MENÜ

Katenaçyonun manevi babası: Helenio Herrera

Abone Ol Google News

Futbol dünyasında bugüne değin uygulanan sistemler içerisinde katenaçyo kadar kötü bir üne sahip hiçbir uygulama yoktur. Evin kapısına takılan zinciri anlamına gelen sözcük Britanya’da tiksinti yaratacak denli olumsuz ve acımasız duyguları uyandırdığı halde İtalyan futbolunun bir özetiydi adeta. Sistemin mucidi Viyanalı Karl Rappan olduğu söylenmesine karşın başka düşünceler de vardır. Ancak dünya futboluna damgasını Helenio Herrera ile vurdu.

Haberin Devamı

Herrera uyguladığı sistemi savunurken katenaçyonun da tıpkı Herbert Çhapman’ın WM sistemi gibi yanlış anlaşıldığını söylüyordu. Çünkü ilk başlarda kötü takımlar uyguladığı için sistem çirkin görünmüştü. Oysa sistem çok iyi kanat oyuncuları ile hücuma dönük oyunun en güzel varyasyonlarını üretebilirdi. Ancak söz konusu kanat oyuncularını bulamayan takımlar, sistemin sadece defansif yönünü uygulayabiliyorlardı. Katenaçyoyu kendisinin icat ettiğini söyler, şunları eklerdi: Sorun şu ki beni kopya çekenlerin çoğu yanlış kopya çektiler. Benim katenaçyomun hücum ilkesini unuttular. Örneğin benim takımımda oynayan Facchetti tarihte bir forvet kadar gol atan ilk sol bektir.”

Haberin Devamı

Balıkçı ağından katenaçyoya

Katenaçyonun ortaya çıkışına ilişkin bir başka hikaye ise şöyle anlatılmaktadır: Tiran Denizi kıyısında bir adam dolaşmaktadır. Bu adamın çalıştırdığı takım Salernitane’nin savunması sürekli hata yaparmış. Rıhtımda dolaşırken savunmayı nasıl düzelteceğine ilişkin kafa yormaktadır. Birden balıkçı ağları dikkatini çeker. Birinci ağdan kaçan balıklar ikinci ağa takılıyordu. Bunu gören İtalyan teknik direktör Gipo Viani neredeyse “buldum” diye bağıracak konuma gelip sisteme katenaçyo adını verir. Tıpkı balıkçı ağında gördüğü gibi savunmanın arkasına sızan rakip oyuncuları yakalamak için bir başka savunmacı koyar.

Ne var ki katenaçyoyu dünyaya tanıtan ve bu sistem ile büyük başarılar kazanan, sistemin manevi babası olan teknik direktör Helenio Herrera’dır. Herrera 1910 yılında Buenos Aires’te dünyaya gelir. Dört yaşındayken ailesi ile birlikte Fas’a taşındı. Bu ülkede difteri hastalığı nedeniyle ölümden son anda kurtuldu. Yıllar sonra da Barcelona teknik direktörü olmadan önce geçirdiği bir uçak kazasından da ölmekten son anda kurtuldu. Bu olaylardan sonra kendisinin özel insan, bir lider oluğu fikrine inandırdı. Dindar bir yaşam sürer. İnter’de çalışırken odasındaki tek süs çarmıha gerilmiş İsa figürüdür.

Herrera’da sıradan bir futbolcudur

Herbert Chapman gibi Helenio Herrera’da başarılı bir futbol geçmişine sahip değildir. İriyarı kaba bir sağ bektir. Ancak futbolun “mucit” teknik adamlarından biri olarak tarihe geçmiştir. Maç öncesi takımı kampa alma uygulamasını ilk kez o devreye sokmuştur. Herrera “ben bu işe başladığımda teknik direktörler takımın çantalarını taşırlardı. Onları hak ettikleri yere ben getirdim” der.

