‘’Efes potayı dövdü‘’
Anadolu Efes, geçen yıl Sinan Erdem’e veda ettiği rakiple, bu sezonu açtı. Barcelona’da geçen yıldan bu yana çok şey değişti. Euroleague’in en değerli kadrosuna sahipler. Ama iki oyun kurucuları Heurtel ve Pangos sakatken, maçın büyük bölümünde Hanga’yı guard oynattılar. Anadolu Efes’te ise Larkin ve Beaubois’in yokluğu maç öncesi endişe yaratıyordu. Ama maç başlayınca Micic, Simon ve Anderson’un da olmadığını gördük!
Barcelona, çok uzun bir takım. Bırakın içeriye girmeyi, takım kolları açınca pas verecek oyuncuyu görmekte bile zorlandı Efesliler. Ama çok fazla boş dış şut imkanı buldular. Ama hiçbirini sokamadılar. İlk yarıda Peters 2/2 atarken, takımın geri kalanı 15’te ‘0’ attı. İkinci yarıda Micic ve Tolga, Peters’a eşlik edince 15 sayılık fark kapandı, Efes defalarca öne geçme fırsatı yakaladı ama o kadar. İlk yarıda Ergin Ataman’la tartışan Simon bir daha oyuna girmezken, Anderson 0/6, Tolga 1/5, Singleton 0/3, Miçiç 4/13 üçlük yüzdesinde kalınca yenilgi de kaçınılmaz oldu.
Barcelona’da, Euroleague’in en pahalı oyuncusu unvanını eline geçiren Mirotiç, sıkıntıya girdikleri anlarda inanılmaz şutlar soktu. 22 sayı üretti. Ama Barcelona, bu yapıyla devam ederse, işleri kolay olmaz. Bir çok yıldız var ama onları oynatacak bir oyun kurucuları yok. Heurtel gelse de nafile...
‘’Kendini yaktı‘’
‘İlk elin günahı olmaz’ derler ya; o tarz maçlardan biriydi. Fenerbahçe Beko’da Vesely ve Leuvergne gibi iki pivot, taa geçen sezondan bu yana yok. Üstüne üstlük Dünya Kupası sonrasına denk gelen bir sezon... Her ne kadar Real Madrid, Dünya Kupası finali oynayan 5 oyuncuya sahip olsa, sezona çok iyi başlamış gözükse de, onların da hazır olmasına imkan yok... Adı ‘Euroleague’ derbisiydi belki ama, bu yıl takımların gerçek performanslarını tanımlayabilmek için en 1.5 ay daha ihtiyaç var. Real, bu şartlar altında büyük favoriydi. Nitekim maça 19-4 ile başladılar. Ama rotasyona girdiklerinde defoları ortaya çıktı. Onların yenileri, düzene, sisteme hiç alışık görünmediler. Fenerbahçe’de ise tam tersi bir durum söz konusu... Yenilerden Williams 40, De Colo ise 36 dakika oynadı. İkisi toplamda 41 sayı attı. Eskilerde ise biraz yıpranmışlık gözleniyor. 14 dakikada 13 sayı atmasına rağmen, 5 faul alıp, (çoğu gereksiz) kenara gelen Kaliniç dışında katkı veren oyuncu sayısı çok azdı. Buna rağmen 15 sayıdan gelip öne geçti Kanarya.
Sevindirici taraf...
Real, ilk beşine dönünce tekrar çift haneli farklara ulaştı. Fenerbahçe yine geri döndü, son dakikada maçı kazanma noktasına getirdi ama top kayıpları, sürpriz galibiyete izin vermedi. Sarı-Lacivertliler, geçen yıl topun değerini en çok bilen takımdı. Bu yıl ise hazırlık döneminde de çok dikkat çekti, fazlasıyla top kaybı yapıyorlar. De Colo, Efes maçında 5, dün ise tam 7 top kaybıyla oynadı. Daha konsantre olması gerekiyor. Sezon uzun... Sakatların dönmesi, sakatlıktan çıkanların da formuna kavuşması gerekiyor ki, sağlıklı bir yorum yapalım Fenerbahçe hakkında. Dünün sevindirici tarafı, Obradoviç ve takımın sürekli denemesi ve çaba göstermesi oldu. Problem çoktu, ama çözüm bulmak için çok efor sarfettiler. Bir dip not da, Westerman için düşelim... Taraftar bu yıl ondan çok fazla şey beklemesin bence...
