Tatlı şampiyonluk
Haberin Devamı ›
Böyle müthiş bir Fenerbahçe güzelliğini yanılmıyorsam 90-91 sezonunda Rıdvan’ın sakatlıktan döndüğü maçta görmüştük. O maçta da herkes hüngür hüngür ağlıyordu. Atatürk Stadı sapsarı-lacivert, tatlı şampiyonluk için, Fenerbahçe için taraftarın kalbi iş başında İzmir’de. Dur ama! Unutmayalım şampiyonluk büyüsüyle. Bu yine de bir ceza maçı. Saracoğlu’nun boynu bükük. İzmir’den çim götürülsün bir kök, dikilsin bir köşeye, hakkıdır, beklemişti bu maçı.Trabzon mutlaka bir duruş gösterecekti şüphesiz, Hüseyin koptu hücuma gitti, ilk ortaya vurup kafayı attı golü ama ne çıkar; Fenerbahçe de ilk vuruşta hemen aldı beraberliği.Fenerbahçe biraz top yapsa, biraz bütünlüklü mücadele etse, taraftar oyuna katılacak, binecek Trabzon’un üzerine, ama gerilim artıyor, asaplar bozulmak üzere. İyimserlik Bursa’nın ikinci golüyle sağlanıyor biraz, takım kıpırdanıyor, Ümit hücuma gitmeye başlıyor, Tümer dışarılardan vuruyor ama yetmiyor. Alex ortalarda yok, oynayamıyor, oynatamıyor. Fenerbahçe daha çok isteyen taraf değil, baskınlık yaratamıyor. Trabzon yerleşik savunmaya atıyor bu kez, dram gelişiyor.Fenerbahçe 2. yarıda hücuma daha çok yöneliyor ama ileride top kapmakta sorunlu; Trabzon orta sahayı geçince ataklarını hep 4’e 4 yapıyor, çerçeveye vuramıyor. Fenerbahçe Appiah ile orta sahada üst üste top kapıp, atak pekiştirince Tanrı da destek veriyor emeğe, Semih pası Trabzonlular’dan alıyor. Ancak Alex de ayağı da pek hassas, penaltıyı dışarı vuruyor?Bu maçların matematiği değil, metafiziği vardır. Defanstan seken bir top Trabzon savunmasını dağıtıyor, Deivid arka direkte bomboş, ne tatlı! Çünkü o artık izlenen değil paylaşılan bir şey! O geçicilikten sıyrılıp, tarihe ait olmak!