MENÜ

Fatih Terim'in maç sonu konuşması…

Abone Ol Google News

Galatasaray teknik direktörü Fatih Terim Sivasspor maçından sonra şimdiye değin pek tanık olmadığımız uzun bir konuşma yaptı. Değindiği konular çeşitliydi ancak derinliği olmayan yüzeysel konuşmalardı. Konuşmanın içinde medya mensuplarını memnun edecek hatta manşete taşınacak nitelikte konular vardı. Ne var ki çoğu tek yanlıydı ve Sivasspor’un hakkını vermiyordu.

Haberin Devamı

Bir önceki yazımın başlığı teknik direktörlerin nasıl konuştuğu üzerineydi. Teknik adamların konuşmalarının teknik analiz ve bilgi içermesi gerektiğine değinmiştim. Sivasspor’un hakkını vermenin altında da bu analizler yapabilmek becerisi yatmaktaydı.

Sözgelimi, Fatih Terim Linnes’in yaptığı geri pas hatasına değinirken Yatabare’nin de hakkını vermeliydi. Çünkü golde ve oyunun genelinde yüksek toplardaki etkinlikleri ile bilinen Marcao ve Donk’un çaresiz kaldıklarını ve Yatabare’nin üstünlüğüne değinmeliydi. Max Grader’in her pozisyonda Linnes’i zor durumda bıraktığına, onun çabukluğu, çalım becerisi ve kıvraklığına önlem alamadığını da göz önüne alıp bir şekilde anlatabilmeliydi. “1,5 defa gelip iki gol attılar” diyerek kayıplar geçiştirilemez.

Haberin Devamı

Öte yandan Sivasspor’un attığı ikinci golü “taçtan gol yenir mi” anlayışıyla geçiştirmek de pek anlaşılır gibi değil. Max Grader’in çektiği şutu Muslera çelince ortada kalan top sonrası futbolun doğasına özgü son derece değişik bir durum ortaya çıktı.

Galatasaray’ın iki stoperi Donk ve Marcao topa Boyd’dan en az bir metre daha yakınken arkadan gelen Sivassporlu futbolcu topa yetişti. Bu pozisyonda “sporcu futbolcu” ile sadece futbolcuların farkı ortaya çıktı. Maç sonrasında “bu maç Beşiktaş için de önemliydi” diyerek pot kırmaktan öte profesyonel futbolculuk kusuru işlese de Boyd’un sporculuğuna sözümüz olmaz.

Fatih Hoca’nın düzenli olarak hakemlerin Galatasaray’a haksızlık ettiği şeklindeki şikayetleri karşısında insan şu soruyu sormadan edemiyor: Futbolun içindeki unsurların hepsi kusursuz da bir tek hakemler mi kötü? Gazetelere yazı yazmaya başlayalı 37 yıl geçti. Bu soruyu ilk yazımda da sormuştum.

Peki, sadece hakemler hatalıysa o zaman Terim Hoca neden futbolcularının hatalarına, saha zeminine, Türkiye’deki futbol yöneticilerinin ve konuşmalarının genel durumuna değindi? Teknik direktörlerin takım kurguları, oyun anlayışları, oyuncu değişiklikleri, oyuna müdahaleleri, geliştirdikleri strateji ve taktikler, yeni konular ve değişiklikler üzerine kafa yormaları çok mu doğru, hep dört dörtlük mü?

Örneğin Mesut Özil’in kısa erimde Fenerbahçe’de oynayamayacağını, oynamaya zorlanırsa sakatlanacağını yönetici bilemez ama teknik adam bilecek. Erol Bulut bilebildi mi?

Benim bildiğim Fatih Terim en zor koşullarda bile sorumluluğu önce kendi üstüne alırdı. Son dönemlerde üstünden atmaya çalışıyor. ABD’nin 34. Başkanı Dwight D. Eisenhower 1951 yılında da NATO’nun başkanlığını yapmıştı.

Liderlik hakkındaki görüşü şöyledir: “Her liderin herkesin, gözü önünde, kendi seçmiş olduğu emrindekilerin yaptığı hataların sorumluluğunu kabul etmesi, aynı şekilde zaferleri içinse herkesin gözü önünde övgüye layık görecek kadar mütevazılığa sahip olması gerekir.”

Haberin Devamı

Terim’in alçakgönüllülük konusundaki düşüncesini ve davranışlarını herkes bilir. Sorun o değil, asıl mesele kendisinin seçtiği ve sahada konumlandırdığı emrindekilerin sorumluluğunu artık almayıp, puan kayıplarında yan yollara sapmasıdır.

YORUM YAZ