‘’Efes ve Miçiç bıraktığı yerden‘’
Anadolu Efes ile Fenerbahçe, geçen yılı müthiş bir final serisi ile tamamlamıştı. Dün de sezonu Gaziantep’te açtılar. Kazanan yine Efes oldu.
Bıraktığı yerden devam ediyor Lacivert-Beyazlılar. Özellikle final serisinde oynanan basketbola benzer bir maç seyrettik Antep’te...
Efes, Fenerbahçe’yi düşük bir şut yüzdesinde tuttu, Micic’in harika oyunu ile maçı domine etti, Simon’un 6/6 gibi inanılmaz üçlük isabet oranı ile de noktayı koydu.
İki takım da eksik. Sezona hazır değiller. Ama Anadolu Efes hazırlık döneminde de daha iyi bir görüntü çizmişti, bunu Cumhurbaşkanlığı Kupası finaline de yansıttı.
Dünya Kupası sırasında annesi vefat eden ama turnuvayı oynayan Micic, izin olduğu için takıma en son katılan isimdi. Arkadaşları ile belki bir antrenman yaptı, ama düzene o kadar alışık ki, fizik olarak da iyi durumda, bırakın aksamayı, finale damgasını vurdu. Keza Simon... Savunma Micic’e konsantreyken bütün ceza atışlarını soktu.
Yenilgi kaçınılmaz oldu
Fenerbahçe, ilk yarıda Williams ile oyuna tutundu. İki oyun kurucusu Sloukas ve Ali Muhammed hala formsuz. Hem oynatıcı hem atıcı pozisyonu için alınan süper yıldız De Colo ise kariyerinin en kötü oyunlarından birini oynadı. İlk maçı, bu gayet doğal. 0/4 üçlük ve tam 5 top kaybı ile oynadı Fransız yıldız. Sloukas 3, Bobby de 1 top kaybı yaptı. 3 oyun kurucusu 9 top kaybı, sadece 17 sayı ile oynadı Kanarya’nın.
İlk yarıda Williams’ın çabaları ile oyuna tutunmuşlardı. Williams, 3. periyot hiç oynamadı. Nedenini anlamadım. Zaten onun yokluğunda 12 fark oldu. 4. periyotta yine Williams girdi ve fark 15’lerden 3’e kadar indi ama takım genel olarak 6/25 üçlük atınca yenilgi kaçınılmaz oldu.
Efes, sonuna kadar hak ettiği bir şampiyonluk kazandı. İki takım da çok eksik. Euroleague başlıyor. Orada bambaşka kadrolarla yer alacaklar. Umarız geçen yıl olduğu gibi Final-Four’da ‘duble’ yapacağımız bir sezon daha izleriz...
‘’Fener'in ilk süperstarı‘’
Son 5 yıldır Final-Four oynayan Fenerbahçe Beko, Obradoviç döneminin belki de en flaş transferlerinden birini yaptı. Ne takımı şampiyon yapan ikili Bogdanoviç ile Udoh ne Datome ne Vesely’nin Fenerbahçe’ye gelirken arkalarında böyle bir kariyer bırakmamışlardı. Kostas Sloukas, 2 Euroleague şampiyonluğu ile geldi ama Spanoulis’in ‘back-up’ı pozisyonundaydı. De Colo, bir süperstar...
Anlatmaya gerek yok
Onu anlatmaya çok gerek yok. Soğukkanlı, lider, skorer, saha görüşü olan, basketbolu çok iyi bilen, oyunu okuyan, tecrübeli bir keskin şutör. Gelabele, Beaubois ve Seraphin gibi, küçük Fransız kenti Cholet’de Erman Kunter’in elinde yetişip NBA’e giden oyunculardan biri De Colo. Fizik dezavantajı nedeniyle NBA’de tutunamadı ama Avrupa’nın en çok yönlü oyuncularından biri kesinlikle.
