Arama

Popüler aramalar

Cim Bom'un onuru

Haberin Devamı

Toplum olarak pençesinde kıvrandığımız sari hastalıklarımızdan biri de, kendimizden olmayanları, kendimiz gibi düşünmeyenleri ya da iştigal ettiğimiz alanda bize rakip olanları küçümsemek, aşağılamak ve onlarla alay etmektir. Elimize geçirdiğimiz her fırsatta onurlarını çiğner, gururlarını kırarız. Bunu rakiplerimize karşı uyguladığımız psikolojik savaşın bir parçası olarak görürüz. Hayatın her alanında karşımıza çıkan bu olgu, özellikle politikada ve sporda sık sık başvurduğumuz bir yöntemdir. Karşımızdakini yok saymak, değer vermemek, saygı duymamak, içine hapsolduğumuz kısır döngüden başka bir şey değildir. Beraberinde ölümcül bir kibri de barındıran...

Ve bu hastalık öylesine bulaşıcıdır ki, gün gelir aşağılanan, onuru çiğnen de kendisini güçlü hissettiği anda karşısındakine aynı davranışı reva görebilir. Yıllar önce Galatasaray'ın Türkiye'yi ve Avrupa'yı salladığı zamanlarda bazı densizler, kendi içindeki sorunlarla boğuşan Fenerbahçe'ye tepeden bakmışlar, aşağılamışlardı. O günlerin metaforu 'Annenizin Ligi' idi. Bu snop tavır, derbilerde Fenerbahçe'ye adeta doping etkisi yapıyordu. Gün geldi, devran döndü, roller değişti. Galatasaray, son 20 yılın en kötü günlerini yaşadığı, tam anlamıyla dibe vurduğu şu günlerde aynı davranışa maruz kaldı. Her ne kadar olaylar Fenerbahçe kulübünün dışında gelişse de, Galatasaraylı futbolcuların onurlarının ayaklar altına alındığı bir hafta geçirdik. 'Rakip kaleye pota asalım','Maçı Abdi İpekçi'de oynayalım' tarzındaki zevzeklikler, Sarı-Kırmızılı oyuncular için en büyük motivasyon kaynağı oldu. Ardından da olay, Saracoğlu Stadı'nda duygusal bir patlamaya dönüştü. Aslında olan biten budur: Aşağılanan insanların başkaldırısı. Umarım herkes bundan bir ders çıkarır da, uygarlığın temel ölçütünün rakibe saygı olduğunu kavrarız. Hele bu rakip ezeli rakibimizse...

Yazarın Diğer Yazıları
Tümü

‘’Galatasaray dikkat!‘’

27 Ekim 2010, Çarşamba 04:30
YAZININ DEVAMI