Arama

Popüler aramalar

Seba'ya küfretmek!

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Benim doğduğum, büyüdüğüm ve öleceğim topraklarda, ölenin arkasından konuşulmaz...
İyiyse de kötüyse de...
Doğruysa da yanlışsa da...
Bendense de sendense de...

*
Çünkü artık o, aramızdan ayrılıp gitmiştir...
Günahıyla, sevabıyla...
Ve inananlar bilirler ki; artık onun için tek kararı verecek, Allah'tır.

*
En başta, ahlâki açıdan ayıptır yapılan...
Ayıp kelimesi bile az kalır aslında...

*
Beşiktaş'a küfredeceğim diye Süleyman Seba'yı diline dolamak; iğrenç küfürlerinin içine Rahmetli'yi de katmak...
Ayıptır...
Günahtır...
Terbiyesizliktir...
*
Fenerbahçeli bir grup bunu yapan...
Belki de yaşı gereği bir gün bile Süleyman Seba'nın Beşiktaş Başkanı koltuğunda oturduğunu görmeyen...
Süleyman Seba'nın Türk Futbolu'na kattığı değerlerden bihaber olan...
Onun nasıl biri olduğuna dair hiç bir fikri bulunmayan...
Bomboş kafalarında, küfürden başka hiç bir şey dolaşmayan...

*
Kurunun yanında yaşı yakacak değiliz elbette...
(Hayatta en sevmediğim bir kelimeyi kullanacağım şimdi, belki de hayatımda ilk kez...)
Birkaç kendini bilmez yüzünden, koskoca Fenerbahçe camiasına söz söylemek elbette haddimiz değil...
*
Fakat Beşiktaşlılar da aynı hataya düşüyor şimdi...
Düşmemeliler...
O bir grup boş kafalı Fenerbahçeli'nin yaptığı hataya...

*
Onlar Süleyman Seba'nın isminin de içinde yer aldığı küfürlü bir tezahürat yaptılar...
Beşiktaşlılar da Mersin maçı sonrasında, "Önce Aziz Yıldırım, sonra Fenerbahçeliler'e" diye başlayan ağıza alınmayacak küfürlü sloganlar yazıyor, paylaşıyorlar...
*

Oysa ki...
Aziz Yıldırım'a 19. yılına girdiği Fenerbahçe Başkanlığı'nın daha ilk günlerinde en büyük desteği veren adamdır Süleyman Seba...
Karasu'daki evinin kapılarını bir çok Beşiktaşlı'ya kapattığı günlerde, Aziz Yıldırım'ın 7 gün 24 saat girebiliği evi vardı Rahmetli'nin...

*
Bir gün Bülent Uygun'u ziyarete gittiğimde, Metris'te görmüştüm Rahmetli'yi...
"Bizimkiler'e geldim" demişti.
Yani yeğeni Tayfur Havutçu ve kardeşi Aziz Yıldırım'a...

*
Öldüğü gün, Fenerbahçe Kulübü bir taziye mesajı yayınladı. Aziz Yıldırım ise Fenerbahçe Başkanı olarak değil, kardeşi olarak ayrı bir taziye mesajı... Ne diyordu, hatırlıyor musunuz?
"Değerli büyüğüm, kıymetli ağabeyim, Türk sporunun temel taşı, Beşiktaş Kulübü Onursal Başkanı Süleyman Seba ağabeyimin vefatını derin ve onarılmaz bir üzüntü ile öğrenmiş bulunmaktayım. Bu siyah beyaz tarifi imkânsız üzüntümüz ve kederimiz ile seni uğurlarken, özlemimizin her gün biraz daha artacağını bilerek, başta kederli ailen olmak üzere Beşiktaş camiası ve Türk sporunun yeri dolmaz acılarını en kalbi duygularımla paylaşırım."

*
Öldüğü gün, eski bir Beşiktaş amigosu aradı beni. Ağlıyordu... "Hastaneye gittim, helallik istedim, vermedi... Abi, ne yapacağım ben şimdi" diyordu.

*
Kısacası; bunun sarıyla lacivertle, siyahla beyazla alâkası yok...

Mesele sadece insan olmakla ilgili... İnsan olalım, yeter yani...


İnsanların değerinin ölmeden önce bilinmesi gerektiğini belirten Yıldırım, Süleyman Seba hakkında, "O Türk sporunun aksakallarından biriydi" ifadelerini kullandı. Aziz Yıldırım, "Öldükten sonra değer bilmek hiçbir işe yaramaz. Keşke Süleyman abi buradaki mahşeri kalabalığı, sevgi ve saygıyı görebilseydi. Her zaman dürüst, namuslu bir insandı. O Türk sporunun aksakallarından biriydi. Öyle bir insanın abim olmasından sürekli mutluluk duyacağım. Allah rahmet eylesin. Geride kalanlara sabır versin" dedi. Önder Özen: Cennet art


İhale Dursun Özbek'e kalıyor, bu kabul edilemez. Galatasaray ceza alacaksa eğer, belki de en suçsuz Galatasaray Başkanı'dır Dursun Özbek... Kim yapmış o borçları, kim UEFA'nın denetimlerine kulak asmamış, har vurup harman savurmuş kulübün parasını... Ve tüm başkanlar gelirken Galatasaray için yan yana, kim gelmemiş oraya, bir bakın...

