‘’Yaralayıcı bir yenilgi‘’
Zalgiris Kaunas maçı, Fenerbahçe Beko için ayağa kalkma, özgüven tazeleme, ileriye biraz daha umutla bakma maçıydı. Fenerbahçeli basketbolcular da bu bilinçle sahaya çıkmışlardı. Kaliteli basketbol oynamadılar belki ama işin mücadele kısmında hep var oldular. Son 51 saniyede yedikleri 10-0’lık seri ise, kaybedilen maçların bıraktığı etki nedeniyleydi bence.
Yanlış iki şut tercihi
Obradoviç’in Fenerbahçesi’nin yıllardır en büyük özelliği sahadaki özgüvenleri ve psikolojik olarak rakibi ezmeleriydi. Rakip çift haneli farklarla öne geçse bile, kazanacağına net olarak inanmıyordu son düdük çalana kadar. Çünkü Sarı-Lacivertliler, kötü de oynasalar bir şekilde galip gelmenin yolunu buluyordu. Zalgiris maçında ise 51 saniyeye 8 sayı önde girmesine rağmen maç verdi.
Fenerbahçe. prese karşı kaybedilen top ve yanlış iki şut tercihi bunun eseriydi bence.
Ayağa kalmak çok zor değil
Yoksa zamanla takım daha iyi basketbol oynayabilir. Roller belirlenebilir.
Kaliniç, Datome, Vesel, Lauvergne, Ahmet, Bobby, Westerman bireysel olarak da çok formsuz. Çoğu sakatlıktan çıktı. Bu oyuncular form tutunca, teknik olarak işler yoluna girebilir. Ama bence önemli olan mental olarak ayağa kalkmaları. Ki bunun da çok zor olacağını düşünmüyorum. Çünkü bu oyuncuların kariyerinde bir çok Final-Four ve bir çok şampiyonluk var. Neler yapılması gerektiğini en iyi onlar biliyor. Bir de Obradoviç ve ekibi...
Taraftarın sonsuz kredisi...
Zalgiris galibiyeti, yaraları kapamayacaktı belki ama tedavinin başlangıcı olacaktı. Bu şekilde alınan yenilgi, daha da yaralayıcı oldu. Neyse ki önlerinde uzun bir zaman var. Taraftar ise her zaman bu takıma destek ve takımın onların gönlünde sonsuz kredisi olduğunu gösterdi.
‘’Bu kadarını beklemiyorduk‘’
5 maçta alınan 4 yenilgi sonrası, Fenerbahçe için ayağa kalkma maçıydı... Taraftar, 5 yıldır kulübe unutulmaz anılar hediye eden basketbol takımına yine sahip çıkmıştı. Tribünler coşkulu ve inançlı, takım da motiveydi kazanmak adına... Ama baskı altında iyi oynamaya alışık olan Fenerbahçeli basketbolcular, stresi aşamadı maç boyu. Fena savunma yapmadılar, hücumlar yine akıcı değildi belki ama Baskonia maçına benzer bir senaryo yaşanıyordu.
De Colo atıyor, son haftaların durgun ismi Sloukas, asistlerle arkadaşlarına poizsyon hazırlıyordu. Williams da son bölümde skora katkı yapınca 51 saniye kala Fenerbahçe 76-69 öndeydi. Maç artık cebimizdeydi. ‘Galibiyet güzel ama bu oyun yetmez’ diye yazmaya hazırlanırken, herkes gibi biz de şoku yaşadık. Grigonis’in üçlüğü, ardından Obradovic’in molası sonrası Zalgiris’in yapığı tam saha prese karşı yapılan (maç içinde de yapıldı) top kaysı, Hayes’in basket faulu bir anda skoru 76-75’e getirdi.
