Bir bu eksikti
Haberin Devamı ›
Gariplikler vardı: Vestel’de sezonun en gayretli, en profesyonel, en cool, çizgisi istikrarlı şekilde en yüksek oyuncusu Holosko’nun yokluğunun Vestel Manisa kimliğinden bu kadar çok şey alıp, götürmesi garipti. En uçta rol ve dakika verildiğinde sorumluluk taşıyabileceğini gösteren Metin kendisinden sonra gelip kendisinden çok fırsat bulan Reinaldo’nun yanında oynuyordu şimdi ama hala sahanın neresinde, Vestel’in birinci adamı olduğundan emin değildi. Özgüvenlerin bu kadar sarsıldığı bir rejimde zaten Holosko ve Uğur’dan başka takımda kimsenin kendi rolünü net bir şekilde tarif edebilmesi zor.5 uzak şut çektiler, iki duran topa kötü kafalar vurdular, iki kez sağdan gelip çok güzel de bir gol attılar ama...Sahadaki Sakarya’nın durumu da garipti: 5 eksikleri vardı. Murat solbekte oynuyor iyi de mücadele ediyordu ama orta sahadaki eksikliği çok belli oluyordu. Evren de ön liberoda geride kalınca orta sahada organize olamıyorlar, takımın temposu düşüyor, ileriye uzun vurarak atağa geçmeye çalıştıkları sürece Vestel’in işini kolaylaştırıyorlardı. Şut çektiler, iki frikiği iyi kullanamadılar, Orta sahadan hücuma bir kişi yanaşır da hücum bölgesine doğru iki isabetli pas yapararlarsa Vestel defansını deleceklerini gördükleri halde bunu az denediler. Böyle bir pozisyonlarını Bülent önledi, Sedat soldan bir kez çıkıp ortaladı, Baba vurdu kafayı, attı...Tribünler garipti: Sakaryalılar Vestelllilerin ve tribünün tam ortasındaydı. Taraftarın motivasyonu kazanmaktan başka yöne kaymıştı. Sakarya öne geçince istifa çağrısını hangi taraftar hangi yönetime neden yaptı ayırd edilemedi. Taraftarın mağlubiyet de umurlarında değildi sanki ve galibiyet de!Sakarya’nın pek de sert bir baskısının olmadığı, sakin bir dengenin sürdüğü süreçte iki dakika içinde üç Vestel’li oyuncunun arka arkaya aşırılık göstermesi garipti. Önce Uğur protesto etti hakemi kart görmedi, sonra Selçuk çullandı rakibine, hemen ardından Bülent hakeme... Yenebilecekleri bir rakibin önünde oyundan vazgeçip rakibe ve hakeme yönelmeleri teknik ve çözümü de bulunan bir durumdur. Metin Bayındır’ın çözüm üretmeyen ‘aşırı’ diyalogları maçlarda sık sık tekrarlanan ve teknik direktörün de karşı çıkmadığı bir durumdu, fiziksel bir hal alması da beklenebilirdi... Ama...Haluk Çubukçu’nun kendini takımın psikoloğu ilan etmesi de garipti, kimsenin itiraz etmemesi de, bu bilgiyi ve yeteneği nerede edindiğini sormaması da garipti. Bu sessizlik, bir onaylama mıydı, boyun eğme mi anlaşılamadı... Ama sonuç anlaşılacak kadar net!Sezon başından beri görüntü ile gerçeği kimsenin bir türlü ayırd edememesi de garipti...Kötünün de kötüsünü yaşadılar, ligin yarıda kalan ilk maçı Manisa’da oynandı... Bir bu eksikti...