Şenol Güneş milli takıma gitmeli mi?

Şenol Güneş’in Beşiktaş ile yollarının ayrılması gerektiğine ilişkin son iki yıldır kaç yazı yazdım anımsamıyorum. Hepsi Fanatik gazetesinin internet arşivinde bulunmaktadır. Anacak en son 14 Aralık 2018 günü yazdığım bir yazıyı çok iyi hatırlıyorum. Yazı şöyle bitiyordu: “Güneş taraftarlarla karşı karşıya gelmek istemiyorsa tadında bırakmalıdır”. Beşiktaş’ın gidişatı ve bütün uygulamaları bu karşılaşmaya doğru gidiyordu. Ve işte o gün geldi.
Haberin Devamı ›
Aslında bu sezonun başında Şenol Güneş’in eline önemli bir fırsat geçmişti. O günlerde Trabzonspor’da danışmanlık yapan Özkan Sümer, Şenol Hoca’yı yuvasına döndürmek için epeyce uğraşmıştı. Ama görüşmeler sonuçsuz kaldı ve Şenol Güneş, Beşiktaş’tan efsane olarak ayrılma şansını tepti. Şu günlerde de yaptıklarının hiçbir anımsanmamak üzere bir yola girmiş durumdadır. Çünkü futbol dünü yutar…
3-3 biten derbiden sonra yorumcular ikiye bölündü. Kimi maçı Ersun Yanal’ın döndürdüğünü kimi ise Güneş’in kaybettirdiğini savundu. Benim inancım ise, kendi sahasında 3-0 öne geçen bir takım maçı kaybedecek pozisyona geliyorsa bu tamamen teknik adamın takım yönetme konusundaki yetersizliği ile ilişkilidir. Ersun Yanal oyuna Valbuena’yı alıp Dirar’ı sağ beke gönderince basit bir uygulama her şeyi çözebilir hatta Beşiktaş bu sayede farka bile gidebilirdi. Oyuna çıkan beki durdurmanın en iyi yolu arkasına adam kaçırmaktır. Güneş bunu yapmadığı gibi bir de Güven Yalçın’ı oyundan alarak takımın oyunu ileride tutmasına engel oldu.
Haberin Devamı ›
Şenol Güneş’in, Fenerbahçe’ye ilişkin saplantılarının olduğuna dair söylemlerin bir kısmı doğru olabilir. Örneğin bir Fenerbahçe maçına bordo kravat ve mavi giysilerle çıktığını anımsıyorum. Ancak Güneş’in zihinsel faaliyetlerindeki karmaşa salt bununla sınırlı değil. Yine örnek verecek olursak, kafasına taktığı oyuncular ile bir daha yıldızı barışmıyor. Olcay Şahan, Kerim Frei, Negredo ve son olarak da Tolgay Arslan hep bu yüzden takımdan ayrıldılar. Şenol Hoca konuşmayı iş yapmaktan daha çok seviyor. Tam da büyük şairimiz Nazım Hikmet’in Karadenizliler için yazdığı Arhavili İsmail başlıklı şiirinin bir bölümünde yazdığı gibi: “Dümende ve başaltında insanlar vardı ki/ Bunlar uzun eğri burunlu ve konuşmayı şehvetle seven insanlardı ki…”
Güneş’in Milli takım yolculuğuna çıkmasına gelince… Bu, baştan çok eleştirdiğimiz Lucescu ile iyi bir yola girmiş olan Ulusal takımın da tepetaklak olması anlamına gelir. Kanımca Şenol Güneş’in yapması gereken, Beşiktaş ile sözleşme yaptığı ilk gün söylediğinin peşinden gitmektir. Neydi o söylediği? “Futbolcu olarak jübilemi Beşiktaş ile yaptım. İnşallah antrenörlük jübilemi de burada yaparım” demişti Hoca. Bence bunun zamanı geldi. Bundan sonra ne mi yapmalı? Örneğin anılarını yazmalı. Futbolun içinde olmak istiyorsa, yorumculuk için birçok yerden teklif alabilir. O çok severek yaptığı konuşmaları sayesinde kamuoyuna bilgi verebilir. Son bir bilgi de benden: Milli takımlar düzeyinde kalecilikten gelme kaç teknik adam var bilmiyorum ama İngiltere Ligi’nde son 10 yıl içerisinde kaleci kökenli teknik adamlara baş antrenörlük görevi verilmiyor.