Önce Sloukas’ın, ardından Vesely’nin çok yanlış şut tercihleri de galibiyete hiç olmadığı kadar ihtiyacı olan Fenerbahçe’nin bir hüsran daha yaşamasına eden oldu. 51 saniyede verilen 10-0’lık seri, Fenerbahçe’nin zaferlere ulaşırken sürekli yanında taşıdığı özgüvenin de kaybolmak üzere olduğunun bir göstergesi. Mental sorunun yanı sıra, hücum anlamında da büyük sıkıntılar var. Efes ile oynanan Play-Off serisinden bu yana aynı tekdüzelik ve tıkanıklık devam ediyor.
Fenerbahçe dün 38 ikilik, Zalgiris ise 33 ikilik denedi. Fenerbahçe 21 üçlük, Zalgiris ise 15 üçlük denedi. Fenerbahçe 26, Zalgiris ise 21 serbest atış kullandı. Potaya 15 adet fazla top attı Kanarya, ama kazanan Zalgiris oldu. Geçen yıl hem iki sayı, hem üç sayı yüzdesinde lider olan Fenerbahçe’nin ne kadar kötü hücum ettiğini düşünün artık. Burada da Obradovic’in birşeyler yapması gerekiyor artık. Setleri, düzenleri, hücum anlayışını acilen gözden geçirmesi gerekecek...
‘’Kriz var ama aşılır‘’
Fenerbahçe Beko, Obradoviç yönetiminde hiç alışık olmadığımız bir sezon başlangıcı yaptı. Oysa ki yine Obradoviç döneminin en flaş transferleri bu sezon yapılmıştı. De Colo ve Williams gibi karakterlerin, yıllardır beraber oynayan bir takıma adaptasyonu süre alabilirdi. Üstüne fikstür dezavantajı da gelince, bir çok sorunu bulunan Fenerbahçe, şimdilik bu durumun altından kalkamadı ve 4 deplasman maçını da kaybetti.
Neydi bu sorunlar..
1-Fenerbahçe’nin başarısındaki en büyük etkenlerden biri takım içindeki arkadaşlık ve birlik duygusuydu. Her yeni geleni çok çabuk içlerine alıyordu bu grup. Ama aynı durum De Colo için geçerli olmadı sanki. Şu ana kadar, bünye yeni geleni kabul etmedi görünüyor.
2-Teknik olarak da durum benzer. Kazanılan Baskonia maçının yanı sıra kaybedilen maçlarda dahi, De Colo ve takım ayrı telden çalıyor göründü. Obradoviç için de kolay bir durum değil. Herhangi bir oyuncu olsa, düzen içinde rolünü bulacak. Ama Fransız yıldızın kariyeri, yetenekleri onu özel kılıyor. De Colo geride kalan maçlarda öne çıkmış görünürken, Datome, Kalinic, Sloukas gibi oyuncuların performansı ise dibe vurdu. Özellikle, takımın saha içi lideri konumunda olar Sloukas’ın maç içindeki sinirli hareketleri de gözden kaçmadı.
3-Bunların yanı sıra maddi sıkıntılar da söz konusu. Kimse takımın para almadığı için oynamadığını iddia edemez ama sezon başından bu yana ödeme yapılmaması, mutlaka oyuncuların canını sıkıyordur.
4-Futbol takımı yıllar sonra iyi gidince, yönetimin ilgisi de oraya yoğunlaştı. Bu durum da, yıllardır el üstünde tutulan basketbol şubesi için de çok alışılmış bir durum değil.
5-Fenerbahçe, daha önceki yıllarda kötü oynarken bile kazanıyor, kaybederken bile kolay pes etmiyor, sonuna kadar savaşıyordu. Bu yılki yenilgiler ise farklı. İşler yolunda gitmeyince oyuncular da maçı kazanamayacağını anlıyor ve mücadeleyi bırakıyor. Hatta Obradovic bile Maccabi maçının devre arasında, ‘Skoru değiştirebileceğimizi düşünmüyorum’ dedi. Belki bunu söylerken bir amacı vardı ve bir yerlere mesaj gönderiyordu bilemiyorum ama takım neredeyse 23 sayıdan maçı çeviriyordu. İki tane şut girse, hem kaybedilen özgüven geri gelecek, hem de takım moral bulacaktı...
