Arama

Popüler aramalar

Galatasaray'daki iç savaştır

Haberin Devamı

Bülent Tulun’un Adnan Polat’a hitaben yazdığı mektup bir kez daha ortaya çıkardı ki, Galatasaray’daki liseli-alaylı çatışması geri dönülmez boyutlara ulaşmıştır. Bu olaya salt Adnan Polat-Bülent Tulun kavgası olarak bakılmamalıdır. Bu bir iç savaştır. Ve giderek yayılmaktadır. Mektup, bu kirli savaşta ne tür metotlara başvurulabileceği konusunda da hepimizi fikir sahibi yapmıştır. Tulun’un yöntemi, camianın bir kısmına hakim olan şantaj kültürünün, entrikacılığın tezahüründen başka bir şey değildir. Neresinden tutarsanız tutun elinizde kalacak kadar vahim bir durumla karşı karşıyayız aslında.
Mektebi Sultani’de okumuş, kulübün önemli mevkilerinde görev yapmış birinin Galatasaray Başkanı’nı tehdit edecek, Galatasaray Başkanı’na şantaj yapacak kadar cüretkar davranmasının altında acaba ne yatmaktadır? Böyle bir mektubu kaleme alan bir Galatasaraylı, bunu adresine postalamadan önce Aziz Yıldırım’la vıcık vıcık ilişkilere girmiş bir gazeteciye neden servis eder? Hangi akla hizmetle böyle bir eyleme kalkar? O mektubu bu zamana kadar ne amaçla saklar? Bu tıynette birinin hala Galatasaray Başkanı’nın sağ kolu olarak görevde kalmasının sırrı nedir acaba? Liseli olması mı? Başkanın liseli olması mı? Bunu bir liseli değil de, örneğin Adnan Sezgin yapsaydı camianın bir kesimi yine de böylesine tepkisiz karşılar mıydı? Sessiz kalır mıydı? Sanmıyorum.
Ayrıca şunu da sorgulamadan geçemiyorum. Şayet Galatasaray, Denizlispor’a teşvik primi gönderdiyse bunun sorumlusu sadece Adnan Polat mıdır? Galatasaray’da başkanlık sistemi olduğunu cümle alem bilmiyor mu? Bu durumda olan bitende dönemin başkanı liseli Özhan Canaydın’ın da sorumluluğu yok mudur? Adnan Polat, Özhan Bey’den habersiz kasadan bir küsur milyon dolar çıkarabilir mi? Galatasaray’da böyle bir şey mümkün mü? Başkandan habersiz, özellikle akçalı konularda kuş uçabilir mi? O halde söz konusu paranın hesabı neden sadece Adnan Polat’a soruluyor? Lisesiz olmasından mı!
Şu bir gerçek ki, Galatasaray’da her iki kesim arasında uzlaşmaz çelişkiler, zıtlıklar ve düşmanlıklar olanca hızıyla sürüyor. Bülent Tulun’un mektubunu bu yönüyle okumakta fayda var. Ben, eline geçen bir belgeyi gazetesinde yayınlamak yerine Aziz Yıldırım’a ulaştıran sözde gazeteciyi ayıplıyorum, lanetliyorum. Böyle bir gazeteciyle bırakın aynı meslekte olmayı, aynı havayı teneffüs etmek bile bana zül verir. Söz konusu şahıs hakkında meslek örgütümüz TSYD’yi göreve çağırıyorum. Ve aynı hissiyatı Galatasaray camiasının da göstermesini arzu ediyorum. Bülent Tulun’un bu davranışı utanç vericidir. O da ayıplanmalıdır. Kim camiayı küçük düşürecek hareketlerde bulunursa bileti derhal kesilmelidir. Liseli, lisesiz demeden...

Yazarın Diğer Yazıları
Tümü

‘’Galatasaray dikkat!‘’

08 Ağustos 2011, Pazartesi 12:00
YAZININ DEVAMI