MENÜ

Lucescu ne demek istiyor?

Abone Ol Google News

Ulusal takımın teknik direktörü Mircea Lucescu’nun ülkemizde görev yapmasını anlamakta zorlanabilirsiniz. Göreve geldiği ilk günlerde kendisini ben de eleştirmiştim. Ancak söyledikleri çok açık ve dokunaklıdır. 21 faklı takımdan çağırdığı futbolcularla bir ekip yaratmanın peşinde olduğunu, Ulusal takımı dört takımdan kurmak istediğini dile getirdi. Futbol oyununun hiçbir kategorisinde puan mücadelesi yapmamış ama kendini futbol otoritesi zannedenler Lucescu’nun söylemini kendi dar dünyalarından bakarak değerlendirmeye kalktılar.

Haberin Devamı

Neymiş, Romanya’da Çevuşescu dönemine mi gitmek istiyormuş, bizde seksenleri geri getirmek mi istiyor muşuz… İnanamıyorum! Hoca, birkaç takımdan kurulan Ulusal takımın oyuncuları birbirlerini daha iyi anlar, eksiklerini daha kolay tamamlarlar, topa karşı çok daha kolay ve doğru pozisyon alırlar demek istemiştir. Rusya karşısındaki en temel eksikliğimiz birbirini tanımayan oyuncuların doğru pozisyon almakta zorlanmalarıydı.

Topa karşı doğru pozisyon almak deyip geçmeyin. Bu temel teknik futbolun en önemli unsurudur. İyi pozisyon almak, gerektiğinde fazla koşmamak demektir. Doğru pozisyon alırsanız tekniğinizi ve becerinizi de doğru kullanırsınız. Serdar Aziz’in gol sırasında aldığı pozisyona dikkat edin. Az sayıda takımdan oluşan Ulusal takımlar bu tür pozisyonları yaratmakta daha becerilidirler.

Haberin Devamı

İyi bir spor gazetecisinin çok derin bir spor bilgisi ve spora tarihsel bir açıdan bakması gerekiyor. Futbol tarihine bakıldığında bütün dünya şampiyonu takımlar belli bir kulübün üzerinden kurulmuştur. Avrupa gibi sistematik değil doğaçlama futbol oynayan Latin Amerika takımları bile 15-20 farlı ekipten milli takımlarını oluşturmuyorlar. 1974 Dünya Kupası finalini oynayan Almanya ve Hollanda Ulusal takımlarının iskeleti Bayern Münih ve Ajax tarafından oluşturulmuştu. Bayern Münih Şampiyon Kulüpler Kupası’nı üç kez üst üste kazanmıştı. Sonra da Ajax iki kez kazandı. Sovyetler Birliği Ulusal takımının iskeletini Labanovski’nin Dinamo Kiev’i oluşturuyordu. İspanya ilk kez dünya şampiyonu olduğunda takımın iskeleti Barcelona’dan kurulmuştu. Biz Dünya ve Avrupa üçüncüsü olduğumuzda Galatasaray ağırlıklı bir takım vardı.

Özellikle bizim gibi henüz ulusal bir futbol ekolü olmayan ülkelerin milli takımı daha az takımdan oluşturulmalıdır. Ancak 14 yabancısı olan kulüplerden böyle bir takım çıkartmak olanaklı değildir. Kulüpler köklü bir altyapı düzeni kurup, bu öz kaynaklardan değerli oyuncular yetiştirilmediği sürece yabancı sayısı serbest bırakılamaz, sınırlama kaçınılmazdır. Aksi durumda Malta ve San Marino’nun gruplarına kadar gerileriz…

YORUM YAZ