Feldkamp'ın laneti!

Haberin Devamı ›
Galatasaray'ın bir anda çöktüğünü düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Sürecin başlangıcı Feldkamp'ın kaçırıldığı Nisan 2008'e kadar uzanıyor. Bir yanlış şampiyonluğu getirince, herkes doğru sandı. Ama yanlış, yanlıştı. Ve yeni yanlışlar doğurdu.
Son 30 yılın en karanlık günlerini yaşayan Galatasaray'ın nasıl dibe vurduğu konusunda hemen herkesin genel geçer bir fikri vardır. Bazıları, takımı iyi hazırlamadığı gibi klişe gerekçelerle faturayı Rijkaard'a kesse de, çöküşün asıl nedeninin yönetim zafiyeti olduğu su götürmez bir gerçek. Sık sık hoca değiştirilmesi ve yapılan yanlış transferler gözle görülen yönetimsel hatalar. Ancak hemen herkesin atladığı bir konu var ki, 2007/2008 sezonunda hocasız elde edilen şampiyonluğun yarattığı illüzyonun kulübü bu günlere getirdiğidir. Hocasız derken, sakın Cevat Güler'in emeklerini inkar ettiğim ve ona haksızlık yaptığım düşünülmesin. Amacım, profesyonel bir kulübün düşürüldüğü duruma dikkat çekmek. Takım zirve yarışını sürdürürken, alınan bir beraberlik sonucu bitime 6 hafta kala hocanın işine karışılarak kaçırılması ve ardından gelen şampiyonluk yapılan bir yanlışın hepimize doğru gibi gözükmesine sebep oldu. O şampiyonluğun büyüsüyle herkes kendinden geçti. Yönetim aslan payını kendine çıkardı. Yönetim başarısı (!) üzerine tezler yazılması filan istendi. Oysa ortada büyük bir yanlış vardı. Profesyonel bir kulüpte başkan hocanın işine karışmamalıydı. Bitime 6 hafta kala teknik adam istifaya zorlanmamalıydı. Disipliniyle bilinen bir hoca kaçırılarak futbolcuya dayalı düzenin önü açılmamalıydı. Ama Adnan Polat ve yönetimi bütün bu hataları doğruymuş gibi algıladı, algılattı. Sonuçta o yanlış, yeni yanlışlar doğurdu ve Galatasaray'ın çöküş süreci hızlandı. Bazı futbolcuların Rijkaard'a kazan kaldırdığı, Hollandalı hocanın istediği futbolcuların alınmadığı iddiaları mesnetsiz değildir. Florya halen 1960'ların kafasıyla yönetiliyor. En kötüsü de, 'bu işi en iyi ben bilirim' inadının ısrarla sürdürülmesi ve tam anlamıyla profesyonelleşmekten kaçınılmasıdır. Evet, Galatasaray o dönem yönetimin hazırladığı namüsait şartlarda şampiyon oldu ama bunun bedelini çok ağır ödedi ve ödemeye devam ediyor. Bu günler geçer geçmesine, yeter ki küçük hesaplar peşinde koşanlar kulübün büyüklüğüne halel getirmesin. Kapıdaki asıl tehlike budur. Ve telafisi mümkün değildir.