Hangi Beşiktaş hangi Denizli
Haberin Devamı ›
Tigana takımın sorunlarını dünkü gazetelerde açıklamıştı; ‘Hücuma kalktığımızda orta sahamız tamamen boşalıyor, defansta çizgi halinde yakalanıp açık veriyoruz.’Maça nerdeyse 1-0 önde başlayan Beşiktaş’ta, Tigana’nın ifade ettiği gibi bir problem pek görülmemekle birlikte, ortaya daha hoş bir futbol görüntüsü çıktığını söylemek de mümkün değildi. Defans dörtlüsü ve önündeki üçlüye bölge değiştirtmiyor, rakip yarı sahaya üç dört kişiden fazlasını göndermiyorlardı.Denizli’nin işini, kendi eylemsizliğiyle iyice kolaylaştıran Beşiktaş, topu ve orta sahayı rakibine bırakıp kendi cezasahasına yığılarak bekliyordu.Oyuna tedirgin giren ve aslında savunma hariç hiçbir hattını oyuna etkin bir şekilde sokamayan Denizlispor, biraz pas yapınca Beşiktaş presinin kolayca çözüldüğünü, rakibinin yürüye yürüye geri çekildiğini biraz da şaşırak gördü. Tempoyu forse etmemelerine rağmen sahadaki daha hareketli takım olup, hücum alanına kalabalık gitmeye başladı.Ferah ferah alan bulup, rahat rahat pas yapan Denizlispor, üçüncü bölge aksiyonlarını bir türlü gerçekleştiremedi. Adriano takım içindeki duruşuyla da yabancıydı. Hiçbir arkadaşıyla teması olmadığı gibi, bireysel anlamda girişkenliği ve fırsatçılığı da eksikti.Yusuf’un verim üretebilmesi için yanındaki arkadaşlarının cesaretle bindirmeler yapması gerekiyordu. Ne Mustafa, ne Bülent, ne de Selahattin bu boş koşuları yaptılar.Hücum bölgesindeki tek gol ayağı olan Selahattin son derece önemli iki fırsatı harcadıktan sonra maçın sonuna diri giremediği için, Beşiktaş’ın biraz daha orta sahaya çıkıp savunmada geniş alanlar bıraktığı dakikalarda da Hacıbegiç’in hücuma dönük değişikliklerine rağmen atak sonlandırmada gelişme gösteremediler.Beşiktaş ligin en zayıf takımlarından birine karşı daha zayıf bir görüntü vererek, kazandığı üç puan dışında kendisine hiç bir anlamlı katkısı olamayacak bir maç oynadı.