Galatasaray'daki başkanlık sistemi
Haberin Devamı ›
Günümüzde bu sistemin en önemli temsilcisi ABD’dir, ancak Güney Amerika ülkelerinde ve Fransa’da da değişik modelleri uygulana gelmektedir. Sistem, başkan seçimle iş başına geldiği için demokratik bulunsa da, Venezuella örneğinde olduğu gibi diktatörlüğe kayma eğilimlerini her zaman barındırır. Bu, başkanın kişiliğine, kalibresine, dünya görüşüne ve demokrasi anlayışına bağlı bir durumdur. Başkanlık sistemi zaman zaman ülkemizde de gündeme gelir. Uygulanıp uygulanamayacağı günlerce süren sığ tartışmalarla masaya yatırılır. Sonunda rafa kaldırılır.
Bu sistemin Türkiye’nin siyasi yapısına uygun olup olmadığı bir yana, spor kulüplerimizin yıllardır başkanlık sistemiyle yönetildiği bir gerçektir. Özellikle de Galatasaray’ın... Bu, zaten her platformda dile getirilir. Zira, temelini liseden alan bir teamülün sonucudur Galatasaray’daki başkanlık sistemi. Galatasaray Lisesi’ndeki ‘abi’lik geleneğinin kulüp yönetimindeki tezahürüdür. Lisede, bir üst devrede olan herkese ‘abi’ dendiği gibi, ancak sevilen, sayılan, sözüne güvenilen, hakkaniyetli kişiler gerçek anlamıyla ‘abi’ statüsüne kavuşabilir. Bu gelenek kulüp yönetimine taşındığı için Galatasaray Başkanı da öyle olmak zorundadır. Zaten delegeler de böyle olacağına inandıkları kişileri seçerler. Bu sistem, son döneme kadar ufak tefek aksaklıklar olsa da varlığını sürdürdü.
Son 20 yılın en başarısız dönemini yaşayan futbol takımının tetiklediği yönetim krizine bakıldığında Galatasaray’daki başkanlık sisteminin çatırdadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Şirket birleşmesi, Seyrantepe, Riva gibi tarihi projelere imza atan yönetimin bir fiskeyle devrilecek noktaya gelmesinin altında yatan temel etken Başkan Adnan Polat’a karşı duyulan güvenin her geçen gün erozyona uğramasıdır. Başkanlık sisteminin verdiği güçle totaliter eğilimler gösteren Başkan Polat’ın bu tutumu krizin derinleşmesinin en büyük sebebidir. Bu kriz bir şekilde atlatılacaktır. Ancak camiada başkanlık sisteminin tartışılmasının ve yeniden gözden geçirilmesinin de yolunu açacaktır. Farklı fikirlere kulak kabarttıktan sonra bile yanlış da olsa kendi bildiğini okuyan zihniyetin yerini, daha çoğulcu, daha katılımcı, daha paylaşımcı, daha şeffaf bir yönetim şeklinin alması kaçınılmazdır. Başkanlık sistemi, batıya açılan pencere olduğunu iddia eden bir kulüp için demodedir. Çözüm gerçek demokrasidir. Başka yolu yok.