Yeni bir heyecan
CSKA’daki 5 sezonunda 5 Final-Four oynayan, iki de şampiyonluk kazananan Fransız yıldız için, artık yeni bir heyecan gerekiyordu. Talipleri çoktu ama o Fenerbahçe’yi tercih etti. Takımdaki çok önemli bir eksikliği de doldurmuş oldu. Sarı-Lacivertliler’de geçen yıl De Colo gibi bir oyuncu olsa, alacağı sonuç farklılaşabilirdi. Düzen basketbolu oynayan ama işler sıkıştığı anda, bireysel olarak kilidi çözecek anahtar eksikliği yaşıyordu Fenerbahçe. Tabii ki De Colo, tek başına çok şey fark ettirmeyecek ama Green, Melli, Guduriç ve Ennis’in ayrıldığını düşündüğümüzde, transfer için en az 3 boş koltuk bulunuyor Kanarya’da...
Yanına bir oyuncu daha
Savunması hücumu kadar iyi olmayan De Colo’nun yanına, atletik, güçlü, potaya gidebilen ve potayı savunabilen bir kısa daha alınacak diye düşünüyorum. Melli’nin yerine Singleton ve Udoh isimleri geçiyor. Her ne kadar Singleton’ın performansı geriye gider gibi görünse de Obradoviç’in elinde çok farklı oynayabilir... Udoh, Avrupa’dan teklif bekliyor. Ama Obradoviç’in geçmişine baktığımız zaman giden oyuncuyu bir daha almadığını görüyoruz. Udoh için istisna yapar mı, bilemem!...
‘’Nerede kalmıştık‘’
Sezonu müthiş bir final serisi ile kapayan iki takım, yeni yıla bugün 'merhaba' diyor. Play-Off final serisini 4-3 kazanan Anadolu Efes ile kaybeden taraf Fenerbahçe Beko, Cumhurbaşkanlığı Kupası'nı kaldırmak için Gaziantep'te kozlarını paylaşacak.
Yeni sezon, kaldığı yerden devam ediyor sanki. Geçen yıl bir çok kez karşı karşıya gelen Anadolu Efes ile Fenerbahçe Beko, Cumhurbaşkanlığı Kupası için Gaziantep'te parkeye çıkıyor. Dünya Kupası olduğu için bütün takımlar hazırlık dönemini eksik geçirdi. Bir de bunlara sakatlıklar eklenince, gerek Efes, gerekse Fenerbahçe'nin hazır olduğunu söylemek güç.
Obra, görev verirse De Colo sahada olacak
Ancak, sezonu Vesely'siz bitiren Sarı-Lacivertliler, yeni sezona da Çek pivottan yoksun başlıyor. Takımın en önemli skoreri Nando De Colo ise bir idman ile maça çıkacak. Tabii Obradoviç ona görev verirse. 7 aydır parkelerden uzak kalan Lauvergne de, yeniden sakatlanınca Kanarya, hazırlık döneminde antrenmanlar için kadroya aldığı Vlade Stimac ile sözleşme imzalamak durumunda kaldı. Sırp pivot yüksek ihtimalle bugün parkede olacak.
Özgüven Efes'in lehine
Anadolu Efes cephesine gelince. Geçen yıl müthiş bir gelişim gösteren Moerman sakat ama onun yerine hem 4 hem de 5 numara oynayan Singleton takıma dahil oldu. Larkin'in durumu belirsiz. Hazırlık maçlarına baktığımızda Fenerbahçe'ye oranla daha iyi durumda göründüler. Daha oturmuş bir kadroya sahipler. Sahaya şampiyon ve Euroleague finalisti olarak çıkacaklar. Özgüven artısı onların yanında.
Rövanş için çıkacaklar
Fenerbahçe ise bu maça rövanş gözüyle bakıyor ve kesinlikle daha motive bir şekilde maça çıkacaklar. İki takım, Euroleague'de yine Final-Four adayı. Ama sezonun ilk iki ayı bence hazırlık dönemi gibi geçecek. Burayı en az hasarla atlatan taraflar, sezon sonu için avantaj yakalayacak.
Kalite üst düzeyde olmaz
Bugünkü maça gelince. Kalite üst düzeyde olmaz ama çekişme ve mücadele büyük olur. Dediğim gibi iki taraf da hiç hazır değil. Az hata yapan, potasını daha iyi savunan taraf galibiyete yakın olacak.
