Son sprinter Mertens!

Atletizme aşina olanlar bilirler; 4x100 ve 4x400 Bayrak Yarışları gerek Olimpiyat Oyunlarında gerekse Avrupa/Dünya Şampiyonaları gibi diğer üst düzey organizasyonlarda en çok ilgi çeken, merak edilen ve heyecanla beklenen yarışlardandır. Atletizm gibi bireysel bir branşta takım ruhunu yansıtması ve kürsüye çıkıldığı anda ülke olarak madalya ve kupalar alınması nedeniyle bayrak yarışları ayrı bir önem taşır. Bir başka özelliği ise bayrağı devralan son sporcunun takımın en tecrübelisi ve iyisinin olmasıdır. Finişi o yapar!
Haberin Devamı ›
Formasını Sara'ya kaptırmıştı
Galatasaray'ın son iki şampiyonluğuna en çok katkı sağlayan oyuncu kim diye bir soru yöneltilse Sarı-Kırmızılı taraftarlara ya da futbol kamuoyuna, hiç kuşkusuz İcardi'den sonra en çok ön plana çıkacak oyuncu Mertens'tir. Galatasaray'da muhtemelen son senesini yaşayan 37 yaşındaki Belçikalı yıldız, birkaç haftadır mevkiini Sara'ya kaptırmış ve yedek kulübesine hapsolmuştu. Hatta gelecek yıl Okan Buruk'un yardımcısı olacağı konuşulan Ciro'nun babası, bu söylentilerin doğruluğunu ispatlarcasına birçok maçta saha kenarında yardımcı hoca rollerine bürünüyor, zaman zaman da sahadaki futbolculara su servisi bile yapıyordu.
Haberin Devamı ›
Mertens uzun zaman sonra Kupa yarı finalinde Konyaspor karşısında ilk 11'de forma şansı buldu ve futbolu ne kadar özlediğini dünkü oyunuyla gösterdi. Bodrum maçındaki futboluyla şampiyonluk havasına girdiğini gösteren Galatasaray aynı performansını dün gece Konyaspor karşısında da devam ettirdi. Takım olarak çok iyiydiler. Ancak bazı futbolcular diğerlerinden bir adım daha öndeydi. Bunların başında ise Mertens geliyordu. Diğerleri ise elbette sezona damgasını vuran Osimhen ile Sallai, Torreria ve Davinson'du.
Torreria'nın içinden Suat Kaya çıktı!
Yaşlı kurt Mertens hemen hemen her pozisyonun içinde vardı ve en önemlisi Galatasaray'ın sahadaki futbol aklıydı. Hem oynadı hem oynattı. Gol atamadı ama gollerde ve yaratılan birçok pozisyonda çok önemli katkısı vardı. Özellikle de maçın kilidini açan Osimhen'in golünde yaptığı orta muhteşemdi. Mertens'in ligin son haftalarına girdiğimiz şu günlerde böyle bir form grafiğiyle tekrar sahne alması, Galatasaray'ın iki kupayı da müzesine götüreceğinin en büyük göstergelerinden biridir. Öyle gözüküyor ki, Belçikalı, her iki bayrak yarışında da son sprinter olarak takımını finişe taşıyacak.
Dün geceki maçın Galatasaray camiasına verdiği diğer bir mesaj ise, Sarı-Kırmızılı takımın kafasının rahat olduğu zaman kazanamayacağı maç olmamasıydı. Rahatlıktan kastım şu: Bir takım algı oyunlarına kapılarak strese girilmesi ve gerçek performansını sahaya yansıtamaması. Bu tarz taktikler gelişmiş ülkelerde pek bir işe yaramaz ama bizim gibi gelişmeye çalışmayan ülkelerde sonucu belirleyen en önemli faktörlerden biridir. Galatasaray en büyük ezeli rakibinin olmadığı bir ortamda saha dışı taktiklerden uzak bir 90 dakika geçirmenin rahatlığını ve huzurunu yaşadı!
Galatasaray'ın son bölümde skor rahatlığı nedeniyle forma şansı bulamayan oyunculara yer vermesi, son haftalarda Lucas Torreria'nın içinden Suat Kaya çıkması, maçın hakemi Abdullah Buğra Taşkınsoy'un yaşadığı rahatsızlık nedeniyle maçı yönetememesi ve yerine dördüncü hakem Ali Yılmaz'ın görev alması maçın akılda kalan diğer ilginç özelliklerindendi.
Haberin Devamı ›
Abdülkerim'in anasına küfreden reziller
Tabii bunlara Konyalı olan, Konyaspor'da yetişen ve sonra Galatasaray'a transfer olan Abdülkerim Bardakçı'nın anasına, üstelik tribünde olduğu anda ev sahibi takım tribünlerinden küfürler edilmesi, Dursun Özbek’in bulunduğu locaya saldırılması da eklenebilir. Benim için sürpriz değil bu şerefsizlikler. Meslek hayatım boyunca bu türden tribün eşkıyalarına ve onların pespayeliklerine karşı mücadele ettim, etmeye de devam edeceğim. Beni üzen bunun, "Ne olursan ol gel" diyen Mevlâna’nın şehri, hoşgörünün başkenti Konya'da olması. Ben yıllarca Konya'da maç seyrettim, böyle bir hadiseye hiç tanık olmadım. Ne oldu bu Mevlâna torunlarına böyle, anlamak mümkün değil. Öyle gözüküyor ki, toplumdaki çürümeden fazlasıyla nasiplerini almışlar. Yazık, gerçekten çok yazık...
Hani Özdemir Asaf demiş ya; “Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu, birinciliği beyaza verdiler” diye… O misal: Ben de birinciliği Konya’ya veriyorum!