Kupa laubaliliği
Haberin Devamı ›
Kupa maçlarına ‘değeri düşük’ maç düşüncesiyle başlamak, ‘değeri düşük’ görünümüyle takım çıkarmaktan başka sonuç çıkarmıyor.
Beşiktaş’ın kupaya hiç ama hiç konsantre olmaması, sahaya çıktıktan sonra profesyonel ciddiyet ve kalite farkı ile durumu idare etmeye çalışması çok yetersizdi. Zahmete girmeyip, maçın başından itibaren uzun toplarla oynayan Beşiktaş, Bobo’yu yalnız bırakıp, kolay toplar kaybetti. Rakip alanda çoğalma ve organize olma fırsatı bulamadı: Eğer topu yere indirip, çok sayıda boş koşu üretmiyorsanız Tabata’ya şans vermiş olmaz, onu kurban edersiniz.
Oyuna daha saygılı ve istekli olan Manisalılar, her hattı ile kötü oynayan rakibi önünde üçüncü bölgeye rahat rahat girdi, ligde nadiren pozisyon veren rakibinin kalesine bir devrede 7-8 etkili deneme yaptı. Simpson yerleşik savunma arasında golü kafayla rahatça attığında normal sonuç daha da farklı olabilirdi. Beşiktaş soyunma odasından kadro ve ruh olarak bilenmiş şekilde döndü. Siyah-Beyazlılar’ın hücum yapısının temeli olan üçüncü bölgedeki kanat bindirmeleri tıkır tıkır gerçekleştirilince hemen fark yarattılar ve beraberliği hemen buldular.
Ne var ki futbolcu kendisini zihinsel olarak hazırlamadıysa ve takım duygusu zayıflamışsa soyunma odasındaki motivasyonun ateşi çabucak da sönebilir.
Beşiktaş tek golle tatmin olunca Manisa özellikle orta sahasının katkısıyla oyunu ele alıp, çok etkili oynamaya başladı. Kartallar golü yiyeceklerini hissediyorlardı, ama yine de uyanamadılar.
Beşiktaş’ın mantalitesi daha ağır bir mağlubiyeti hak etmişken fatura Korcan’a çıkartılırsa, ona acırım...