Cehaletin daniskası

Haberin Devamı ›
Sporda çağımızın en büyük illeti hiç kuşkusuz dopingtir. Nice büyük sporcunun ilaç kullanımı nedeniyle spor hayatlarının sona erdiğine epeydir şahit oluyoruz.
Özellikle atletizmde çok yaygın bir klişe vardır: “Doping yapan yapmayan yok, yakalanan yakalanmayan var!” Bunun anlamı gayet açık. Yasaklı madde kullanan/kullandırılan sporcular, bunun önlemini alıyorlar. Zira, farmakoloji bilimindeki baş döndürücü gelişmeler sonucu her zehirin panzehiri de üretiliyor ve zehirle birlikte piyasaya sürülüyor! İlacı kullanan sporcu, silicisini de alınca testlerde anasının ak sütü gibi tertemiz çıkabiliyor! Bu bahsettiğimiz bilinçli doping kullanımı. Bir de işin bilinçsiz yanı var. Doktoru, masörü veya Karşıyaka örneğinde olduğu gibi tecrübeli bir sporcu tarafından verilen ilaçları alıp kendilerini yakan sporcular mevcut. Eğer Baykal Can ile Tiago da, Mustafa Sevgi ve Barış Memiş’le aynı ilacı kullanmışlarsa numunelerinin pozitif çıkma ihtimali yüksek. Karşıyaka olayında söz konusu olan cahilce ve başı boş şekilde ilaç kullanımıdır. Burada dikkat çekmek istediğim nokta şudur: Şayet bir sporcunun A numunesi pozitif çıkarsa, B numunesi de pozitif çıkar. Çünkü ikisi de aynı numunedir! Sporcunun verdiği numune iki ayrı kaba bölünüyor ve öyle saklanıyor.
Zaten B numunelerinin ancak itiraz halinde ve sporcunun yanında açılmasının nedeni de budur. Ve B numunesinin açılması istenip sonuç aynı çıktığında ceza da ikiye katlanır.