Arama

Popüler aramalar

Genlerinde var

Haberin Devamı

Gelenekleriyle yaşayan bir kulüp olan Galatasaray’ın 20. Yüzyıl’ın sonlarına doğru edindiği en önemli karakteristik özelliklerinden biri de Avrupalı kimliğidir. Türkiye ligindeki formu, konumu ne olursa olsun Avrupa’ya çıktığı zaman kendi klasiğini mutlaka sahaya yansıtıyor Sarı-Kırmızılı takım. Dün gece de böyle oldu. Ligdeki Ankaragücü yenilgisi ve sancılı Trabzon galibiyetinin üzerine çıktığı Dinamo Bükreş karşısında sakin, kontrollü, kendinden emin bir Galatasaray vardı. Orta alanda inisiyatifi sürekli elinde tutan Cim Bom, rakibin sert oyununa ve hakemin müsamahasına karşın bir an olsun oyundan düşmedi. Sabırla top çevirdi, uzun ve kontra paslarla kanatlara işlerlik kazandırdı. Nitekim atılan tüm goller de kanat akınlarından geldi. Bu şablonda en önemli rol Elano ve Keita’ya biçilmişti. Sambacı futbol zekası ve atığı milimetrik paslarla, Fildişili oyuncu da fuleleri ve yaptığı asistlerle üzerlerine düşeni fazlasıyla yerine getirdiler. Galatasaray için söylenecek tek olumsuz söz, 4. golden sonra konsantrasyonunu kaybetmesiydi. Bunda hiç kuşkusuz hafta sonu oynanacak Fenerbahçe derbisinin payı vardı. Ancak bu bölümde verilen pozisyonlarda Rumenler biraz becerikli olsaydı sakıntılı bir durum ortaya çıkabilirdi. Bükreş maçının ortaya koyduğu bir gerçe de Nonda’nın bu takımın ilk santraforu olduğudur. Son söz tarfatar için: Takımlarını coşkuyla desteklerlerken muhteşemdiler. Taa ki Fenerbahçe’ye küfürler edene kadar. Bu konuda daha çok fırın ekmek yememiz gerekiyor.