İyi bir taktisyen olmakla birlikte takımın tüm iplerini eline alan ilk teknik direktördür. Oyuncuların yeme içme alışkanlıklarından tutun da spor psikolojisine kadar birçok uygulamanın öncüsüydü. Her sabah saat yedide kalkıp yoga yapar, soyunma odalarına motivasyon amaçlı notlar yazardı. Bunlardan en önemlisi “Kendisi için oynayan rakip için oynar, takım için oynayan, kendisi için oynar” sözleridir. Oyuncularını günde 12 saat uyumaları için teşvik eder, kendisi de saat dokuzdan sonra ortalıkta görünmezdi.

Haberin Devamı

Yıldız oyuncular öğretmesini bilmez

25 yaşında geçirdiği bir diz sakatlığı sonucu futbolu bırakınca bu olaya bile olumlu bir düşünceyle yaklaşıp şöyle demiştir: “Oyunculuk zamanında çok yetersiz bir futbolcuydum. Benim avantajımdır. Çünkü yıldız oyuncular teknik direktör olduklarında birer mağrurluk abidesi haline gelirler. Kendilerinin zarafetle çok doğal bir şekilde yaptıkları hareketleri başka birine öğretemezler. “

Bazı teknik direktörlerin oyuncularına sevecen davranıp onlara dokunmakla ve vatansever konuşmalar yaparak takımı motive ettiklerine dikkat çekerken, ikincisi belki oyuncuların yüreklerini ısıtıyordur ama kaslarını soğuttuğunun da altını çizmekten geri durmuyordu. İnter’e transfer olduktan sonra bu tür ritüellere daha da sık başvuruyordu. Bir keresinde topu oyuncuların oluşturduğu dairenin içine koyuyor, her bir oyuncu ona ulaşıp “topa sahip olmalıyım” diye bağırıyordu. Sevinç anlarında oyuncuların birbirine sarılmasını ama öpüşmemelerini söyler. Takım sahaya çıkarken “hepimiz aynı gemideyiz, tek takım, tek aile” derdi.

“Kendimi lanet bir orduda gibi hissediyorum”

Helenio Herrera taktik ve maç konuşmaları konusunda sayısız yeniliğe imza atan bir teknik adamdır. Bunlardan biri şudur: “Üç pası geçmeden rakibin ceza alanına bizi götürecek olan hızlı, dikine futbol oyun ilkemiz olmalıdır. Dikine oynarken topu kaybederseniz sorun olmaz ancak yan pas yaptığınızda yitirirseniz bunun bedeli gol olur.”

Haberin Devamı

Herrera çok disiplinli hatta baskıcı bir teknik direktör olarak biliniyordu. Bir keresinde İnter’in İngiliz forveti Gerry Hitchens hakkında şöyle demişti: “ Kendimi lanet bir orduda gibi hissediyorum”. Hitchens, bir kros çalışması sırasında takım arkadaşları Suarez ve Mario Corso ile geride kaldıkları için Herrera tarafından takım otobüsüne alınmadıklarından, kampa 10 kilometre yürüyerek dönerler.

Kendisini diktatör olarak eleştirenlere ise şu yanıtı veriyordu: “Oyuncularıma bir tiran gibi, acımasız davranmakla suçlanıyorum. Ama tek yaptığım daha sonra her kulübün kopya çekeceği şeyleri uygulamaktan ibaretti: sıkı çalışma, mükemmeliyetçilik, fiziksel idmanlar, iyi beslenme ve her maçtan önce üç günlük konsantrasyon kampı.”

Herrera’nın teknik direktörlüğünde İnter üç lig şampiyonluğu kazanıp dördüncüyü play-off da Bologna’ya kaybetti. 1964 ve 1965’te Şampiyon Kulüpler Kupası’nı(bugünkü Şampiyonlar Ligi) kazandı ve 1967’de de finalde kaybetti. O yıllarda kendisine sorulan “İtalya’nın en ünlü kişisi kimdir” sorusuna “birinci Sofia Loren ikinci ise benim. Çünkü onun vücudu benden daha güzel” yanıtını vermiştir. Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük futbolcusu kimdir sorusuna ise “ Alfredo di Stefano” demiştir. 87 yıl yaşamış, futbol için yaptığı buluşlarına günümüzde bile hiçbir teknik adam yaklaşamamıştır.

YORUM YAZ