Beşiktaş'ı nasıl buldunuz?

Son iki gündür en çok karşılaştığım soru bu. Elbette ki iyi buldum Beşiktaş’ı. Sezon başlarının zorluğu özellikle de ligin açılış oyunlarından beklentiler göz önüne alındığında Beşiktaş güzel görüntüler ortaya koydu.
Haberin Devamı ›
Geçen sezonun başına geri dönüp o günlerdeki sıkıntılı durumları gözünüzün önüne getirdiğinizde takımdaki farkı zaten görürsünüz. O günlerde Sergen Yalçın kulübede takıma ilgisiz, yönetime ise kösmüş bir tavır içindeydi.
Rizespor karşısındaki Sergen Yalçın ise uzun bir maraton yarışı sonunda tüm rakiplerini arkada bırakmış bir atletin onuru ve gururu ile takımını yönetiyordu. Haksız da sayılmaz. Takımın yaklaşık bir sezon içinde nereden nereye geldiğini, herkesin beğenisini kazandığını o da biliyor.
Oturmuş kadro büyük avantaj
Hemen hemen aynı takımla sezona başlamak da kuşkusuz ekibin olumlu görüntüsüne katkı yapıyor. Kenan Karaman ve Salih Uçan yeni transferler, oyuna sonradan girenler ve 11’in diğer dokuz oyuncusu geçen yılın kadrosunda şampiyonluğun kazanılmasında rol üstlenmiş futbolcular…
Haberin Devamı ›
Beşiktaş’ın yeni sezona başlangıcı bir bakıma geçen yılki Galatasaray’ın sezona girişini andırıyordu. Galatasaray’ın da oturmuş bir kadrosu vardı ve diğer tüm takımlardan iyi futbol oynamak bakımından farklıydı. Sonuçta Galatasaray iki gol averajı ile ikinci oldu.
Galatasaray yenilgisiz ikinci olmuştu
Hiç kuşku yok ki bu bir başarısızlık değil. Hatta 1985-86 sezonunda Beşiktaş iki yenilgi aldığı halde Galatasaray yenilgisiz ikinci oldu. Puanları aynıydı Beşiktaş averajla şampiyonluğa ulaşmıştı. Futbolun ilginç ama bir o kadar da insanları kendine bağlayan sonuçlarından bazıları bunlar.
Futbolda bu tür sonuçları başarısızlık ya da talihsizlik olarak kabul etmemek gerekir. İnsanların da takımların da yaşadıkları sürece başlarına türlü talihsizlikler gelebilir. Yaşamda insanların ya da kurumların başına gelenler değil, bunları nasıl algılayıp onlarla nasıl baş edilebileceğini bilmek yeni ileri hamlelerin yollarını açabiliyor. Geçen yazıda sözünü ettiğim gibi insanın sahip olduğu değerlerin farkında olması mutluluğun kapısını açan en önemli anahtardır.