MENÜ

Pas mı, şut mu?

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Aslında maçın başında rakibe yüklenip, kapalı savunmaya hücum etmek Manisaspor’un karakteristiği değildir. Tersine, Manisalılar sabırlı ve soğukkanlı şekilde alan savunması yapıp, rakip atakları ön liberoda göğüsledikten sonra, sürpriz koşularla çabuk çoğalarak geniş alanda baskın yapmayı severler...

Ancak maç, Manisa’nın istediklerini Trabzonlular’ın yapması ile başladı. Lider, hemen her atakta dikine oynayarak 3. bölgeye çarçabuk geçmeye başladı... Bu oyun yapısında maçın hemen kırılması beklenirdi ki, Manisalılar golü hemen başta kornerden bulunca Fenerbahçeliler’in yüreği hop etti...

Trabzon’un futbolunda bir düşüşten söz edilmesine rağmen, futbolcuların arzusunda, ciddiyet ve konsantrasyonunda hiçbir sorun yok, basitçe, “oynayamama” sorunu var.

Geri düşen Trabzon’da Umut ve Burak’ın arkasındaki Jaja’da pasör ruhu olmadığı için, ya Jaja’nın arkasına bir on numara koyacaksınız(!), ya da bu üçlüyü bozmalısınız... Jaja’nın bir çok kere pas yerine her yerden şutu denemesi hücumdaki birliktelik duygusunu bozdu ve herkes gördüğü yerden vurmaya başladı... Jaja’nın bir pasör gibi hareket ettiği ilk pozisyonda da beraberliği buldular...

Manisa’da Murat Erdoğan’ın en uçta yerleştirilip orta sahadaki baskıdan kurtarılması ilginç bir düşünceydi. Ancak Murat ilerideyken Mehmet Güven’in de yokluğunda Yiğit İncedemir hem top kesip hem de pas servisi yapmakta çok zorlandı. Mehmet’in attığı paslardan mahrum kalan Simpson, driplingle kendisi içeri girene kadar oyuna soğuk kaldı...

İsaac’in sakatlığından sonra ibre tamamen Trabzon’a döndü. Oyuna geç girdiğini düşündüğüm Alanzinho’nun zemberekten boşanmış zıpçıktılıklarından sonuncusundaki şutu, Karadeniz’i ayağa fırlattı...

Her aldığı topta gole yaklaşan Umut ve Burak, düzenli servis alırlarsa Trabzon çok rahat eder...

YORUM YAZ