Arama

Popüler aramalar

Romanya'nın golüne sevinen Türk gazeteci!

Haberin Devamı

Milli Takım’ın attığı gole sevinmeyen futbolcu var; hem de Milli Takım kadrosunda...

Milli forma üstündeyken attığı gole sevinmeyen futbolcu da var; o da Milli Takım’da!

Stat kapısında sorsanız hepsi, “Bu ülke bu bayrak için ölürüm der” ama; maç Kadıköy’de oynanıyorsa Galatasaray, Arena’da ise Fenerbahçe formasıyla Milli maça gelmeyi marifet sayan taraftarlar var.
Romanya’ya kaybetmek üzeresiniz, maçın son anları, ve tribünlerde Alex de Souza tezahüratları...
Türk Telekom Arena’da Volkan Demirel yuhlanır, yanlış anlamayın, Fenerbahçe’nin değil, Milli Takım’ın kalesini korurken...

Şükrü Saracoğlu Stadı’nda Arda Turan’dır hedef, Atletico değil Galatasaray forması giyerken, ama üzerinde Ay-Yıldız varken...

Volkan Demirel hatalı bir gol yedikten sonra “Oh olsun” der gibi açıklama yapar Trabzonspor Kulübü... “Bizim Onur’u alsanız, o golü yemezdi” anlamında... Oysa ki kadrosunda Polonya Milli Takımı’nın bankosu Adrian var, ama kaç maçta kaç dakika oynamış, hesabı kitabı yapılmadan...

Hepsinden daha da dramatiği var sırada... Yazmak ya da yazmamak arasında çok gidip geldim. Bu nedenle gecikmiş bir anı (!) olacak bu ama kendimi yazmak zorunda hissettim. Romanya maçı nedeniyle Kadıköy’deydim, statta, basın tribününde... Hakikaten kötü oynuyorduk, ama içimde hep “Düzeliriz” düşüncesi vardı. Dakikalar 45+1’i gösterirken Romanya’nın golü geldi, statta zehir gibi bir suskunluk... Hemen önümde... Bir basın mensubu... Türk... Türkiye’de yaşıyor, Türkçe konuşuyor, büyük bir gazetede çalışıyor... Bir kol hareketi yaptı, herhalde ‘nasıl geç...ik” anlamına geliyordu bu... Sevindi, Romanya’nın golüne... Güle oynaya, kafasını sola sağa sallaya sallaya basın odasına gitti zafer kazanmış komutan edasıyla! Yanımdaki meslektaşım Can Gebetaş ile şaşkına döndük. Basın odasına gitsem hır çıkartacaktım, öfkem büyüktü, rezillik olmasın diye stattan çıktım.

Hâl böyleyken... Halâ “Abdullah Avcı kalsın mı gitsin mi?” diye papatya falları açıyoruz.
Yukarıda okuduklarınızdan sonra lütfen şu soruma yanıt verin: Sorulması gereken en son soru bu değil mi?

****************

Süper Lig’i yazacağımız daha 20 küsur hafta var önümüzde... O nedenle lütfen bu haftalık mazur görün, çünkü Milli Takım ile devam edeceğim... Bir de aklımın almadığı şu var: “Macaristan maçına 60’şar bin dolar prim...”

Neyin primi kardeşim! Macaristan takımında oynayan futbolcuların hepsinin bir yıllık kazançlarını toplasanız, bizim kulübede oturanlardan bir-ikisinin kazancından azdır. Romanya Milli Takımı’nın en pahalı futbolcusu kim mesela? Stancu! 4 milyon Euro... O da Galatasaray’a transfer edilirken ödenen bonservis bedeli yüzünden... Bizim Milli Takım’daki futbolcuların yıllık gelirleri ne kadar? Büyük çoğunluğunun, Stancu’nun bonservisi kadar!

****************

Hâl böyleyken... Romanya’yı Macaristan’ı yenmek için 60 bin dolarlık moral-motivasyona mı ihtiyacı var bu adamların!

****************

Birileri korumak için bu ülkeyi dağda bayırda şehit düşerken... Kolunu bacağını kaybedip ‘gazi’ olurken.. Ve o gazilere ayda 400-500 lira maaş verip, “Bununla geçiniver artık kardeşim” derken... Üzerine kutsal Ay-Yıldızlı formayı giydirdiğimiz adamlara “Şu kaleye gol atın, 60’şar bin dolar verelim” demek en hafif ifadesiyle ‘ayıp’tır. Hadi diyelim ki, büyükler bu ayıbı işledi. O futbolcular, “Bizim Milli formayı iyi temsil etmek için paraya ihtiyacımız yok” diyemez mi? Veya “Bu maçın primini o kahramanlara verelim” diyebilmek kimsenin aklına gelmez mi?

*****************

KÜÇÜK BİR NOT:
Ben askerliğimi yaparken aylık maaşım 5 TL’ydi. Şu an ne kadar bilmiyorum; ama 60 bin dolar, pardon, 60 TL olmadığı kesin!

Yazarın Diğer Yazıları
Tümü