladıklarını söyledikten sonra, Beşiktaş’ın başına geçince aynı taktikle oynayan Başakşehir için “hiçbir şey yapmadılar” dedi. Rakip kalenin önünde fazla görünmek çok şey yapmaksa, o zaman insana sorarlar; üç puan nerede?

Haberin Devamı
YORUM YAZ