Muhteşem Bursa
Haberin Devamı ›
Futbola dair ne varsa, hemen hemen hepsini görmek mümkündü, Ankara 19 Mayıs Stadı’nda... Hırs, arzu, istek, tempo, mükemmel hücum organizasyonları, birbirinden güzel goller, kaçan pozisyonlar ve rakibe saygı... Rakibe saygı kısmı hariç, bu söylediklerimizin tamamı ilk 45 dakikada yaşandı. Böyle olmasının nedeni ise, iki kulüp arasındaki dostluk ve kardeşlik bağlarıydı. İlk yarıyı 5-1’lik skorla kapayan Bursaspor’un ikinci yarıda frene basması, Yeşil-Beyazlı futbolcuların buldukları pozisyonlarda topu boş kale yerine dağlara taşla atmaları, Ankaragücü’nü tarihinin en farklı yenilgisinden kurtardı. Öyle ki, 8-0’lık Galatasaray mağlubiyetini bile gölgede bırakacak bir skor çıkabilirdi ortaya.
Oysa Ankaragücü maça fırtına gibi başlamış ve Sestak’la müthiş de bir gol bularak zevkli ve çekişmeli bir karşılaşma geçeceğinin sinyallerini vermişti. Ne var ki, Ankara fırtınası sadece 15 dakika sürdü. Yine bir duran top organizasyonundan, yine bir stoperiyle skora denge getiren Bursaspor, bu golden sonra sazı eline aldı ve çaldı da çaldı. Sağdan, soldan, ortadan; bulabildiği her boşluktan rakip kaleye akan Yeşil-Beyazlılar, Ankaragücü’nün üstüne adeta kabus gibi çöktü. 15 ile 45. dakikalar arası Başkent ekibi için alacakaranlık kuşağı gibiydi. Battala’nın önderliğinde hücum futbolundan nefis örnekler sunan Bursaspor, arka arkaya bulduğu gollerle farka koşarken, 19 Mayıs tribünlerini dolduranlara adeta bir görsel şölen sundu. Bunda, maç boyu sadece 4 faul yapan Ankaragücü’nün yumuşak oyununun katkısı olsa da, asıl etken Bursaspor’un alışılmadık hücum zenginliğiydi. Ertuğrul Sağlam’ın dört hücumcuyla sahaya çıkması ve bunlar arasındaki kolektif uyum, genelde az gol atıp, az gol yiyen Bursaspor’a bambaşka bir kimlik kazandırmıştı. Darısı, kalan Şampiyonlar Ligi maçlarına...