EN SUÇSUZU ÖZBEK!

Ne olacak bu Galatasaray’ın hali deyip duruyorduk; puan cetveli bize kapak yaptı!
Baksanıza; Lider Fenerbahçe’nin hemen arkasında, ikinci sırada Galatasaray? Üstelik Fenerbahçe kadar kazanmış, Fenerbahçe kadar kaybetmiş ve Fenerbahçe kadar berabere kalmış. Sadece attığı 1 eksik, yediği 2 fazla; puanı aynı ve averajla geride Sarı-Kırmızılılar... Ligin en iyi futbolunu oynuyor denilen Beşiktaş, 2 puan gerisinde... Önünde (daha doğrusu yanında) 1, arkasında 16 takım var ve halâ yerlebir ediliyor Galatasaray...
Kanmayın... Puan cetveli kandırır bazen adamı... Evet; Galatasaray yine şampiyon olabilir ve 4. yıldızı takabilir... Fakat sizler, yani Galatasaray’ın gerçek sahipleri; Ünal Aysal ve ekibinin maddi-manevi
nasıl bir enkaz bıraktığını görmezden gelmeyin.

Alex Telles, Bruma, Ontivero, Amrabat, Tarık Çamdal, Olcan Adın ve unuttuğum ne kadar sol kanat oyuncusu alınmışsa... İsimlerini ve maliyetlerini alt alta yazın, toplayın... Ne kadar para harcamış Ünal
Aysal ve ekibi, görün... Sonra sahaya bakın, kim oynuyor... Hakan Balta!

Veysel Sarı, Salih Dursun, Tarık Çamdal ve unuttuğum ne kadar sağ kanat oyuncusu alınmışsa... (Bu arada Gökhan Gönül’den sonra bu mevkiinin en iyi adamı Eboue de halâ Galatasaray’da... Yan gelip yatıyor, tıkır tıkır ödenen parasını sayıyor) İsimlerini ve maliyetlerini alt alta yazın, toplayın... Ne kadar para harcamış Ünal Aysal ve ekibi, görün... Sonra sahaya bakın, kim oynuyor... Sabri Sarıoğlu!
Pandev’i, Burdisso’yu, Umut Gündoğan’ı, Sinan Gümüş’ü, Yasin Öztekin’i ve unuttuğum kimler kimler varsa... (O kadar çok ki) İsimlerini ve maliyetlerini alt alta yazın, toplayın... Ne kadar para harcamış Ünal Aysal ve ekibi, görün... Sonra sahaya bakın, kim oynuyor... Yine Muslera, yine Sabri, yine Semih, yine Chedjou, yine Hakan Balta, yine Hamit, yine Selçuk, yine Melo, yine Sneijder, yine Burak, yine Umut...
Kanmayın... 4. yıldız da gelse Galatasaray’ın parasını har vurup harman savuran, 2.5 yıllık şaşalı hayatın ardından ilk dalgalı havada gemisini en önde koşar adımlarla terk eden Ünal Aysal ve ekibini unutmayın...
Çünkü şu an elde edilecek her başarı, Ünal Aysal ve o çooook meşhur profesyonellerine rağmen elde edilmiş olacaktır. Hani bir marşı vardır Galatasaray tribünlerinin; Gerçekleri tarih yazar, tarihi de Galatasaray...

Tarih, gerçekleri yazacaktır...

***

10 Kasım 2014, Pazartesi günü Fanatik'te yazmışız bu satırları...
O gün, bugün neler olabileceği konusunda fikirlerimizi beyan etmişiz.
Yeniden koyuyoruz bu yazıyı, çünkü ihale, Dursun Özbek'e kalıyor şimdi...
Olmaz...
Kalmamalı...
*
Futbolda Kevin Grosskreutz, basketbolda Kizer skandallarını elbette unutmuyoruz.
Dursun Özbek yönetimi de hata yaptı, bunu kabul ederiz, fakat bunlar devede kulak...
*
Galatasaray, Avrupa Kupaları'ndan ceza alacak ise buradaki en suçsuz adam Dursun Özbek çünkü...
Kimler mi suçlu?
Elbette listenin en başında cezaya neden olan sezonların başkanı var...
Sonrasında, o başkanın döneminde görev yapmış yöneticiler ve elbette profesyoneller...
En nihayetinde de senede bir kez yapılan Mali Genel Kurul'da o dönemin yönetimlerinin lehine kalkan eller...
*
Dursun Özbek, sadece kaldırdığı o eller nedeniyle eleştirilebilir ya da suçlanabilir.
*
Kimse, "Galatasaray Divan Kurulu Üyeleri, seçimle gelen yönetimini ateşe atmaz, ibra eder. Galatasaray geleneği bunu gerektirir" de demesin.
Adnan Polat halâ orada...
*
Galatasaray'ı kurtarmak için uğraşıp duran Dursun Özbek, geçtiğimiz günlerde tüm eski başkanları ve duayenleri aynı masanın etrafına davet etti.
Alp Yalman, Faruk Süren, Mehmet Cansun, Duygun Yarsuvat, Ali Dürüst, Adnan Öztürk, İrfan Aktar, Eşref Alaçayır oturdular yanyana...
Sizce kim gelmedi "Özel işlerim var" diyerek o toplantıya...