‘’Olmayacak işler‘’
Gökhan German, A Milli Basketbol Takımı’nın Dünya Kupası performansını değerlendirdi...
Beklentilerin karşılanmadığı bir Dünya Kupası sona erdi. Çin’de hedefimizin uzağında kalsak da teselli ikramiyesi olarak Olimpiyat elemesi hakkını kazandık. 2006, 2010 ve 2014’te çeyrek final oynamıştık. Aslında bu sefer de benzer bir yoldan devam edebilirdik ama ABD maçında yaşanan olağandışı olaylar sonrası toparlayamadık. Ufuk Sarıca ve milli takım sakatlık sorunlarına rağmen iyi çalıştı, sıkı bir hazırlık dönemi geçirdi ve çok konsantreydi. Japonya maçını kusuruza yakın motivasyonla oynadılar.
Tarihi fırsat kaçtı
Keza ABD maçı... NBA yıldızlarından oluşan kadroyu belki de sadece biz yenmiş olacaktık. Normal sürenin sonunda alınamayan ribaunt, ardından 1 salise kala Cedi’nin, Tatum’a yaptığı faul. Uzatmada ise bir sayı öndeyken Doğuş ve Cedi ile kaçırdığımız 4 serbest atış. Sonrasında da dibe vuruş. Hesapta olmayan Çekya yenilgisi, ABD maçının yıldızı Ersan’ın bu karşılaşmada 9’da 0’la oynaması ve savunmada yenilen tonla sayı. 1999’dan bu yana milli takım, sadece 1 klasman maçı kazanmıştı. Bu tip maçlara oldum olası konsantre olamayız ve kaybederiz. Allah’tan son 5 dakika aklımız başımıza geldi de Karadağ’ı yenip, Tokyo için umudumuzu sürdürdük.
Peki neden 22. olduk!
Aslında coach ve oyuncuları çok da eleştirmemek lazım. ABD maçı gibi bir yenilgiden sonra normal duyguları olan, sosyopat olmayan her insanoğlu etkilenir. Biz de daha fazla etkilendik. Bunu da doğal karşılıyorum. Oyuncular ve teknik kadro iyi niyetliydi ama Çekya maçında yapılan taktik hatalar da vardı bana göre. Rakibe ABD muamelesi yaptık. Alan savunması, kombine müdafalar onları da havaya soktu. Gereğinden fazla saygı duyduk rakibe. Kadro seçimi de eleştirilebilir. Doğuş dışında takımda kavga eden oyuncu yok.
Mazeret yok
Hazırlık dönemi dahil Çin’de iki Türk aşçısı ve tonlarca Türkiye’den giden gıda vardı. Belki ABD dahil, Dünya Kupası’nda bizim imkanlarımıza sahip başka bir ülke yoktu. Federasyon bu konuda tüm gerekenleri yaptı. Tabii Başkan Hidayet Türkoğlu’nun, Çin’e gelmemesi herkesi şaşırttı ama belki ikna edici bir gerekçesi vardır. Oyuncudan fazla sağlık ekibi, diyetisyen, kondisyoner, antrenör, malzemeci kadrosu vardı Çin’de... Basketbolcuların ve teknik ekibin mazeret gösterebileceği çok fazla şey de yoktu.
En büyük çıkış Melih’ten
Cedi, ABD maçında yaptığı kritik hatalar dışında tüm turnuvayı iskikrarlı oynadı. En büyük çıkışı ise Melih yaptı. Özgüvenle oynayınca neler yapabileceğini gösterdi. NBA yıldızı gibiydi Çin’de... En önemlisi 2 aylık kamp döneminde kendini geliştirdi, repertuarına yeni atışlar ekledi. Driplingi kesmeden, havada ilerlemesine rağmen dengeli şut atabilme özelliğine de kavuştu.
Seneye eleme oynayacağız. 1 senede derenin altından çok sular akar. Ama Ersan’ın artık Milli Takım’a geleceğini düşünmüyorum. Semih tek başına çok zorlanıyor. Bence yeni devşirmenin 4 ve 5 oynayan bir Amerikalı olması gerekiyor.
