MENÜ

Fatih Hoca!.. Eğme, eğil

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

İnsan eğilecekse, saygıdan eğilmelidir. Hele söz konusu olan ‘Galatasaray Başkanı’ysa; eğilip yerden selamlamalıdır onu... Çünkü Galatasaray’ın başındaki kişi, kişi olmaktan çıkar. Kurumsal bir kimlik kazanır. Karşısında eğilmeniz gereken de o kimliktir zaten. Nasıl ki, zamanında koca bir ülke Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim’in karşısında eğildiyse, Fatih Terim de Galatasaray Başkanı Özhan Canaydın karşısında eğilmelidir. Ona saygıda kusur etmemelidir. Mesela, onunla konuşurken ayağa kalkmalıdır. Onu karşısında eğmemelidir. Galatasaray gelenekleri bunu gerektirir. Tevazu bunu gerektirir. O Galatasaray ki, Fatih Terim’i Fatih Terim yapan yüce bir kurumdur. Evrensel değerler bütünüdür Galatasaraylılık. Türkiye’nin çağdaş yüzüdür. Ülkenin aydınlık geleceğidir. O nedenle, ‘Galatasaray Başkanlığı’ da toplumun en saygın kimliğidir. Aynen Galatasaray Teknik Direktörlüğü gibi... Bir Galatasaraylı, sizin Özhan Canaydın’a Ali Sami Yen’de yaptığınızı, 2000 yılında size yapsaydı, neler hissederdiniz. Bir Galatasaraylı’nın, teknik direktörüne böyle bir davranışta bulunmaya hakkı olabilir mi? Buna izin verir miydiniz? Vermezdiniz elbette... O halde kendinizde de bu hakkı bulmamalısınız. Bulmamalıydınız. Yanınıza Galatasaray Başkanı geldi mi, onu layık olduğu, hak ettiği şekilde karşılamalısınız. Karşılamalıydınız. Ama yapmadınız. Şişmiş egonuz baskın geldi. “Ben karşımda Galatasaray Başkanı’nı bile bükerim” dediniz. Ve öyle yaptınız. Belki zirveden düşmüş olmanın verdiği ezikliği bu şekilde ödünlediniz, egonuzu böyle tatmin ettiniz ama bilir misiniz ki, asıl kazanan sizin karşınızda eğilme nezaketini gösteren Özhan Canaydın oldu. Aslında sizin karşınızda eğilerek size unutamayacağınız bir ders verdi. Tabii alabilirseniz... Heyhat, insan yenilgilerde acı çeker. Acı çektikçe olgunlaşır. Olgunlaştıkça tevazu sahibi olur. Ama ne var ki bu süreç sizde farklı işlemiş. Acılarınız kibir olmuş, gurur olmuş, bir koza gibi sizi sarmış, içinize hapsetmiş. Tarih yazarken, bazı değerleri de tarihe gömmüşsünüz. Anılarda bir renk, damaklarda bir tat, yüreklerde ince bir sızı olarak sonsuza kadar yaşatacak sizi Sarı - Kırmızı renklere gönül verenler... Ama bir de şu narsizminiz olmasa...

YORUM YAZ