MENÜ

Neresinden tutsan...

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Sabah minderde rakibinin karşısında orlon yumağı gibi olan güreşçilerin akşam disko barda nasıl aslana (!) döndüğünü görünce kısa süreli bir şok geçirdim. Mübarekler kazanova gibiydiler! Ellerinden uçanla kaçan kurtulamıyordu! Belli ki stres atıyorlardı! Üzüntülerini bu şekilde gidermeyi tercih etmişlerdi! Üstelik üstlerinde göğüsleri Ay-Yıldızlı milli formayla... Ama daha göreceklerim varmış. Sporcu pazarlık yapıyor, başkan ayakta uyuyor! Minderde sıfır çekerek tarihinin en başarısız sonuçlarından birini alan bir milli takım sporcusunun normalde utancından odasına kapanıp kimseyle görüşmemesini beklersiniz, değil mi? O zaman boşuna beklersiniz. Şampiyonayı takip eden bir kaç gazeteci olarak federasyon başkanı Recai Ustaoğlu ile birlikte bir Türk restaurantında yediğimiz yemekten sonra yürüyoruz. Kafilenin kaldığı otelin önüne geldik. Otelin karşı kaldırımındayız. Başkanı uğurlayıp biz de gideceğiz. Birden dikkatimi bir şey çekti. Genç bir adam iki Çinli fahişeyle pazarlık yapıyor. Arkası dönük. Biraz ilerledik. Fahişelerle birlikte bize doğru döndü. Dönmesiyle dumura uğramam bir oldu. Güreşçilerimizden biriydi. O bizi ya hiç görmedi, ya da umursamadı. Pazarlığa devam etti. Başkan yanımızdan ayrıldı. Söz konusu üçlünün bulunduğu yöne doğru gitti. Yanlarından geçti. Üst geçidin merdivenlerini tırmanarak gözden kayboldu. Olanları görmedi. Başkan otel odasının kapısından içeri girerken milli güreşçi üst geçit merdivenlerinde pazarlığa devam ediyordu. O utanmasa bile ben utandım. Döndüm arkamı gittim. Bu iki rezaletin kahramanı Murat Gençtürk ile Mustafa Kuyucu isimli iki güreşçi. Takımın en gençleri. İlk kez milli takıma giriyorlar. Üstelik Güreş Federasyonu tarafından Dağıstan’dan getirilerek Türk yapılan iki güreşçiyi yenip milli takıma giren sporcular bunlar. İstikbal vaadediyorlar anlayacağınız! Serbestçiler Dağıstanlı hocaya kazan kaldırmış Serbest dedik, devam edelim... Recep Kara bronz maçı yapıyor. Son saniyelere girilmiş. Rakibi bizimkinin ayağını bağlıyor. Kara kurtuluyor. Biz de seviniyoruz, maçı aldı diye. Ancak akabinde, rakibinin hafif bir itmesiyle Recep Kara mindere uzanıyor. Rakibi arkasına geçiyor, bir puanı alıyor ve maçı kazanıyor. Recep hâlâ yerde. Kalkamıyor. Antrenörü bağırıyor, ‘kalk kalk’ diye. Nihayet zar zor doğruluyor. Kenara geliyor. Antrenörü iki tokat atıyor, kendine gelmesi için. Belli ki şokta. Soyunma odasına gidiyor. Uzanıyor yere. Dili iki karış dışarıda. Yorgunluktan bitap düşmüş. Bir müddet kalıyor orada. Varın, takımın kondisyon olarak ne halde olduğunu siz hesaplayın artık. Sözünü ettiğimiz Recep Kara, Dünya 5.’si olarak takım içinde en başarılı sonucu alan sporcu. Üstelik Kırkpınar Başpelivanı. Yani takımın en dayanıklı olanı! Dağıstan’dan bir hoca getiriliyor. Ortalıkta gören yok. Kafile dışı Çin’e gelen antrenörler minderin kenarında taktik veriyor, ama o yok! Meğer çoktan sıtkı sıyrılmış Dağıstanlı hocanın. Çünkü istenmiyor. Kendisini takan yok. Kampta güreşçilere antrenman dahi yaptıramadığını duyuyoruz. Çok yoruluyorlarmış, isyan ediyorlarmış. Tahminim, ilk fırsatta kaçacak Türkiye’den. Taktik deyince aklıma Tevfik Odabaşı’nın yenildiği maç geldi. Kenarda asıl antrenörün dışında altı kişi daha var. Kimi antrenör, kimi sporcu. Her kafadan bir ses