Metin Oktay ruhu

Aslında söylenmek istenen, ‘Galatasaray ruhu’dur. Metin Oktay, o ruhun cisimleşmiş, ete kemiğe bürünmüş halidir. ‘Galatasaray ruhu’nun Metin Oktay üzerinden son yıllarda sık sık gündeme gelmesinin nedeni ise kaybolan değerlere ağıt yakma ihtiyacından başka bir şey değildir.
Oysa hepimiz biliyoruz ki, ‘Galatasaray ruhu’; yeryüzünde eşine benzerine rastlanmayacak bir apolettir, nişandır.
‘Galatasaray ruhu’; saygıdır, sevgidir, tevazudur, asalettir.
‘Galatasaray ruhu’; bilgidir, aydınlanmadır, çağdaşlıktır.
‘Galatasaray ruhu’; gönül zenginliğidir, yardımlaşmaktır, paylaşmaktır.
‘Galatasaray ruhu’; kararlılıktır, direnmektir, dik durmaktır.
‘Galatasaray ruhu’; büyük ülkülerin peşinde koşmaktır.
‘Galatasaray ruhu’; imkansızı başarmaktır.
‘Galatasaray ruhu’; asla pes etmemektir.
‘Galatasaray ruhu’; her daim vakur olmaktır.
‘Galatasaray ruhu’; acıyı bal eylemek, öfkeyi iksir yapmaktır.
‘Galatasaray ruhu’; ülkesine, bayrağına, Atatürk’e bağlılıktır.
‘Galatasaray ruhu’; akıldır, vicdandır, adalettir.
‘Galatasaray ruhu’; onurdur, gururdur.
‘Galatasaray ruhu’; evrensel değerler bütünüdür.
Velhasıl, ‘Galatasaray ruhu’; ‘Kurtuluş Savaşı ruhu’dur.
Ve o ruh bugün yaralıdır. ‘Galatasaray ruhu’, bizzat Galatasaraylılar tarafından örselenmiş, incitilmiş, yaralanmıştır. UEFA Kupası sonrası başlayan ve hâlâ sürmekte olan iktidar savaşları, mektepli-alaylı bölünmesi ‘Galatasaray ruhu’nu delik deşik etmiştir. Süregiden sinsi kavga, bir aile içi hesaplaşma olmaktan öteye geçmiş, camiayı parçalanmanın eşiğine getirmiştir. Geçmiş yıllarda gıptayla bakılan Galatasaray’ın adı şimdilerde ihtiraslarla, entrikalarla, ayak oyunlarıyla anılır olmuştur. İşte, hâlâ çoğunlukta olduğuna inandığım aklı-selim Galatasaraylılar’ın yitip gitmeye yüz tutan ‘Galatasaray ruhu’nu yeniden canlandırmaya çalışmasının nedenleri bunlardır. Onlar tehlikenin farkındadır. Onun için canla başla çabalamaktadırlar. Yapılanların, basit bir ruh çağırma seansı olarak kalmaması için bütün Galatasaraylılar sorumluluk almalı, taşın altına elini sokmalıdır. Çünkü işlenen günah herkesindir. Vebali de tüm Galatasaraylılar’ın boynunadır. Bu böyle biline...
Ey Metin Oktay! Geldiğinde üç kere kapıya vur! Ve bir daha gitme! Hep bizimle kal! Ne olur!
Haberin Devamı ›
Onlar yolcu, biz hancıyız!
Gazete köşelerinde meslektaşlarımla atışmayı pek sevmem. Hele olayın kişiselleşmesini asla kabullenemem.
Zira bu köşeler babamızın malı değildir. Sonuçta kamusal bir alandayız. Fikirler tartışılmalı. Ancak bunu yaparken alaycı, küçümseyici, aşağılayıcı bir üslup kullanılmamalı. Geçmişte Fatih Akyel’in milli takıma alınmasını eleştirdiğim bir yazım üzerine bir dinazor fosili bana hakaretler yağdırmıştı. Sonuçta salyasında boğuldu. Lincoln’un kaptanlığını eleştirmem üzerinede tenkitlere uğramıştım.
Lincoln şimdi malümunuz! Geçtiğimiz hafta Sabri’nin nahoş hareketini eleştirmiştim. Saygı duyduğum Ahmet Çakır Sabri’yi eleştirenlerle dalga geçti. Ben incindim. Üslup daha düzeyli olabilirdi. Lincoln, Sabri vb. bugün var, yarın yok.
Oysa biz hep burdayız.
Öyle değil mi Ahmet Abi!
Haberin Devamı ›
Gerçek kaptan Ayhan Akman
Galatasaray’da en kutsal mertebelerden birisi hiç kuşkusuz kaptanlıktır. Her Galatasaraylı futbolcunun hayali bir gün takımın kaptanı olabilmektir. Galatasaray kaptanlığı, sıradan bir apolet değildir. Hiyerarşide en üstlerde yer alır. O nedenle kaptanlığa getirilen kişinin o ağırlığı taşıyabilecek özelliklere sahip olması gerekir. Fatih Terim, Cüneyt Tanman, Hakan Şükür ve adını hatırlayamadığım nice kaptan bu görevi layıkıyla yerine getirmiştir. Şimdi ise pazubant, Arda Turan’da. Bunda Ayhan Akman’ın özverisi çok önemlidir. Ayhan gerçek bir kaptan gibi davranarak hakkından feragat etti. Arda Turan da, Ayhan Akman’ın bu davranışının hakkını vererek kamuoyu önünde kendisini onurlandırdı. Bunlar sahalarımızda görmek istediğimiz hareketler. ‘Galatasaray ruhu’nun esintileri...
Haberin Devamı ›
Erman Kılıç’ı görmeyenler
Bazı futbolcular yeteneklidir ama farkedilmezler. Çünkü albenileri yoktur! Belki de menacerleri becerikli değildir! Üç Büyükler bir tülü görmez. Erman Kılıç da bunlardan biridir. Üç Büyükler’in burnunun dibinden Sivas kaptı. Oysa Rijkaard’ın oyun sisteminde vazgeçilmez olabilirdi.
Halil ve Nevin’in ayak sesleri
Süreyya Ayhan’ın ilk patlama yaptığı organizasyon, 2001 Üniversite Oyunları’dır. Oyunlar’dan altın madalyayla döndü. Sonrası malüm. Şimdi de Halil Akkaş ile Nevin Yanıt, Belgrad’daki Üniversite Oyunları’nda altın madalya aldılar. Umarım bu madalyalar Berlin’in müjdesidir.