Burak Yılmaz bir kurban!
Beşiktaş-Galatasaray derbisindeki penaltı pozisyonu üzerine o kadar çok gürültü koptu ki, dışarıdan bakanlar bu toplumun ne kadar ahlaklı, ne kadar erdemli, ne kadar centilmen olduğunu sanırlar. Oysa öyle miyiz? Kendimizi yeterince tanımamız açısından sadece bir veriye bakmak bile yeter: Yapılan tüm araştırmalarda, çocuk istismarında dünyanın en önde gelen ülkelerinden biriyiz biz.
Haberin Devamı ›
Bunun üstüne daha söze gerek var mı? O halde Burak Yılmaz'a yönelik bu linç kampanyası neden? Burak Yılmaz, kendini yere atarak takımına haksız bir penaltı kazandırmıştır. Bunun iler tutar yanı yok. Aynı Burak Yılmaz yıllar önce Beşiktaş forması giyerken de elle gol atmıştı. Yani o günden bugüne değişen bir şey de yok Burak Yılmaz tarafında. Hatırladığım kadarıyla o zamanlar kimse bu kadar ahlakçılık oynamamıştı. Belli ki burada sorun Burak değil, Burak'ın sırtındaki forma!
Bu bile ne kadar ikiyüzlü bir toplum olduğumuzun açık göstergesidir. İşte Burak da böylesi bir toplumun ürünüdür. Hepimizin ruhunda ufak tefek sahtekarlıkların, riyakarlıkların yattığı bir sır değil ki... Çünkü bu toplumun harcı böyle karıldı 80'li yıllardan itibaren. "Benim memurum işini bilir", "Çalıyor ama çalışıyor" gibi postmodern felsefeler hala en geçerli düstur bu ülkede. İşte böyle olduğumuz için Burak Yılmaz'a kızmaya hakkımız yok. Yarın bir gün Burak aynı hareketi Milli Takım forması ile yapıp maç kazadırdığı zaman hepimiz sütre gerisine çekileceğiz; bundan eminim! "İstemem ama yan cebime koy" diyeceğiz. Onun için Burak'ı suçlamadan önce şöyle bir ayağa kalkıp aynaya bakmalıyız. Burak Yılmaz'ın bu toplumun bir yansıması olduğunu unutmadan. Zira, o bir suçlu değil, bir kurbandır! Bizim kurbanımız!