Trabzon'un hakkıydı
Haberin Devamı ›
Atatürk Olimpiyat Stadı’na her gelişimde hep aynı şeyleri hissediyorum: Öfke ve isyan. Gelişte ve gidişe saatlerce yollarda harcanan zamanın yanı sıra giriş ve çıkışlarda yaşanan başıbozukluk ve kargaşa insanı çileden çıkartmaya yetiyor da artıyor. Faaliyete geçmesinin ardından geçen bunca zamana karşın stadın ulaşım sorununun çözülememesi akıl alır gibi değil. Stada gitmek zorunda kalan herkes resmen işkence çekiyor. Bir Türk vatandaşı olarak, bu stadı yaptıranların ve yapanların öbür dünyada iki elim yakalarında olacak. Devletin yüz milyonlarca dolarını İkitelli’nin steplerine gömdükleri için...
Havanın aşırı derecede sıcak ve nemli olmasının, oynanacak futbolu olumsuz etki edeceği genel beklenti idi. Nitekim maçın ilk yarısı bu beklentileri haksız çıkarmadı. Trabzonspor’un daha baskılı gözüktüğü, ancak net pozisyonları Bursaspor’un bulduğu bu bölümde oyunun temposu vasatın üstüne çıkmadı. Bunda sıcak havanın yanı sıra her iki teknik adamın da sezona moralsiz başlamamak için kaybetmemeye yönelik oyun stratejilerinin de payı büyüktü. İki takımın da Vederson ve Glowacki dışında geçen yılki kadrolarıyla sahaya çıkmaları maçın en ilginç notlarından biriydi.
Futbolun garip cilvesi...
İkinci yarı ise daha etkili bir Trabzonspor vardı sahada. Erken gelen golle skor avantajını ve oyun inisiyatifini eline geçiren Bordo-Mavili takımda ilk yarının en etkisiz oyuncusu Teofilo’nun hat-trick yapması futbolun garip cilvelerinden biriydi. Kolombiyalı golcü, fırsatçılığını göstererek Bursaspor’un ipini çeken adam oldu.
Bursaspor’a nazaran çok daha kalabalık olan Bordo-Mavili tribünlerin coşkusu ise görülmeye değer bir tablo oluştururken, yarattıkları meşale terörü bir o kadar çirkindi. Sağlığa zararlı olduğu için dünyanın her yerinde yasak olan meşalelerin böyle büyük bir organizasyonda stada nasıl sokulduğu ise çok bilinmeyenli bir denklem değil elbette! Demek ki birileri göz yummuş ya da görevini yapmamış.