6-Tüm bunlara baktığımızda, sorun var ama aşılmayacak türden değil. Ödemeler de yapılır, De Colo, Williams ve diğerleri bir şekilde beraber oynamaya alışır. Yıllardır yıldızları ve krizleri yönetme tecrübesine sahip Obradovic de, Fenerbahçe’nin geleceğinin en büyük güvencesidir.
Play-Off oynarsak eşleşmenin favorisi oluruz
Tüm bu sorunlar olmasa dahi, diğer takımlar o kadar güçlendi ki bana göre Fenerbahçe dahil hiçbir takım şu an için Final-Four’un net favorisi değil. Geçen yılki dörtlünün yanına Khimki, Milano, Barcelona gibi takımları ekleyebiliriz. Önemli olan Mart-Nisan aylarında formda ve sağlıklı olmak, bir şekilde Play- Off’a kalmak. Eğer Sarı-Lacivertliler, Play-Off oynarsa da, rakip kim olursa olsun o eşleşmenin favorisi olur.
Kimse bütçe muhabbetine girmesin
Obradoviç eleştirileri de fazlasıyla yapılmaya başladı. Obra, Panathinaikos’taki 13 sezonda 5 şampiyonluk kazandı ama 5 kez de Final- Four’un uzağında kaldı. Tabii ki oyuncu seçimi, maç yönetimi, sistemi eleştirilebilir ama herhangi bir Türk takımının rüyasında bile göremeyeceği üst üste 5 Final-Four ve 3 finalin onunla oynandığı unutulmamalı. Kimse de bütçe muhabbetine girmesin. Ne bütçeler gördük çeyrek final bile yapamayan!!!
‘’Kâbus gecesi‘’
Euroleague’e çok kötü bir başlangıç yapıp 3 deplasman’da da kaybeden Fenerbahçe Beko, Tel Aviv’de Maccabi’ye de diş geçiremedi. 23 sayıdan gelip son 4 dakikaya girilirken farkı 5’e düşürse de yenilmekten kurtulamayan Obra’nın askerleri, 5. haftada 4. mağlubiyeti aldı.
Son 5 yıldır Final-Four oynayan Fenerbahçe Beko için bu sezon kabus gibi başladı...
Sırasıyla Real Madrid, Kızıl Yıldız ve Milano’ya yenilen Kanarya, dün de Maccabi karşısında ikinci yarının başında 23 sayı (46-23) geri düştü. Kalan dakikalarda ortaya karakter koyan, özellikle Ali Muhammed ve Williams’ın kararlığı ile farkı 5 sayıya (59-54) indirip maça ortak olan Sarı-Lacivertliler, Datome’nin arka arkaya kaçırdığı şutlar sonrası mucizeyi gerçekleştirmeyi başaramadı.
De Colo bünyeye uymadı
Özellikle ilk yarıdaki basketbol tam bir hayal kırıklığı oldu Fenerbahçe için. Ne savunma yapan ne hücumda bir tane bile organize basket bulabilen Sarı-Lacivertliler, yelkenleri erken suya indirdi. İkinci yarıda savunmadaki mücadele, Ali Muhammed ve Williams’ın ‘Pes etmeyen’ kişilikleri, Maccabi’nin 23 sayı öne geçse bile Fenerbahçe’nin adından korkup galibiyete bir an olsun inanmaması, neredeyse maçı temsilcimize getirecekti. Ama olmadı... Zaten maçın hakkı da 30 dakika çok dominant basketbol oynayan Maccabi’nindi... De Colo ve Williams transferleri heyecan yaratmıştı. Ama De Colo, bünyeye uymadı. Vücut bu yeni organı kabul etmedi!!!
17 top kaybı, 11 asist
Fransız yıldız da tamamen atmaya konsantre. Her maç takımın en çok top kaybı yapan oyuncusu. Dün tam 6 top kaybetti.
Fenerbahçe takım olarak da 17. Obradovic’in takımından hiç alışık olmadığımız bir istatistik bu. 17 top kaybına karşın sadece 11 asist var.
