MENÜ

Akıntıya karşı yüzmek

Abone Ol Google News

Herhangi bir tehlikeyi etkisiz kılmak ya da güzelliklerin bize nereden ulaştığının farkına varmanın en etkin yolu kaynağa ulaşmaktan geçer. Akıntıya karşı yüzmek zordur ama insanı geliştirir amacına ulaşmasında fark ya da farkındalık yaratır, kaynağa vardırır.

Haberin Devamı

40 yılı aşkın bir zaman önce Hollanda Ulusal takımının öncülüğünde ortaya çıkan Total Futbol’dan günümüzde onun değişik bir varyantı olarak kabul edilen gegenprese kadar yapılan tüm baskı çeşitleri futboldaki tehlikeleri kaynağında bitirmek amaçlıdır.

Futbolda tehlikenin kaynağı neresidir? Bizde, bu konu gündeme geldiğinde hep savunmada yapılan hatalara dikkat kesilir insanlar ancak öyle değil! Nasıl ki dağın yamacından ortaya çıkıp ovaya doğru akan suyun kaynağı yukarıdaysa ve siz gerekli önlemleri almazsanız yaşamınıza müdahale olacağı gibi futbolda tehlikenin kaynağı da rakip takımın savunmasından başlayan atak girişimleridir. Futbolda pres bu nedenle icat edilmiştir, kaynakta olanların farkına varmak için…

Presin evrim süresinde övüncümüz Özkan Sümer’dir

Haberin Devamı

Aklım erdiğinden beri hücumun kaleciden, savunmanın ise en uçtaki forvet oyuncusundan başladığı söylenir ve ben buna tanığım. Total Futbol, şok pres ve gegenpres evrimi süresince bugün artık en uçtaki forvet rakip kaleciye baskı yapıyor. Yani pres kaleciye bile yapılıyor.

Bu süreçte bizim övüneceğimiz bir konu şok presin yaratıcısının ve ilk uygulayıcısının bir Türk yani geçen yıl sonsuzluğa uğurladığımız Özkan Sümer’in olmasıdır. 1979 yılında Trabzonspor’a şok pres uygulatıp takımını başarıdan başarıya koşturan Özkan Sümer’in kalecisinin Şenol Güneş olması da işin bir başka ilginç yanı.

Total Futbol’u Hollanda sayesinde doyasıya izledik ancak bu pres çeşidinin ayrıntılarını 1980’li yılların başında yanında hocalığa başladığım Adnan Dinçer’den öğrendim. Adnan Hocam öylesine ustalık ve beceriyle pres yaptırırdı ki bazen sahada dalıp onu izlerdim.

Pres yapmayan oyuncu Tanrı’dan sonra da gelse de oynatmazdım

Dolayısıyla futbolda pres konusu benim damarlarıma işlemiştir ve sonrasında çalıştığım tüm takımlarda uygulattım. Prese katılmayan oyuncu Tanrı’dan sonra gelse de benim takımlarımda forma bulamazdı.

Şimdi dönüp Şenol Güneş’e bakıyorum; insan Özkan Sümer’in öğrencisi, futbolcusu olur da ondan etkilenmez mi? Karadağ takımına karşı pres uygulatmaz mı, büyük olasılıkla Cebelitarık’a karşı da prese dayalı bir oyun oynatmayacaktır. Çünkü dağarcığında böyle bir oyun şekli yok.

Denebilir ki Şenol Güneş’in kendi oyun tarzı var, keşke olabilseydi. Futbolcularına sahada inisiyatif veren eski hocası Ahmet Suat Özyazıcı’dan bile etkilenmemiş.

Şenol Güneş’in mi yoksa Burak Yılmaz’ın istekleri mi?

Güneş her şeyi futbolcunun insafına terk edip kendini kenara çekmiş. Burak Yılmaz’ın istedikleri Şenol Güneş isteklerinin önüne geçmiş. Sahadaki uygulama ve görüntüler böyle söylüyor.

Bilindiği gibi presin temel amacı, topu kullanan rakip oyuncuyu baskı altına alarak olabilecek en kısa sürede ve rakip kaleye en yakın yerde topu kazanmaktır. Bizim Ulusal takımımızda böyle bir amaca yönelik herhangi bir eylem gördünüz mü, Şenol Güneş’in tüm dönemlerinde.

Haberin Devamı

Bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçek var ki o da bir futbol takımının topu kazanıp ya da kaybettiği anlar en hassas durumlardır. O anda karmaşık hatta kaotik bir ortam vardır. Bu karmaşık ortamı en kısa zamanda düzenli bir şekilde geçiş oyununa dönüştürebilen takımlar başarılı oluyor.

Tutku ile birbirine bağlı futbolcu kolektifi yaratılmazsa…

Bu başarıyı sağlayan ise forvetlerin atacağı goller değil takımın yani yaratılan kolektifin içindeki oyuncuların birbirleriyle olan tutku düzeyindeki iletişimidir. Arriho Sacchi bu durumu “forvetlerin gol atmaktan başka da görevleri var, topun olduğu her yer bizim için pozisyondur” şeklinde özetliyor.

Kuşkusuz sözünü ettiğimiz bu uygulamaları futbolun pratiğine doğru olarak aktarmak için atletik ve mental nitelikleri çok yüksek oyuncular gerekmektedir. Bu bağlamda biz bu futbol şeklinin Hollanda’ya hatta Norveç’e karşı uygulanmasını beklemiyoruz.

Ama en azından Karadağ’a karşı uygulansaydı. Cebelitarık karşısına da bu düşüncelerle çıkılmayacaksa grup maçlarının devamına ilişkin nasıl bir umudumuz olabilir?

YORUM YAZ