MENÜ

Hedef Avrupa'da final olmalı…

Abone Ol Google News

Fransa Ulusal takımının kadrosundaki eksikliklere bakmayın. Şenol Güneş’in de dediği gibi bir yıl önce dünya şampiyonu olmuş bir ülkenin Milli takımının eksikliği olmaz. Dünyanın en pahalı iki kadrosundan birine sahip Fransızlar karşısında ortaya koyduğumuz fizik mücadele gösterdi ki, Şenol Güneş bazı oyunculardan vazgeçerse Ulusal takım en az Avrupa’da yarı final oynar.

Haberin Devamı

Önce Ulusal takımın olumlu yanlarına bir göz atalım. Aydınlık’ta yazdığım günlerde, Mert Günok için özel bir yazı yazmıştım. Yazının özeti, “bu genç kaleciyi Volkan Demirel’in arkasında çürütmeyin. Semih Şentürk’ü, genç Semih diye diye yaşlandırdık. Mert’in kaderi de aynı olmasın” şeklindeydi. Mert Günok artık Avrupa’nın gözde kalecilerinden biri konumunda. Uluslararası turnuvalarda iyi bir kaleciye sahipseniz işin yarısı hallolmuş demektir. Mert Günok’tan hareketle şu çok bilinen ama korkak teknik adamlar ve yöneticiler yüzünden uygulanamayan gerçeğe gelmiş durumdayız: Geleceği olan gençler yedekte gelişmez, aşama yapmaları için, hataları olsa da oynatılmaları gerekmektedir.

Haberin Devamı

Çağlar Söyüncü’de ilk oynadığı günlerde hatalar yaptı. Ama çabukluğu, top hakimiyeti ve özgüveni o kadar yüksek ki, bugün Merih Demiral ile birlikte Avrupa’nın en iyi ikilisi haline geldiler. Merih’de çok çabuk ve pozisyon bilgisi yüksek bir oyuncu. Sağ ve sol bekte oynayan Zeki Çelik ve Umut Meraş ile de uyum içerisinde görev yapıyorlar. Kaan Ayhan ise tarihe geçti neredeyse. Çünkü Fransa’ya iki gol atmak her oyuncuya nasip olacak bir özellik değil.

Bugünün futbolu atak üzerine değil de savunma organizasyonuna dayanarak düzenlendiğine göre ülkemizin bu anlamda eksiği yok fazlası var. Genel olarak bakıldığında da takım savunmasının üzerinde bir defans kurgusu var. Yine de genel olarak bakıldığında benim 10 yaşından bu yana izlediğim(1966) Milli takımlar içerisindeki en mücadeleci, diri ekip bugünkü kadro olmalı.

Bu kadronun birtakım eksikleri var. Örneğin Orta alanda Ozan Tufan’ın o kadar uğraşa karşın kilo sorunu giderilemiyor. İkinci yarıda çektiği bir şut var, tam da fazla kilodan yorulmuş bir futbolcunun görüntüsünü örnekliyordu. Topa vururken dağıldı ve top üç-beş kale boyu yukarıdan auta gitti. İrfan Can Kahveci’nin ayakları düzgün ama fizik mücadele de eksik kalıyor. Bizim ligimizde oynayan futbolcularda bu eksiklik açık olarak gözleniyor.

Gelelim asıl soruna… Klasik santrfor çoktan öldü! Bu bağlamda Burak Yılmaz ve Cenk Tosun’un yazın oynanacak finallerde bu takıma katkı yapacağını düşünmüyorum. Elimizde öyle bir kadro var ki, bu takım santrfora ihtiyaç duymuyor. Şenol Güneş şimdiden 4-6-0 dizilişi üzerine düşünmeli, Barcelona uzun yıllardır böyle oynuyor. Bu takım Barcelona mı diye düşünmeyin. Elimizde derinliği olan kaliteli bir kadro var. Baksanıza, ikinci yarıda oyuna giren iki oyuncumuz golü hazırlayıp attılar. Karşınızda Dünya Şampiyonu var ve iki metreye yakın boyu olan stopere sahip.

Maçın iki net gol pozisyonu var. Önce Griezmann kaçırdı. Ama Fransız oyuncuyu rahatsız eden savunmacılar vardı. Burak Yılmaz’ın yanında ise hiç kimse yoktu, daha uygundu. Ama o kadar formsuz ki, bedenini doğru konuma getirip doğru vuruşu yapamadı. Sonuçta yinelemekte yarar var; bu takım doğru yönetilirse Türkiye dünya sıralamasında ilk altı ya da yedinin içine girer…

Haberin Devamı
YORUM YAZ