Hüzün ve utanç
Haberin Devamı ›
Takımlardan biri, ligin ilk yarısından beri ‘misafir takım’ duygusu ile oynayan Hacettepe, diğeri ise geçen haftaki mağlubiyetten sonra şampiyonluk yarışından koptuğunu itiraf eden Galatasaray. Puan farkı ne kadar dev gibi olsa da, sahadaki fark Galatasaray’ın maçın başından itibaren hüzünlü, futbol fikrini yitirmiş bir takım gibi oynamasıydı...
Galatasaray maça tembel bir takım gibi oynayıp ‘solda Kewell ve Hakan Balta’ya uzun pas’ ve ‘Baros’a uzun pas’ ile indirgenmiş bir atak yapısı ile oynarken varlık gösteremedi. Ne zaman ki takımın doğru dürüst tempoya sahip 3 adamı Hakan Balta, Mehmet Topal ve Barış rakip ceza sahasına yaklaşmaya başladı. Ama golcüler de vuruş duygusunu yitirmişlerdi.
Buna karşılık Hacettepe orta sahadan Serkan Atak ve Ümit’in katıldığı ataklarda net pozisyonlar buluyordu. Lincoln için halı saha futbolcusu diyenler yanıldılar. İşte saha, hani Lincoln ? Ercüment kalesini boşalttğında Lincoln’ün 35 metreden boş kaleye yaptığı vuruş 20 metreye bile yetişmedi. Diğer yandan, Lincoln ne kadar kötü oynarsa oynasın her hocadan formayı alırken, her hocadan istikrarlı olarak ‘kesik yiyen’, bırakın Nonda’yı, Yaser’den bile sonra sıra bulan adam neden Ümit ? Futbol çevreleri aslında Baros mu, Ümit mi diye tartışmalı değil miydi ? Hacettepe ikinci yarıya utangaçlığını üzerinden atıp 5 kişilik bir baskınla girdi, ardından golü buldu. Ama her çıktıklarında pozisyon buldukları halde hücumu arka plana atıp skora oynamaları gereksizdi. Amacını yitirmiş bir Galatasaray için kalan haftalar daha da çekilmez bir hal alacak...