çıkıyor. Kimi tut, diyor, kimi bırakma! Kimi saldır diyor, kimi savun! Sporcu allak bullak. Maç bitiyor. Tevfik yeniliyor. İner inmez hepsine fırçayı basıveriyor. ‘Kimin ne dediği belli değil, ben hanginizin söylediğini yapacağımı şaşırdım’ diye feryat ediyor, Avrupa Şampiyonu unvanlı güreşçimiz. Güreş müsabakası mı izledik, at yarışı mı, anlayamadık! Grekoromen takımında korkunç gruplaşma Devam edelim... Bu yazacağım iki takım için de geçerli. Müsabakasını bitiren alışverişe koşuyor. Diğer ülke sporcularına bakıyorsunuz, hepsi salonda. Ya takım arkadaşlarını destekliyorlar, ya da kendi olası rakiplerini izliyorlar. Bizimkilerin böylesi bir dayanışma duygusu olmadığı gibi, rakip izlemeye ihtiyaçları da yok. Nasıl olsa yenilecekler! Hepsi sanki ithalatçı firma! Devlet onları ülke ekonomosine katkı yapsınlar diye Çin’e göndermiş! Grekoromen Milli Takımı, şu anda dünyanın en iyi takımı. Zaten şampiyon olarak bunu kanıtladılar. Bu takım, doğru çalıştırılır, doğru yönlendirilir ve gününde de olursa bir şampiyonadan 7 altın madalya bile çıkarabilir. Zaten bu şampiyonada 5 altın madalyayı küçük nüanslarla kaçırdılar. Gelgelelim, Türkiye’nin medar-ı iftiharı olması gereken bu takım paramparça. Gruplara bölünmüş. 7 kişi aralarında bir kaç grup oluşturmuş. Birbirlerine selam vermeyen güreşçiler var. Sevmediği güreşçi müsabaka yaparken, seyretmemek için dışarı çıkanlar oluyor. Çekememezlik, kıskançlık almış başını gidiyor. Ve hepsi ayrı telden çalıyor. Kimi Hamza’yı istemiyor, kimi Şeref’i... Kimi antrenörleri, kimi de federasyon başkanını... İstemeyen istemeyene... Dünya şampiyonu oldukları günün akşamı çıkıp bazı gazetecilerin kulağına fısıldayarak, ‘Biz Hamza’yı aforoz ediyoruz’ bile diyebiliyorlar. Aforoz ettikleri adam, Dünya’nın gelmiş geçmiş en iyi iki güreşçisinden biri. Onun posterlerini odalarına asmaları gerekirken, reva gördükleri davranış bu: ‘Biz Hamza’yı azlettik!’ Olur beyefendiler! Güreş milli takımı mı, yeniçeri ocağı mı belli değil. Çin’de kurulan seçim pazarı! Ama balık baştan kokuyor. İki yıldır federasyon başkanlığı yapan Recai Ustaoğlu’nun gerek güreşçiler, gerek teknik heyet, gerekse camia üzerinde hiç bir otoritesi yok. Bir meslektaşım onun için aynen şöyle söyledi: “Çok iyi bir insan, gelsin benim ikinci babam olsun, ama federasyon başkanı olmasın!” Camia içinde de bu şekilde düşünenler çoğunlukta. Başkan bütün bunların farkında değil mi, yoksa farkında değil gibi mi davranıyor, bilemiyorum. Çünkü o, önümüzdeki aylarda yapılacak seçimi nasıl kazanacağının hesabını yapıyor şimdiden. 21 kulüp başkanını toplamış Çin’e getirmiş. Başkanları gezdiriyor, yediriyor, içiriyor, kafalıyor. Şampiyona seçim kulisi için iyi bir fırsat olmuş. Arada vakit bulursa müsabaka seyrediyor Sayın Başkan! Bir tek Serbest Güreş Milli Takımı’na 6 sporcu veren Amasya Şekerspor’dan kimseyi çağırmamış. Çünkü o kulüp, rakibi Mahmut Demir’in kulübü! Başkanları hangi parayla getirdiği ise muamma. Sayın Başkan’a paranın kaynağını sordum. Sponsor bulduğunu söyledi. Sporculara bulunamayan sponsorlar, nedense seçim gezisine bulunabiliyor! Bir kişinin maliyeti yaklaşık 2 bin Euro. 21 kişi eder 42 bin Euro. O parayla altyapıdaki bir kaç sporcuya malzeme alınsa, ya da burs filan verilse fena mı olur? Olur! Çünkü o sporcuların kullanacağı oyu yok! Ata sporu ağır hasta, a dostlar...

YORUM YAZ