Sloukas, Kalinic, Vesely vurdumduymaz... Fenerbahçe’nin önünde daha uzun bir süre var ama şu an için gidişat hiç umut verici değil...
‘’Anadolu Efes, tam yol‘’
Euroleague’de sezona iç sahadaki Barcelona yenilgisi ile başlayan Lacivert- Beyazlılar, dün Kızılyıldız’ı farklı yenip üst üste 4. galibiyetini elde etti. Eski takımına karşı 26 sayı atan Micic, mücadelenin en skorer ismi oldu.
Real Madrid galibiyetinden sonra nispeten zayıf bir takıma karşı oynamak zordur. Motivasyon kolay olmaz. Ama Anadolu Efes, 3. periyot hariç oyunu hep domine etti, kötü hücum ettiği anlarda bile savunma disiplininden hiç taviz vermedi. Efes maça Larkin ve Micic’in üçlükleri ile coşkulu başlayıp farklı öne geçse de uzun oyuncularını kullanamadığı için oyunu koparamadı.
Kızılyıldız, Anadolu Efes’in en önemli hücum opsiyonlarından biri olan 4 numaraların üçlükleri için hiç pozisyon vermedi. Peters sadece 2, Singleton ise 1 üç sayı denemesi yapabildi. Hal böyle olunca da Efes’in hücumları biraz tıkandı.
İyi savunma ile...
Devre 38-26 sona erdikten sonra, 3. periyotta Belgrad ekibinin 12-0’lık serisi geldi. Set hücumunda neredeyse hiçbir şey üretemeyen Kızılyıldız, Efes’in girmeyen şutları sonrası hızlı hücumlarla sonuca gitti ve 51-50 öne geçti. Ama bu küçük çaplı kriz, Larkin’in üçlüğü ile sona erdi. Ardından tekrar hücumda ritim bulan, pota altında da Dunston’ı kullanmayı hatırlayan Lacivert- Beyazlılar, iyi savunma yapmaya devam ederken farkı tekrar açtı ve salondan 85-70 galip ayrılıp seriyi sürdürdü. 26 sayı ve 5 asistle, gecenin kahramanı olan Vasilje Micic, eski takımını fazlasıyla üzdü.
‘’Derbi aslanı‘’
Zor günler geçiren Fenerbahçe Beko’ya, bir darbe de ezeli rakibi Galatasaray Sigorta’dan geldi: 83-64... Geçen yıl da Sinan Erdem’de Fenerbahçe’yi yenme başarısı gösteren Sarı-Kırmızılılar, aynı başarıyı bir kez daha tekrarlarken, son 15 dakikadaki dominant oyunuyla farka gitti. Sezona sorunlu başlayan, Euroleague’de 3 maç kaybeden Sarı- Lacivertliler’in ayağa kalkması için belki de fırsattı bu derbi. Nitekim maça savunmada konsantre ve istekli başlarlarken, hızlı hücumlarla 19-10’luk üstünlük yakaladılar. Ama bu fark Galatasaray’ın geriye koşamamasından kaynaklanıyordu. Çünkü set hücumlarında Fenerbahçe’nin durağanlığı, her zaman görmeye alışık olduğumuz o pas trafiğinden uzak olmaları göze çarpıyordu.
Haklı zafer
Cim Bom, ilk yarı sonunda dengeyi kurarken, ikinci yarıda Whittington, Webster ve Harrison’ın üçlükleriyle hücumdaki sorununu da çözdü. Ertuğrul Erdoğan takımını derbiye çok iyi hazırlamış. Savunma stratejisi harikaydı. Fenerbahçe’nin eksik yönlerinin üzerine çok iyi gittiler ve hak ettikleri bir derbi zaferi elde ettiler. Fenerbahçe’de takım içi sorunlar var. Bu ekibin en büyük özelliği birbiriyle dayanışması içinde olmalarıydı. Ama De Colo’nun gelişi, takımın patronu olmaya alışan Sloukas’ın dengesini bozmuş gibi görünüyor. Milano maçından sonra dün de takım arkadaşlarına sinirli şekilde bağırıp, çağırdı. Kısa sürede bu takım ayağa kalkacak gibi görünmüyor. Ama bu sorunu çözebilecek biri varsa, o da Obradoviç’tir...
