MENÜ

Futbolda yerleşik transfer bilgileri sorgulanmalı mıdır?

Abone Ol Google News

Yabancı oyuncu sayısının azaltılmasının en kestirme yolu tutarlı bir altyapı düzeni, teknik ve taktik disipline daha fazla odaklanmak olduğu halde takımlarımızın ağırlıklı olarak gözlerini yabancılara dikmesi bu transfer döneminin de temel gerçeği gibi görünüyor. Göstermelik de olsa teknik direktörlerin 20 yaş altı yerli gençleri, sezon başı çalışmalarına alması heyecan vericidir. Ancak kamp dönüşü bu gençlerin yerinde yeni transfer edilen oyuncuların alacağı da açıktır.

Haberin Devamı

Bir futbolcuyu transfer etmek, oyuncunun takım ve bölge, hatta coğrafya değiştirmesi göz önüne alındığında kolay değildir. Beşiktaş’ın eski teknik direktörlerinden İngiliz Gordon Milne’in bu konuda bana söyledikleri bugün bile belleğimdedir: “Transfer risktir. Mesafe uzadıkça transfer edilen futbolcunun verimi düşer. İstanbul’un karşı yakasından alınan oyuncuyla, Afrika’dan transfer edilen futbolcunun performansı aynı olmaz” demişti Milne. Bu görüşten hareket edersek en iyi, ekonomik ve uzun süreli verim alınabilecek oyuncular altyapıdan yetiştirilecek futbolculardır. Doğaldır ki tutarlı bir altyapı düzeniniz varsa…

Haberin Devamı

Söz konusu yeterlilikte bir altyapı düzeniniz yoksa transfer döneminde dışarıya yönelmek de, doğal olmakla birlikte yöneticilerin işine gelmektedir. Kulüplerin kasaları tamtakır olsa da işin kolayına kaçmak günümüz yöneticilerinin yapısal özelliğidir. Yönetici, sportif direktör ve veri grubu devreye girince de, futbolcu transfer etmek teknik direktörün tekelinde olmuyor. Kulüplerin bir araştırma grubu var. Bu grubun uzun süreli çalışmaları sonucunda edindikleri veriler transferde itici güç oluyor.

Bugün dünyanın her yerinde keşif yolculuğu söz konusu olduğunda yerleşik inanç ve kanıları zorlayanlar huzur kaçırıcı konuma geliyorlar. Bu huzur kaçırıcı yeni duruma da en çok teknik adamlar karşı çıkıyor. Sözgelimi “Hangi oyuncuyu transfer edeceğimi istatistikler söyleyemez. İstatistikler bir oyuncunun yüreğinin boyutunu ölçemez” diyerek veri grubuna karşı çıkıp, gücü elinde tutmaya çalışan teknik adamlar da az değil.

Türkiye’de geçmişten bu yana gücü elinden bırakmayan Fatih Terim’e, 1996 yılında bilgisayar verilerini kullanmak konusunda öneride bulunmuştum. Hocayı, konunun uzmanı Doç.Dr. Gül Tiryaki ile tanıştırmış ve Tiryaki’nin, Macaristan Ulusal takımının oyununu bilgisayar analizleri ile çözümlemesi üzerine maçı 2-0 kazanmıştık. Bu başarı tarihimizde ilk kez Avrupa Futbol Şampiyonası’nın finallerine gitmemizi sağlamıştı. Fatih Terim’in o günlerde başarıyı tek başına sahiplenmek isteyen bir yapısı olduğundan Gül Tiryaki’yi İngiltere’ye götürmemişti.

Doğaldır ki maçı kazanmamız tamamen bilgisayar verilerine bağlı değildi. Veriler futbolcularımızın yüreğinin boyutlarını ölçmese de, futbolda başka hamlelerin var olabileceğinin en azından ipuçlarını verebilir.

Teknik direktörlerimizin transfer dönemlerinde işini ciddi yapan, kendini kanıtlamış veri gruplarının ortaya koyduğu istatiksel verilerden korkmaması gerekmektedir. Çünkü sayısal verilerin bize ne söylediğini görmek, inançlarımızın doğru olup olmadığını anlamak, doğru değillerse de onların yerine neyi koymamız gerektiğini göstermelerini sağlamak anlamına geliyor ki, bu durumun yarattığı fark hiç de küçümsenmemeli. Günümüzün bilimsel ve sayısal verileri futbolcuların performansını yüzde bir ile yüzde üç arasında artırabiliyorsa, bu artışın genel takım performansına katkısı çok büyük olabiliyor…

Haberin Devamı
YORUM YAZ