MENÜ

Keyfini mi çıkarsak?

Abone Ol Google News

Türkiye futbol liglerinden yapılan, en azından benim tanık olduğum en acayip ve bence en büyük transfer gerçekleşti. Sergen ve Hagi’yi izlemiş biri olarak; onlardan bu yana, Arda Güler gibi topla bu kadar doğal ve her şeyi sanki zaten olacağını biliyormuş gibi yapan birini görmemiştim. Oynamaya başladığından beri hangi maçta oynadıysa sadece onu izlemek için ekran başına oturdum. Burada benim ya da dünyada kimsenin onu övmesine gerek yok. Zaten her şey ortada. Eminim şahane ve hiç yaşanmamış şeyleri yaşattığı bir kariyeri olacak. Fakat bence bu transfer; (kısmen de anlayabildiğim ölçüde) Fenerbahçe camiasının konuya duygusal yaklaşımı sebebiyle tam ne olduğunu idrak edemediğimiz veya tadını çıkaramadığımız bir transfer oldu. 18 yaşını daha çok taze doldurmuş, tamamıyla bu topraklarda yetişmiş bir oyuncu, kendi şartlarını direterek dünyanın bence tartışmasız en büyük kulübüne transfer oldu. Bunun tekrarlanma ihtimali ya da benzerini yaşama ihtimali ne olur bilemeyiz ama bir Türk insanın, hayatında bir ya da iki kere görebileceği bir hadiseyi yaşadık. Fakat biz yine her olayda olduğu gibi, tamamen kişisel düşüncelerimizle bu muazzam olayında ne tadını çıkarabildik ne de hakkını verebildik! Real Madrid sosyal medya hesabı zaten o boşluğu da doldurarak neredeyse 2-3 gün her yeri Arda Güler yaptı. Tüm bu yaratılan olumsuz havaya ve fazlasıyla duygusal çabalara rağmen Fenerbahçe, en başından beri yapması gerektiği gibi transfer açıklandıktan sonra çok şık bir metin yayınladı. Herkesi anlamak veya anlamaya çalışmakla beraber; küskün ve kalbi kırık tüm futbolseverler, artık Real Madrid’de bir gurur kaynağınız, bir kardeşiniz var. Artık her şeyi geride bırakıp keyfini çıkaralım!

Haberin Devamı

En az oyuncu kadar önemli!

Haberin Devamı

Geçtiğimiz günlerde bence Türk futbolu için iki tane çok önemli gelişme yaşandı. En az futbolcu ihracı kadar önemli olduğunu düşündüğüm teknik direktör ihracı konusu. Türkiye’den iki teknik direktör Avrupa’ya transfer oldu. İlk olarak Türk de olduğu için Erol Bulut’tan başlayalım. Kendisi Cardiff City ile anlaştı. Championship her ne kadar kendi ülkesinin 1. Ligi olmasa da dünyada pek çok ligden daha zor ve kendi içinde çok farklı dinamikleri olan bir lig. Başarılı bir sezon geçirseniz bile Premier Lig’e çıkmayı başaramayabileceğiniz, 24 takımlı, çok çetin ve uzun soluklu bir maraton. Cardiff geçen sezonu düşme potasının hemen üstünde 21.sırada bitirdi. Dolayısıyla burada Erol Bulut’un başarısı önce Cardiff’i rahatça ligde tutup belki üst sıralara göz kırpması olabilecektir ancak. Fakat Erol Bulut bu ligde başarırsa, bu sadece onu etkilemeyecek diğer tüm Süper Lig teknik direktörleri için de bir değerli başarı olacaktır. Çünkü nasıl Türkiye’den çıkan oyuncuların başarısı, bir sonraki transferleri etkiliyorsa, bu hocalar için de geçerli. Diğer ihraç ettiğimiz bir isim de Farioli. Ligimizde önce Karagümrük, sonrasında Alanyaspor’u çalıştırdıktan sonra, şimdi de yeni sezonda Nice’i çalıştıracak. Fransa Ligi’nin oyuncu yetiştiren, dönem dönem iyi takımlar kurduğunda hem ligde hem Avrupa’da büyüklere zorluk çıkartabilen bir takımı Nice ve Farioli’nin başarısı yine Türkiye’de takım çalıştıran yerli-yabancı her teknik direktör için önemli. Gerek transfer gündemi gerek bayram vs. yeteri kadar üzerinde durulmadığını düşündüğüm için yazmak ve tarihe not düşmek istedim. Umarım ikisi de çok başarılı olur ve daha nice, ligimizde teknik direktörlük yapan hocaları yurt dışındaki takımların başında ve başarılı olurken görürüz.

Haberin Devamı
YORUM YAZ