‘’Kısa günün kârı!‘’
Dünya kupasındaki son maçımızı oynuyorduk. Furkan, Ersan, Sertaç sakattı. Olimpiyat Elemeleri oynamayı da garantilemiştik. 18 sayılık yenilgi bile bize yetecekti. Böyle maçlara motive olmak zordur. Nitekim iki takım da özellikle savunmaya hiç konsantre olamadı, yeteri kadar direnç gösteremedi. Zaten skordan da belli oluyor durum. Ege ’nin bir dakikada 3 faul alması nedeniyle Semih tek uzun kalınca Ufuk Sarıca uzun süre 5 kısa oynamak zorunda kaldı. Bu beşle oyundayken çok fazla hücum ribaundu verdik ve savunmanın ortasını kapayamadık. Buna karşın Cedi, Melih ve Wilbekın hücumda harika oynadı. Özellikle Melih, bu turnuvada boyut değiştirdi. Özgüvenle oynayınca bambaşka bir seviyeye çıkıyor.
Kazansak prestij için iyi olacaktı
Son bölümde Semih sahada olsa, o rahat basketleri vermezdik belki. Maçın son topunu ise yanlış ve biraz geç kullandık. Sonuçta kötünün iyisi oldu. Çeyrek finali peşinde koşacakken klasman oynamak durumunda kaldık. En azından Olimpiyat Elemesi hakkını kazandık. Kısa günün kârı diyelim.
‘’Sihirli değnek‘’
Dakika 35 ve Milli Takım 12 sayı geride. Maçı çevirecek gibi bir hava da yok ortalıkta. Ersan sakat, Sertaç maç içinde sakatlandı. Ege ilk kez oyuna girdi ve doğal olarak bekleneni veremedi. Çek Cumhuriyeti yenilgisi sonrası Olimpiyat Elemeleri oynamak için son fırsatımız. Karadağ’da Vuçeviç ve Dubljeviç gibi iki tecrübeli ve yetenekli uzun, bizi fazlasıyla sıkıntıya sokuyordu. Ama bir anda sihirli değnek dokundu sanki takıma.
İki top çalma, Cedi ve Furkan’ın iki smacı, Melih’in üçlükleri, Metecan’ın istikrarlı katkısı ile 1 dakika kala öne geçtik. Taktik faulleri bu kez sayıya çevirdik. Aklımıza tabii ki ABD maçında kalan 4 serbest atış geldi. Cedi, Metecan, Melih, Wilbekın hiç kaçırmadı ve 36 dakikada sadece 53 sayı atabilen 12 Dev Adam, kalan 4 dakikada tam 26 sayı üretti. Burada yapılan tam saha pres mükemmele yakındı.
26’ya 9’luk seri, Olimpiyat umutlarımızı tekrar hayatta tutmamızı sağladı. Melih dün de 17 sayı ile takımın en iyilerinden biri oldu. Cedi’nin üç sayı yüzdesi düşük ama potaya gitti mi onu kimse durduramıyor. Wilbekin tam 13 asist yaptı, neredeyse bütün basketlerde onun imzası vardı. Metecan, Ersan’ın yokluğunu aratmadı. Onun aldığı hücum ribauntları ve attığı 15 sayı çok değerliydi.
Yeni Zelanda’yı yenersek kesin olarak Olimpiyat elemesi oynayacağız. Kaybedersek de büyük olasılıkla diğer sonuçlara göre bu hakkı kazanacağız. Ancak şu anda Dongguan’da değil, Shenzen’de Brezilya ve Yunanistan’a karşı çeyrek final için mücadele ediyor olmamız gerekiyordu.
ABD maçına takılmamak elde değil. Çünkü o son saniyeler bütün bir ülkenin kaderini çizdi. Artık yapacak bir şey yok. Bu kısıtlı kadro ile madalya kovalayacakken, ilk 20’lerde yer alıp Olimpiyat Elemesi peşinde koşuyoruz. Bunu başaralım, kim bilir belki 2020’de Tokyo’da oluruz...









