‘’Derbiye buyrun!‘’
Euroleague’e hiç alışık olmadığı şekilde kötü başlayan, oynadığı 3 deplasmanı da kaybeden Fenerbahçe’de sıkıntı kaybetmek değil belki. Oynanan basketbol ve takımın yenilirken bile görmeye alışık olduğumuz mücadele gücünden uzak olması. De Colo ve Williams transferleri sezon öncesi herkesi heyecanlandırırken, maçların başlaması ile tam tersi bir durum ortaya çıktı. Fenerbahçe’de şu an için dengeler bozulmuş, ezberlenen roller unutulmuş görünüyor. takımın De Colo’ya, De Colo’nun da takıma alışması için biraz daha zaman gerekecek.
Ev sahibi avantajı...
Galatasaray Doğa Sigorta ise nispeten daha iyi durumda. Onlar da çekirdek kadroyu bozmadan, takıma katkı verecek transferler yaptı. Lazeric Jones hamlesi bana göre tartışmalı ama bütçe ve piyasadaki boş oyuncuları göz önüne aldığımızda belki de çok fazla hareket alanı yoktu Sarı-kırmızılılar’ın...
Sonuçta bir klasik izleyeceğiz. Ev sahipleri her zaman avantajlıdır. Ama bu ağır yenilgiler ve eleştirilerin ardından Fenerbahçeli oyuncuların reaksiyon göstermesi için de derbi onlar için fırsat. Sonuçta keyifli bir derbi izleyeceğiz. Hak edenin kazanması dileğiyle...
‘’Fener klasiği!‘’
Obradovic’in askerleri deplasmanda kayıpları oynuyor. Sarı-Lacivertliler, Real Madrid ve Kızılyıldız’ın ardından Milano’da da tutunamadı. Kanarya, Sırp antrenör yönetiminde en kötü başlangıcını yaptığı Euroleague’de 4. haftada 3. mağlubiyetini aldı.
Fenerbahçe Beko, 3. deplasman maçından da mağlubiyetle ayrıldı: 87-74.
Sezona sakat ve eksik oyuncuların fazlalığı ve De Colo’nun gelmesiyle değişen düzen nedeniyle, sıkıntılı başlaması bekleniyordu Kanarya’nın. Üstüne zor fikstür de eklenince, ağır yenilgiler geldi.
Milano, Ettore Messina yönetiminde yeniden yapılanan bir takım. Onlar için de dolu tribünler önünde Fenerbahçe’yi yenmek çok önemliydi. Dolayısıyla daha konsantreydiler. Ama Fenerbahçe için alışık olmadığımız şey hücumda kötü de olsalar, savunmadan ödün vermemeleriydi.
Dün geri gelmek için hep hamle yaptılar ama savunma bir türlü oturmadı. Milano, Rodriguez yönetiminde, hem içeriden hem dışarıdan çok doğru atılan şutlar kullandı.
Her bölümde üstün
Sakatlıktan dönen Gudiaitis, Fenerbahçe pota altında hakimiyet kurarken, Roll de dışarıdan kritik basketler attı. Ribauntlarda rakip büyük üstünlük kurdu. Sonuç olarak istatistik kağıdının her bölümünde Fenerbahçe’ye üstünlük kuran Milano, hak ettiği bir galibiyet aldı.
Fenerbahçe için sevindirici tek nokta, sakatlıktan çıkan Lauvergne’nin takımın en iyisi olmasıydı.
Onun dışında, takım içinde birbirine bağıran, çok mücadele etmeyen oyuncular gördük dönem dönem. Obradoviç ciddi yaptırımlarda bulunabilir.









































