Kaptan Mert Nobre!

Futbolun fena halde hayata benzediği klişesini tekrarlayacak değilim burada. Çünkü futbol, futbol camiası, ya da son yılların moda deyişiyle futbol endüstrisi içerisinde yer alan her kesim için hayatın ta kendisidir. Ve nasıl ki hayatın insanlar için bir takım cilveleri, sürprizleri olabiliyorsa, futbolun da cilveleri ve sürprizleri vardır. Tıpkı geçtiğimiz hafta içinde BJK İnönü Stadı'nın daimi müdavimlerine olduğu gibi...
Haberin Devamı ›
Dört Büyükler'in yanısıra Alex, Lincoln, Milan Baros, Bobo gibi yıldız futbolcuların da yavaş yavaş lige ağırlığını koyduğu 4. haftada BJK İnönü Stadı'nda her futbolseverin ders alması gereken bir detay vardı: Beşiktaş'da Mert Nobre sahaya kaptan olarak çıkmıştı! Bunda yanlış olan bir şey yok elbette. Hatta doğrusu da budur. Halen, başta Galatasaray olmak üzere bazı kulüplerimizde süren bir gelenek vardır: Kaptanlık kıdeme göre verilir. En eski futbolcu, kaptan olur. Oysa kaptanlık seçiminde, futbolcunun kaptanlık yapabilecek karaktere ve meziyete sahip olup olmadığı esas alınmalıdır.
Haberin Devamı ›
Benim burada asıl vurgulamak istediğim, Beşiktaş'ın bugünkü kaptanına 4 sezon önce Siyah-Beyazlı taraftarların İnönü'de layık gördüğü muameledir. 30 Ekim 2004 yılında oynanan Fenerbahçe-Beşiktaş maçında Beşiktaşlı Emre Aşık'ın cinsel tacizine maruz kalan Fenerbahçeli Mert Nobre için İnönü Stadı'nda açılan pankart, en az o davranış kadar çirkindi. Her zaman zekasını takdir ettiğimiz Beşiktaş taraftarı, Emre Aşık'a damatlık, Mert Nobre'ye de gelinlik giydirerek, mağdurdan değil, suçludan yana tavır almıştı. Bu espri, son derece ilkel, sığ bir zekanın ürünüydü. İşte o Mert Nobre'nin, 4 yıl sonra alay edildiği İnönü Stadı'na 105 yıllık kulübün kaptanı olarak çıkması, futbolun garip bir tecellisinden, cilvesinden başka bir şey değildir. Bu, derslik bir olaydır. Yerleşik taraftar kültürümüzün değişmesi gerektiğinin ispatıdır, Mert Nobre'nin kaptanlığı. Yapacağımız tezahüratlarda, hazırlayacağımız pankartlarda çirkinliğe prim tanımamamız, rakip bir futbolcunun onurunu kırmamamız, onu aşağılamamız gerektiğini bundan daha iyi hiç bir şey anlatamazdı. İşte gördük. O futbolcu, bir gün gelir, sana da lazım olur. Hatta kaptanın bile olur!..