MENÜ

Sarı-Kırmızı öfke

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Bu takımın 14 yıl şampiyon olamadığı zamanlar oldu. Gerek Ali Sami Yen’de, gerekse dış sahalarda sayısız maç kaybettiğine tanık olduk. Avrupa kupalarına katılamadığı, son anda küme düşmekten kurtulduğu sezonlar yaşandı. Yakın tarihte Fenerbahçe’ye 6-0 yenildiğini de gördük. Ancak hiçbirinde Galatasaray taraftarı bu kadar öfkeli ve tepkili olmamıştı. Haklılar mı? Bence evet. Çünkü adı üstünde, ‘taraftar’! Onlar sahadaki profesyonel futbolcu gibi düşünmez. Her nefes alış verişlerinde gönül verdikleri takımlarını içlerinde hissederler. Yürekleri her daim takımları için çarpar. O nedenle futbolcuların da, kendileri gibi takımları için yaşamasını isterler. Galatasaray formasını giyen futbolcunun o formanın içini doldurmasını beklerler. ‘Ruh’ dedikleri budur. Ama ben buna meslek ahlakı, iş disiplini diyeyim. Bir takımın yönetimi, ister dünya çapında yıldız, isterse sıradan bir futbolcu olsun, transfer edeceği oyuncuda önce meslek ahlakını, iş disiplinini aramalı. Futbolcu sahaya çıktı mı, terini son damasına kadar çime akıtmalı. Koşmalı, mücadele etmeli, çırpınmalı, yırtınmalı, pes etmemeli. Yenilirken bile rakibi yara bere içinde bırakmalı. İşte, işin püf noktası burasıdır. Bardağı taşıran son Fenerbahçe yenilgisi değildir. Hiçbir şey yapmadan yenilmektir. Kaybederken bile onurunla kaybetmektir. Seni yenen rakibine şapka çıkarttırmaktır. Galatasaray Yönetimi’nin dün geceki mesajı almasını umut ediyorum.

YORUM YAZ