Lincoln'lü veya Lincoln'süz
Haberin Devamı ›
Hazırlık maçlarının böyle sallantılı hali vardır işte: “Bu takım Galatasaray mı?” evet derseniz evet, hayır derseniz de hayır! Karşıyaka topu kaptığında Galatasaray’ın savunma hattına 3-4 adamla yerleşmesine rağmen bunun bir duruş göstermekten öte hiçbir işlevsel yönü yoktu. Lincoln’ün yokluğu tribünlerde belli ölçüde hayalkırıklığı yarattı ama Lincoln’lü veya Lincoln’süz, Galatasaray, rakip sahaya geçer geçmez kaleye inmeyi başarmak zorunda. Sahanın iyilerinden olan Okan’ın oyun zekası ve gayreti ile sağ kanat genelde gayet üretken bir görüntü de iken, Arda’nın solda inatla ve artık zekice gözükmeyen bir biçimde çok top tutması yüzünden sürekli tempo ve top kaybettiler. Ardan’nın bu tutumu yapısal bir hale gelirse gayet potansiyelli olan Volkan’ın bindirmelerinden verim almak güçleşecektir. Lincoln’lü veya Lincoln’süz, forvetlerin de çok uyumlu olması gerekiyor. Hakan Şükür, Kalli ile bir yenilenmenin eşiğinde duruyor gibi bir hava verdi, defansın arkasına sayısız koşu yaptı. Enerjik olmasından da önemlisi moralli bir izlenim yaratmasıydı. Ümit Karan kaleye en çok bakan, vuruş yapan ve kaçıran oyuncuydu. Karan, gol kaçırdıkça atmayı daha çok istedi ve birkaç pozisyonda Hakan’a pas vermek yerine vuruş deneyince Hakan da paslarında cimrileşti sanki. Oysa ki Ümit’in kafa ile indirdiği topla Hakan’ın attığı golle, birlikte ne kadar güzel işler yapacaklarını göstermişlerdi. Linderonth’u pek göremedik ancak topu oyuna çok iyi soktuğunu da söyleyemeyiz şimdilik.