Çözüm niyettedir...
Haberin Devamı ›
Futbol sahalarındaki şiddetin başlıca nedeni, en öncesinden beri yönetimin bu konudaki duyarsızlığı olmuştur. Ve maalesef hala öyledir... Türkiye, özellikle futbol sahalarındaki şiddet sorununu çok uzun yıllar, duyarsızlaştırma yoluyla geçiştirilerek, örtbas ederek, gözlerden kaçırılarak arka plana atılmış; şiddete yatkın bir toplum ve taraftar profili yaratılmıştır. Şiddete kesin bir tutum ve kararlılıkla karşı çıkanlar son derece az, şiddeti meşrulaştıranlar, acizlik gerekçeleri yaratanlar sayıca çok ve daha güçlü olmuşlardır... Yoksa futbol şiddetinin önlenmesi, ne otorite baskısı gerektiren, ne organizasyon karmaşıklığı taşıyan bir şeydir. Önemli olan niyettir...
Eksiğimiz şiddeti insani yöntemlerle, sistematik olarak ve ‘gerçekten’ önleme niyetidir! Yönetenlerin niyeti, şiddetin tamamen önlenmesi ve stadyumların özel bir yüksek kültür ortamı olması değil: Böyle bir sorumluluğun ağırlığını hissetmek bir yana, Türkiye’de böyle bir hayalin keyfini bile yaşayan azdır...
Şiddetin önlenmesine dair çabalar büyük ölçüde göstermeliktir... Gösterişçiliktir... Şiddetin önlenememesindeki en büyük açmaz budur: Şiddet yapmacık önlemleri, biçimsel ancak içeriksiz standartları hemen görür ve yararlanır. Şiddete ve şiddet düşkününe caka satamaz, poz yapamazsınız... Şiddet kendisine sunulan açıkları değerlendirir, kullanır, amacına ulaşır. Gazetemizin Fan-etik sayfası, şiddetin önlenmesi için Türkiye’deki öncü ve yegane güvenilir çabaları 12 yıl boyunca göstermiş, Türkiye’nin en önemli dokümantasyonunu oluşturmuş ve toplumla paylaşmıştır. Şiddet hakkındaki lafazanlıklar artmış, gerekli girişimler yapılmamıştır. Çünkü önemli olan niyettir! Niyet olmayınca “Spor müsabakalarında şiddetin ve düzensizliğin ÖNLENMESİNE dair kanun” herkesin dilinde “ŞİDDET KANUNUNA“ dönüştürülür, bu zihin haritasından da çözüm umulur. “Şiddet kanunu çıkartılsın” diye konuşanlara mikrofon tutulur, acaba nasıl altın değerinde bir fikir serdedecekler diye kulak kabartılır.
Utanmak lazımdır! Çünkü Türkiye Avrupa’nın işine yarayan gayet kullanışlı ve yarayışlı gerçek bir çözümün kıyısındadır... Yirmi senedir! Türkiye “Spor Karşılaşmalarında ve Özellikle Futbol Maçlarında Şiddetin ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Avrupa Sözleşmesini” 30 Aralık 1990 tarihinde imzalamıştır... Ancak niyet samimi olmadığı, sorun önemsenmediği için, imza sayfasına bağlı çözüm reçetelerini alıp meclis arşivine sokmamış, ilgili makamlar harekete geçirilmemiş, kapı gibi sözleşme yok sayılmıştır...
Fan-etik’in yıllar süren ısrarları karşısında, yeni bir yasaya hiç gerek olmadığı halde, Türkiye’ye özgü, işe yaramayacağı o zamandan besbelli olan bir yasa yapılmış, bu yasaya herkesin destek vermesi topyekün bir aymazlığı ortaya koymaktan başka bir sonuç yaratmamıştır...
Yeniden yapılmasının gerektiği hakkında gene topyekün bir yargı geliştirilen “Spor müsabakalarında şiddetin ve düzensizliğin ÖNLENMESİNE dair kanun” 2 Mart 2004 tarihinde kabul edilmiş ve aradan 6 yıl geçmiştir... Bu altı yıl içerisinde Türk futbolunun şiddetten zarar gördüğü de kesindir...
Niyetsizliğin ve samimiyetsizliğin en önemli yan etkisi duyarsızlaşma ve hantallaşmadır...
Eğer niyet işleri “bizim çocuklarla” ve “bize göre” ayrımcılığına takılmadan, Türk Futbolunu şiddetin elinden kurtarmak olursa çabuk, kolayca ve insanca standartlarda çözüm üretilmesi mümkündür...
İrdelenecek şey, öncelikle Federasyonun, sonra da diğer makamların çözüm isteği duyup duymadıklarıdır...