Slaven Bilic

Haberin Devamı ›
İnsanlar; doğduğu, büyüdüğü kentlerin-kasabaların-köylerin özelliklerini taşır bünyelerinde...
Bir Egeli’yle bir Karadenizli’yi koyun yan yana; ya da bir Akdenizli ile bir Doğu Anadolulu’yu...
Bırakın konuşmayı, ağızlarından çıkan sözcükleri... Duruşları, bakışları bile başkadır insanların...
Göz ucuyla baksanız; hangisi nerelidir, çıkartırsınız...
***************
Camialar da ‘bir bölge’ gibidir aslında...
Taraftarlar zaten benzer düşünür, benzer konuşur, aynı sloganları atar, aynı adamı sever aynı adamdan nefret eder.
Önemli olan seçilen yönetimin, seçilmiş yönetimin göreve getirdiği teknik adamın, görevi getirilen teknik adamın aldırdığı futbolcuların uyumudur.
İşte burada Başkan ve Yönetim Kurulu’nun görevi başlar.
Başkan ve kurmayları; kendi camialarına uygun teknik adamları ve futbolcuları seçmelidir ki, istenen başarı yakalansın.
***************
Fikret Orman ve yönetiminin yaptığı en büyük iş budur bence...
***************
Yoksa Vicente Del Bosque de, Jean Tigana da, Bernd Schuster de birer markadır, kabul... Fakat onların ‘kimyası’ bu camia ile uyuşamazdı ve uyuşmadı zaten...
Ailton da büyük oyuncuydu, Kleberson da, Ricardinho’yu Quresma’yı Simao’yu hatırlayın bir de... Hepsi birer ‘dünya yıldızı’, fakat Beşiktaş camiasının ‘yazılı olmayan kuralları’na uyamazlardı, uyamadılar...
***************
Mustafa Denizli’dir olması gereken... İlk gelişindeki Cristoph Daum’dur... Unutulmaz Galli John Benjamin Toshack’tır...
Walsh unutulmazlar arasındadır halâ... Marcus Münch, Pascal Nouma, Mrkela, Federico Giunti, Zago, Pancu, Guiaro Ronaldo, Daniel Amokachi, Stefan Kuntz unutulmaz, unutulamaz...
1 yıl oynamış olsa, kiralık gelse bile Ferdinand’dır Beşiktaşlı’nın halâ kalbinde olan...
***************
Bundan yıllar sonra her Beşiktaşlı için Slaven Bilic olacaktır unutulmaz olan...
Çarşı’nın (A)sıdır çünkü Bilic...
***************
Manuel Fernandes forması giyecektir yıllar sonra da Beşiktaşlılar...
Çünkü Çarşı’nın ‘isyanı’dır Fernandes...
***************
Oğuzhan Özyakup, Necip, Olcay Şahan her Beşiktaşlı’nın gözünde birer marka olarak anılacaktır. Keza Muhammed Demirci de ve hatta Veli Kavlak da...
H
Beşiktaş, ruhunda ‘isyan bayrağı taşıyanların’ takımıdır...
Haksızlığa karşı, yenilgiye karşı, paraya karşı, doğaya karşı, sisteme karşı, iktidara karşı ve hatta muhalefete karşı...
***************
Yenilmemek değildir Beşiktaşlı’nın tek hedefi...
Bazen yenilmek bile eğlendirir onları, ama... Adam gibi yenilmelidir Beşiktaş...
Mücadele ederek, savaşarak, son düdüğe kadar çılgınca koşarak, saldırarak...
***************
Bilic’in yaptığı budur işte... Bu takımın yaptığı da...
Omurgası geçtiğimiz yıl kurulmuştur bu takımın...
O geçen yıl ki Trabzonspor maçını hatırlayın... Hakemin bitiş düdüğüyle birlikte kaç Beşiktaşlı futbolcu kahrından yere atmıştı kendini...
***************
‘Sosyalist bir takım bizimkisi’ dedi Bilic... Tespit süper, tanım harika...
Tam da Çarşı’nın istediği slogan bu ve bu yüzden Bilic bir başka yazılacak Beşiktaş anılarında...
***************
Bir yanda Tolga Zengin, Serdar Kurtuluş, Tomas Sivok, Mustafa Pektemek, Julian Escude ve Hugo Almeida gibi beyefendiler...
Diğer yanda Veli Kavlak, Olcay Şahan, Manuel Fernandes, Oğuzhan Özyakup gibi çılgınlar... Hepsinin ortasında Hutchinson vardır; kendisi beyefendi futbolu çılgın!
***************
Siyah ile Beyaz kadar terstir birbirine ilk bakışta bu topluluk; ‘gri’dir...
Ama Bilic’in elinde ‘Beyaz’ın temizliği, ‘Siyah’ın asaletini elde etmiştir.
***************
Maçlar kazanılır, kaybedilir... Şampiyonluklar alınır, kaçırılır... Hepsi mümkün...
Beşiktaş belki şu anki pozisyonunda kalamayabilir ya da sezonu ilk 4 dışında dahi bitirebilir. Bunlar da mümkün...
***************
Fakat Beşiktaş’ın kurtuluşu bu formüldedir. Bu başkan, bu yönetim, bu yönetim anlayışı, bu teknik adam, bu takım ve bu tarz transferler... Beşiktaş bu yolda ilerlediği sürece hep keyif verecektir.